ABD içinden Trump’a öncelikler tavsiyesi
20 Ocak’ta koltuğuna oturacak olan yeni ABD yönetiminin dış politikada öncelikleri neler olacak? Trump yönetiminin öncelikleri, süregelen konular nedeniyle üç aşağı beş yukarı belli olsa da, bunlara ilişkin politikaların neler olabileceği konusunda tartışmalar var.
Bazı kesimler, son 40 yıllık ABD dış politikasını değiştirme vaadiyle işbaşına gelen Trump’ın programını hayata geçiremeyeceğini, çünkü Amerikan “müesses nizam”ının buna izin vermeyeceğini savunuyor.
Gerçi, aynı kesimler o her şeye kadir “müesses nizam”ın Trump’ın seçilmesini engelleyeceğini de iddia etmişti. Trump seçilince bu kez “Onu aslında müesses nizam seçtirdi.” diyorlar. Yani her durumda kazanan o adresi belirsiz “müesses nizam” oluyor.
Bu niteleme kimi zaman neo-conlar, kimi zaman ABD’deki etkin olan siyonist lobi, kimi zaman “şahin” olarak adlandırılan sertlik yanlıları, kimi zaman da hepsi için aynı anda kullanılıyor. Aslında gerçek durum şöyle: “Müesses nizam”ın Türkçesi kurulu düzen. Kurulu düzenin sahipleri ise ABD devletinin patronu olan hâkim sınıflar.
Son olarak Trump ile Harris yarışında ortaya çıkan farklı programlar, ABD hakim sınıfları içinde dünya hegemonyasını sürdürmek için tutulması gereken yol konusundaki farklılıktan kaynaklanıyor.
GERÇEKÇİLERİN POLİTİKALARI
Türkiye’de de, dünyada da gelişmeleri maddi veriler üzerinden tahlil etmek yerine, kim olduğu belli olmayan “derin güçler”in düzenlediği komplolar, tuzaklar ya da oyunlar üzerinden anlatmayı meslek edinmiş olanlar var.
Bu bakış açısından, ABD’nin gücünün ve politikalarının değişmez olduğu, aynı doğrultuda sürekli olarak ilerleyeceği şeklinde bir tablo çiziliyor. Oysa Trump’ın her türlü engellemeyi alt ederek farklı bir programla seçilmesi, ABD hakim sınıfları içinde “içe dönme” siyasetinin ağırlık kazandığını açık bir şekilde gösteriyor.
ABD’de, Trump’ın yükselişini sağlayan zeminde, aynı dönemde etkili bir odak haline gelmeye başlayan Quincy Sorumlu Devlet Yönetimi Enstitüsü (Responsible Statecraft for Quincy Institute)’nün uzmanlarının Trump’a tavsiyeleri, ABD içindeki gerçekçi kanadın yaklaşımı hakkında bilgi sunuyor. Enstitü uzmanları Trump yönetimi için önerdikleri öncelikleri şöyle sıralıyor:
Ukrayna: Rusya’yı gereksiz yere kışkırtmaktan vazgeçmeli, Ukrayna NATO’ya değil AB’ye dahil edilmeli, tüm tarafların buluşacağı müzakere masası kurulmalı, Çin bu sürece dahil edilmeli.
Suriye: Washington, Şam’daki yeni Hükümet ve Ankara ile görüşmelerini sürdürmeli, 2 bin Amerikan askerinin çekilme sürecinin başlatılması öncelik olmalı.
İsrail: Trump, Netanyahu hükümetini Gazze’de çatışmayı durdurmak için bir ateşkes anlaşmasına uymaya ikna etmeli ve İsrail’e yapılan ölümcül silah transferleri sınırlandırılmalı. Washington, iki devletli bir çözüm için baskı yapmaya devam etmeli ve İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etmesine karşı kararlı bir şekilde karşı çıkılmalı.
İran: İran konusunda Trump, ekibindeki bazı kişilerin Tahran’a karşı “azami baskı” kampanyasını yeniden dayatma çabalarına direnmeli ve bunun yerine hem Tahran’ın nükleer programını sınırlamak hem de Kızıldeniz’deki Husilerle çatışmanın sona erdirilmesine yardımcı olmak için görüşmelere başlanmalı.
Çin: Trump, Pekin ile Tayvan konusunda bir savaştan kaçınmak için “Tek Çin” politikasına bağlı kalmalı. ABD, Pekin ile Tayvan Boğazı’ndaki kendi askeri gerginliklerini azaltmaya yardımcı olurken, Taipei’ye kendisini savunmak için ihtiyaç duyduğu araçları almaya devam edeceğine dair güvence vererek Çin-Tayvan yeniden birleşme sorununa barışçıl bir çözüm bulunmasını teşvik etmeye devam etmeli. Ticaret konusunda daha az dışlayıcı olunmalı ve karşılıklılık esasına göre davranmalı.
Küresel Güney: ABD’nin hayati çıkarlarına yönelik kanıtlanabilir bir tehdit olmadığı sürece, silahlanma ve üsler kurma yerine, sürdürülebilir ortaklıklar oluşturulmalı ve Küresel Güney’de kazan-kazan ekonomik fırsatları yaratılmalı (Responsible Statecraft, 1 Ocak 2025).
YENİ DÜNYA, YENİ STRATEJİLER
Kuşkusuz bu öneriler, Trump yönetiminin bire bir savunduğu politikalar değil. Ama bunları, Trump’ın işbaşına gelmesine neden olan uluslararası ve ulusal ölçekteki politik dinamiğin basit ve özlü bir şekilde ifade edilmiş hedefleri olarak görmek mümkün.
Trump’ın, özü yukarıda sıralanan programı ne ölçüde uygulayabileceğini, ABD sistemi içindeki farklı kanatlar arasındaki güç mücadelesi belirleyecek.
Aynı zamanda, Türkiye gibi gelişen dünya ülkelerinin, bu yeni duruma göre izleyeceği strateji ve taktikler de önemli ölçüde etkili olacaktır.