A+
A-
ABD füzesine sığınmak!
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
Gerçekten inanılır gibi değil! Emperyalizme karşı yiğitçe savaşan ilk millet Türklerdir. Bu yönü ile bütün dünyaya örnek olmuştur. Bu şeref ve onur, övünmek gibi olmasın ama Türk milletine aittir.
NEREDEN NEREYE
Aradan 100 yıl bile geçmedi! Emperyalizmin kalleş füzeleri vatan savaşı veren Suriye’yi vurdu. Komşu ve Müslüman bir ülke vuruldu! TBMM’de temsil edilen 4 parti ve bunlara yaslanan basın ve yayın organları bu kirli girişimi çılgınca alkışladı… “Yetmez ama evet!” çığlıkları yeri göğü inletti! Miting meydanlarında insanlarımız Suriyeli kardeşlerine karşı kışkırtıldı.
Oysaki kimyasal tertibin ardından 24 saat bile geçmemişti. “Böyle bir saldırıyı Esat niçin yapsın?” sorusu kimsenin aklının ucundan bile geçmedi. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ABD ve Batı’nın yaptığı açıklamalar ne kadar doğruysa, bu iddia da o kadar doğruydu! 15 Temmuz sonrası aynı mahfillerin yaptığı açıklamaları inandırıcı bulmayan çevreler bu kez bu mahfillerin ipi ile kuyuya inmeye hazırlanıyordu. Hâlbuki ruhunu şeytana satan kitle iletişim araçları ayarlanmıştı. Batı’nın topyekûn bir psikolojik savaşa hazırlandığını sağır sultan bile duymuştu.
HAÇLI İTTİFAKI
Ortadaki tek yalın gerçek kurulan Haçlı ittifakı idi! Bu şer ittifakı Selahattin Eyyubi’nin Emevi Camii’ndeki mezarını bile yerinden oynatmıştı. 11 Aralık 1917 günü Kudüs düşer. Daha sonra Şam’a giren İngiliz General Allenby soluğu Eyyubi’nin mezarı başında alır. Mezarı tekmelerken şu sözler ağzından dökülür: “Kalk ey Selahattin, biz yine geldik!” Haçlı ordusu bu kez füzeleri ile aynı toprakları tekmeliyordu…
Haçlı İdman Yurdu beklenen on biri ile sahaya çıkmıştı. Kaptan ABD, İkinci Kaptan ve Kaleci İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika! Yeni transferler: IŞİD, El Nusra, Ceyşül İslam, Faylak El Rahman ve PKK/PYD! İlk on bir böyleydi ama malzemeciler de vardı: Suudi Arabistan, Katar ve Bahreyn! Bu takıma transfer olmak için menajerlerin peşinde dolaşanların akıbetini ise ilerleyen günlerde göreceğiz…
Orta ve Güney Amerika’da 40 parti toplanıyor. İçlerinde 6 tane de iktidar partisi var! Ortak bildiri yayımlıyorlar: “Partiler, emperyalizmin ikinci İsrail kurmak için Suriye, Irak ve Türkiye’yi bölme planlarını reddeder!” Binlerce mil öteden insanlık bölgedeki sinsi tuzakları görüyor; biz burnumuzun dibini göremiyoruz… Yazık değil mi?
MUHTEŞEM BİR YAZI!
“Ey Üst Akıl, Ey Amerika”dan, “Ey Dost Akıl, Ey Şanlı Müttefik”e hızlı geçiş! İstirham ediyorum, hani bize de bir görev düşerse… Ellere var da bize yok mu? Irak’ta nasıl bu millet ABD’nin insanlık için utanç vesilesi olan vahşi eylemlerine ortak olmadıysa, Suriye’de de olmaz! Türk milleti tarihin gördüğü en asil millettir! AK Parti içindeki milli kanadın da, tıpkı Irak örneğinde olduğu gibi böyle girişime karşı çıkacağına yürekten inanıyorum.
Daha birkaç ay öncesine kadar “antiemperyalist” yazılar döşenenler, bugünlerde emperyalizmin sözcüsü oldular. Esat düşmanlığına sarılarak emperyalizmin yanında saf tuttuklarını kendilerince gizlemeye çalışıyorlar. Ama her şey o kadar ortada ve açık ki! Kabak gibi!
Ancak bu fırıldakların arasında yıldız gibi parlayan bir isim var. AK Parti’ye belki de en yakın gazete olan Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül! 11 Nisan 2017 tarihli yazısı olağanüstü bir jeopolitik ve stratejik analiz: “Haçlı Savaşları kadar önemli: Suriye dünya savaşına dönüştü!” Bu yazısında Sayın Karagül muhteşem Suriye değerlendirmesini küresel dengeler ile buluşturuyor. Kesinlikle taraf tutmuyor. Sadece gerçeği arıyor… Bu kargaşa ortamında Türkiye’yi hassas teraziler ile tartarak sağlıklı bir konuma oturtmak için çaba sarf ediyor. Akıcı bir üslup ve edebi zenginlik yazıyı daha da anlamlı kılıyor! Ama daha da önemlisi namuslu, şerefli ve onurlu bir yazar olarak etkili ve güçlü çevrelere yaranma kaygısı içine girmiyor. Böylece, vatanseverliğin her hangi bir siyasi düşüncenin tekeline sokulamayacağını ispat ediyor. Ülkenin geleceği için bizleri umutlandırıyor…
Sayın Karagül’ün yazısı Türkiye’de yapılacak siyasetin temel eksenidir. Bu eksen dışında siyaset yapanlar önce kendilerini sonra da milleti kandırırlar. Bu büyük çelişmeyi görmezden gelenler sonunda tıkanıp kalırlar. Türkiye’de iktidar mücadelesini bu yazıda kurulan denklem şekillendirecektir.