ABD ile niçin çözüm olmaz!
Türkiye’de politika kurgulayanlar gerçekçi olmak zorundadır. ABD özel bir devlettir. İç siyasi yapısı 20’nci yüzyılın başlarında elitler tarafından belirlenmiştir. Buna göre birbirinden hiçbir farkı olmayan, kontrol altındaki iki partinin merkezde olduğu sistem modern demokrasi olarak dünyaya pazarlanmıştır. ABD’yi her açıdan denetleyen derin devletin (establishment) istemediği bir kararı, başkan dâhil hiçbir yönetici alamaz. Derin devletin Trump’la kavgası kimseyi yanıltmasın! Bu durum Trump’la sınırlı değildir. Trump ABD için diğer başkanlardan farklı olarak yeni bir sistem önerdiği için tartışmaların odağında ve hedef tahtasındadır.
GÖRÜNÜRDEKİLERİN YETKİSİ VAR MI?
Bir önceki Başkan Obama da derin devlet tarafından resmen devre dışı bırakılmıştı. ABD ile Rusya, İdlib bölgesinde El Nusra’ya karşı ortak hava harekâtı icra etmek için anlaştı. Bu maksatla dönemin Dışişleri Bakanı Kerry ile Rus mevkidaşı Lavrov el sıkıştı. Başkan Obama da “bu konuyu onayladığını” söyledi. Sonrasında garip gelişmeler oldu. Basının bu konuda soru yönelttiği ABD Merkez Kuvvetleri Komutan Yardımcısı, “böyle bir kararın uygulanabilir olmadığını” ifade etti. Bırakın ortak harekâtı, ABD Suriye ordusuna havadan saldırarak resmen bu anlaşmayı sabote etti. Rus Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması oldukça ilginç ve dikkat çekiciydi: “ABD antlaşma yeteneği olmayan bir devlettir. Bizim görüştüğümüz kişilerin gerçekte yetkili olmadığını öğrendik.”
DERİN DEVLET NEDİR?
ABD derin devleti, ABD Merkez Bankası (FED) ve finans kapital, Pentagon, CIA, FBI, basın ve film sektörü, silah sanayi kuruluşlarını bütünüyle, diğer önemli kurumları kısmen denetlemektedir. Bu kurumların üst düzey yöneticileri başkana değil, derin devlete hizmet etmektedir. Örneğin ABD silahlı kuvvetlerinde derin devletin onay vermediği bir asker korgeneral/koramiral olamaz. Derin devleti yöneten küresel elitler için Amerikan halkı hiçbir şey ifade etmemektedir. Sadece denetim altında tutulması ve yönlendirilmesi gereken bir kitledir. Derin devlet için İsrail’in güvenliği ve talepleri her şeyin üstündedir. Bu nedenle hiçbir ABD Başkanı, kongre üyesi ya da senatör, İsrail aleyhinde bir girişimde bulunamaz! Bunu göze alanlar mutlaka bir bedel öder. İsrail, ABD’de kendi ülkesinde olduğundan bile daha güçlüdür.
Bu nedenle ABD’nin Batı Asya (Ortadoğu) politikalarında rasyonalite arayamayız! Bu bölgedeki gelişmeleri ABD’nin çıkarları ile açıklayamayız. ABD’nin Batı Asya’daki siyasi ve askeri girişimlerinin asıl hedefi İsrail’in stratejik hedeflerine hizmet etmektir. Tabii ki büyük bir devlet olan ABD çıkan fırsatlardan istifade ile kendi çıkarlarını da gözetecektir. Ama her hal ve şartta atılan her adım öncelikle İsrail adına atılmaktadır. ABD’nin öncelikli jeopolitik alan olarak Uzak Asya/Pasifik bölgesini seçmesi de bu gerçeği değiştirmez. ABD her hal ve şartta Batı Asya’da İsrail’i savunan politikaları sürdürmeye mecbur ve mahkûmdur.
ABD’DE İÇ SAVAŞ UZUN SOLUKLUDUR
ABD halkı, aslında hiç de tasvip etmediği Trump’ı seçerek derin devlete olan karşıtlığını göstermiştir. Derin devletin adayı Hillary Clinton medyanın kayıtsız koşulsuz desteğine rağmen ağır bir yenilgiye uğramıştır. Ama Amerikan halkı örgütsüz ve çaresiz, derin devlet ise örgütlü ve zalimdir; elinde istismar edebileceği onlarca araç vardır. Buna rağmen ABD’de iç savaş süreci başlamıştır. ABD’nin küresel ölçekte etkisinin azalması kaçınılmaz olarak içeride de derin devletin sorgulanmasına neden olacaktır. Ancak bu mücadele uzun soluklu ve yıpratıcı olacaktır. ABD halkı süreç içinde mücadele yöntemlerini keşfedecek ve gerçek anlamda örgütlenecektir. Bu nedenle görünür bir gelecekte ABD devleti İsrail’in önünü açmak için elinden geleni yapacaktır.
Türkiye’de politika üretenler bu gerçeklerin bilincinde olarak ABD ile ilişkileri yürütmek zorundadır. ABD, İsrail faktörü nedeniyle temel Irak, Suriye ve bölge politikalarından vazgeçmez! Ancak taktik geri adımlar atar. Bu nedenle ABD ile konuşarak, anlaşarak değil, ancak kora kor mücadele edilerek sonuç alınır!