ABD amfibi gemilerinin Güney Mavi Vatan’daki varlığının niyeti nedir?
ABD Ordusu bünyesinde, 200.000 civarında deniz piyade, yani gemilerden karaya çıkıp savaşa savaşa kıyı başını tutmak için eğitilmiş asker vardır. Bunlardan yaklaşık 18.000 kadarı, barış zamanında bile seferî durumdadır ve dünya denizlerinde ABD amfibi gemileriyle birlikte hareket hâlindedir.
Bahsettiğim ABD deniz piyadelerinden 6.600 kadarı, tank, zırhlı araç, uçak ve helikopterleriyle birlikte tam donanımlı olarak ve harekâta hazır bir şekilde, ABD 6. Filosu bünyesindeki Görev Kuvveti 61’in (Task Force 61) komutasında bulunan 3-4 çok amaçlı amfibi gemide daimî olarak görev alırlar. Görev Kuvveti 61’in sorumluluk sahası, Akdeniz’dir.
Anlayacağınız, “DEDEAĞAÇ” büyüklüğünde ve hızlıca karaya çıkabilen bir ABD deniz piyade kuvveti, Akdeniz’in derin sularında -sessizce- dolaşmaktadır. Karaya savaşarak çıkmak için denizlerde dolaşan 6.600 deniz piyade askerinin rakamsal değeri çok fazladır.
Bir karşılaştırma yapmak gerekirse; 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ilk günlerinde, sahile çıkarabildiğimiz asker sayımız 3.000’den azdı ve %70’i deniz piyade bile değildi. Kabaca düşünecek olursak ABD’nin Mavi Vatan’ın etrafında dolaştırdığı amfibi kuvvet, 2-3 defa Kıbrıs Barış Harekâtı yapabilecek yetenektedir.
Daha askerî bir dille ifade edelim:
Akdeniz’de süreklilikle varlık gösteren Görev Kuvveti 61’i, ABD’nin “ileride konuşlanma” şeklinde formüle edilen “baskıcı” ve “harekâta hazır” seferî askerî varlığının önemli bir ayağı olarak tarif etmek yanlış olmaz. Görev Kuvveti 61’in, 6 Şubat 2023 depremlerinde, helikopterler ile deprem bölgesine bir miktar uluslararası yardım malzemesi taşıyıp “Türkiye’nin yanındayız.” propagandası yapması, onun bir “istila kuvveti olduğu gerçeğini değiştirmez”.
İşte bu istila yeteneği olan kuvvetten USS Wasp çok maksatlı amfibi hücum gemisi ve USS Oak Hill doklu çıkarma gemisinin, 14 Ağustos 2024’te, Kıbrıs’ın kuzeybatısındaki deniz sahasında, Türk Donanması’ndan TCG Anadolu çok maksatlı amfibi gemisi ve TCG Gökova fırkateyni ile eğitim yaptığının geçen hafta ortaya çıkması, Türk kamuoyunun tepkisini çekmişti.
EĞİTİMİN İÇERİĞİ
Yapılan eğitim, NATO’da “geçiş eğitimi (PASSEX)” olarak adlandırılan 1-2 saatlik “sembolik” eğitimlerden biri idi. 1-2 saatlik eğitimde ne yapılmıştır? 15 dakikalık bir telsiz haberleşmesi yapıldıktan sonra USS Wasp’tan kalkan bir V-22 Osprey’in (yarı uçak yarı helikopter özelliğinde oldukça pahalı bir hava nakliye aracı) TCG Anadolu’ya inmesi; pilotun yanında getirdiği hediyeyi takdim etmesi; karşılığında TCG Anadolu’dan da pilota gemisine götürmesi için hediyenin verilmesi; V-22 Osprey hava nakliye aracının TCG Anadolu’dan yakıt ikmali yaptıktan sonra gemisine geri dönmek için havalanması; fotoğraf çekimi için gemilerin nizama sokulması; havadaki V-22 Osprey’in gemisine dönmeden hemen önce fotoğraf çekmesi; son olarak, gemi komutanlarının telsizden birbirlerine nazikçe teşekkür etmesinden sonra eğitimin sona ermesi. Bitti işte.
PASSEX eğitimi dedikleri, bundan daha fazlası değil. “Eğitim yaptık mı? Yaptık.” türünden, bir “iletişim” yönteminden daha fazlası değil aslında. Özetle 14 Ağustos 2024’te yapılan ve birçoklarının “Tatbikat yaptılar.” filan dedikleri bu PASSEX eğitimi; bir NATO ülkesi, diğer bir NATO ülkesinin sularının yakınlarından geçecekse, günler öncesinden talep etmesi ve talebinin uygun görülmesi hâlinde yapılan gelenekselleşmiş, 1-2 saati aşmayacak kadar kısa süreli ve “uyduruk” bir deniz eğitimidir.
Eğitimin “uydurukluğu” nedeniyle normalde kafa yormaya değer bulmayacağım bu konu, AK Parti Hükûmeti’nin geliştirdiği Doğu Akdeniz’de bölge dışı savaş gemilerinin varlığından rahatsızlık söylemiyle -ne yazık ki- çeliştiği için, “kafa yormaya değer” hâle geldi.
Elbette Hükûmet, “Kusura bakma, PASSEX’e ayırabileceğim uygun gemim yok!” diyebilirdi, ama demedi. Bu eğitimin resmen kamuoyuna duyurulmamış olmasında, bence yadırganacak bir durum yok; her yıl onlarcası yapılan bu “önemsiz” PASSEX eğitimlerinin hangisi yayınlandı ki? Hiçbiri. Bu nedenle, yayın işine fazla takılmamak lazım.
“Niye ABD savaş gemileriyle ‘uyduruk’ PASSEX eğitimi yaptık?” sorusundan ziyade, beni rahatsız eden asıl konu; ABD amfibi gemilerinden oluşan ve bir “DEDEAĞAÇ” gücündeki bir istila kuvvetini taşıyan Görev Kuvveti 61’in ne maksatla ve ne yapmaya hazır bir şekilde Doğu Akdeniz’de, yani burnumuzun dibinde kendi yoğun eğitimlerini yaptığıdır… İşte, kafayı takmamız gereken asıl mesele, tam olarak budur…
ABD Donanması’nda, uçak/helikopter şeklinde kombinasyonlu hava araçları taşıyabilen ve doklu bir amfibi gemi olan 36 yaşındaki, 41.000 tonluk USS Wasp’a benzer 8 ABD gemisi daha, başka harekât alanlarında görevlidir. Aynı şekilde, hava aracı kabiliyeti sınırlı olan ve yaklaşık 20.000 tonluk USS Oak Hill benzeri 9 doklu amfibi gemisi daha, dünyanın diğer sularında dolaşmaktadır.
Anlayacağınız tüm dünyayı tehdit eden emperyalist ABD, Mavi Vatan kıyılarında anında harekât yapma yeteneği bulunan Görev Kuvveti 61’in 7-8 katı kadar deniz piyadesini daha, yani ilave 7-8 DEDEAĞAÇ’ı 30 gün içinde Mavi Vatan’a yığabilecek güçtedir.
JEOPOLİTİK KÖRLÜK
DEDEAĞAÇ gibi karada ileriden konuşlanmanın ötesinde; Görev Kuvveti 61 gibi Mavi Vatanımızın civarında, ileriden ve aşırı varlık göstermek, hem Türkiye’ye hem de Asya’ya yönelik saldırgan bir niyetin göstergesidir. ABD’nin Doğu Akdeniz’deki aşırıya kaçan varlığı; öncelikle askerî yetenekler bakımından oldukça dezavantajlı durumdaki Yunanistan’ı gerektiğinde desteklemek amaçlıdır.
ABD, askerî varlığını, Mavi Vatan’ın yanı başında tutarak askerî çözümden başka çözümü bulunmayan Türk-Yunan gerginliklerinin, tüm sıcaklığıyla devam etmesini hedeflemektedir. Diğer taraftan ABD, İsrail saldırıları altındaki Gazze’deki Filistinlilerin direncinin yakında kırılacağını ve çoğu Filistinlinin ülke dışına çıkacağını hesaplamaktadır.
Bence, böylesi bir senaryoda, ortaya çıkabilecek olan “Gazze’de barışı destekleme harekâtı” gereksiniminde ABD, bölge denizlerindeki hazır deniz piyade kuvvetiyle ön almayı ve bu kuvvetini Gazze’ye yerleştirmeyi planlamaktadır.
Gerçekleşsin veya gerçekleşmesin, bu tür olası “kötü niyetleri” hesaba katmamak, jeopolitik körlük anlamına gelir. Emperyalistlerin askerî varlığının Türk kara ve deniz vatanı etrafında kümelenmesinin -en azından- “niyetini sorguladığını” bildiğim hükûmetimize samimi önerim; Türk savaş gemilerinin ABD savaş gemileri ile yapacağı bundan sonraki “geçiş eğitimlerini” yani PASSEX’leri, Türk Mavi Vatanı’nda değil, Kuzey Amerika kıyılarına yakın sularda yaptırmasıdır…