ABD Parlamentosu’nun garip Çin kararı
Zorbaların, eylemlerine gerekçe uydurması söz konusu olduğunda akıllara kurt ile kuzunun hikâyesi gelir. Aç bir kurt, kuzuyu dere kenarında su içerken görünce tam ağzına layık bir öğlen yemeği çıktığı için sevinir. Hemen kuzuya yaklaşarak, “seni yiyeceğim” der. Kuzu safça, “neden, ben sana ne yaptım ki?” diye sorar. Kurt ağzını yayarak, “Suyumu bulandırdın” der. Kuzu şaşkınca yanıtlar: “Nasıl olur? Sen suyun yukarı tarafındasın, ben aşağı tarafındayım." Kurt, “olsun”, der “ben kafama koydum, seni yiyeceğim”.
ABD yönetimi de tıpkı aç kurt gibi, çılgınca hareket ediyor. Son olarak Asya’nın yükselişini önlemek ve Çin’in kalkınmasını baltalamaya yönelik aralıksız çalışmalarına bir de Çin’in “gelişmekte olan ülke sıfatını değiştirmeyi amaçlayan yasa” çıkarmayı ekledi.
ABD KONGRESİ’NİN MANTIK DIŞI KARARI
9 Şubat'ta ABD Senatörleri Cumhuriyetçi Parti’den Mitt Romney ve Demokrat Parti’den Chris Van Hollen "Çin'in Gelişmekte Olan Ülke Statüsüne Son Verilmesi Yasası" başlıklı bir yasa tasarısı sundular.
Tasarı Mart ayında Temsilciler Meclisi’nde oybirliği ile kabul edildi. 8 Haziran 2023 günü de ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, “Çin’in Gelişmekte Olan Ulus Statüsüne Son Verilmesi Yasası”nı onayladı.
Yasa, başta Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) olmak üzere, bütün uluslararası kuruluşlardaki Çin’in “gelişmekte olan ülke” sıfatını tanımamayı amaçlıyor.
Yasa ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı'na "Çin'in uluslararası örgütler tarafından gelişmekte olan ülke olarak sınıflandırılmasını engelleme" görevini veriyor.
ABD'nin Çin'in gelişmekte olan ülke statüsüne itiraz ederken sadece Çin’in ticaretinin toplam hacmine ve ekonomisinin büyüklüğüne dayanıyor. Oysa Çin’in 1 milyar dört yüz milyon nüfusa ev sahipliği yaptığı gerçeğini kasıtlı olarak göz ardı ediyor.
Aslında bu karar ABD emperyalistlerinin ne kadar küstah olduğunu gösteriyor. “Eğer gelişmekte ülke isen bana kafa tutamazsın, bana tavır alıyorsan o zaman sen gelişmekte olan ülke değilsin” diyor!
AMAÇ ÇİN’İN KALKINMASINI BALTALAMAK
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin 9 Haziran 2023 günlü basın bilgilendirmesinde "ABD, Çin'in kalkınma başarısını takdir ettiği ya da tanıdığı için Çin'i 'gelişmiş ülke' olarak etiketlemiyor. Çin'in gelişmekte olan ülke statüsüne son verilmesinin ardındaki gerçek neden Çin'in kalkınmasını engellemektir," dedi. Wang, "Çin'in dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi olarak statüsünün gerçeklere ve uluslararası hukuka dayandığını" ve "Çin'in gelişmekte olan bir ülke olarak yasal olarak sahip olduğu hakların ABD'li politikacılar tarafından mahrum bırakılmayacağını” söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı, Çin’in gelişmekte olan ülke sıfatının uluslararası alanda genel kabul gördüğünü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Montreal Protokolü gibi uluslararası anlaşmalarda bu statünün tanınmasına işaret etti.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü "Bazı ABD'li milletvekillerine göre Çin'in gelişmekte olan ülke statüsünü uluslararası sorumluluklardan kaçmak için kullanacağı yönünde endişeler var. Bu tamamen yersiz" dedi.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE İSİMLENDİRMESİ NASIL YAPILIYOR
Bir ülkenin gelişmiş ya da gelişmekte olan olarak tanımlanması neye göre yapılıyor?
Hem Birleşmiş Milletler (BM) hem de Dünya Bankası (DB) gayri safi milli geliri (GSMG) dayanak yaparak ülkelerin gelişmişlik derecesini belirliyor. Bu yönteme göre belirleyici kriter, kişi başına düşen gelir. BM Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentileri 2023 Raporu farklı ülkelerin ekonomilerini dört kategoride sınıflandırıyor: “Gelişmiş”, “gelişmekte olan”, “en az gelişmiş” ve “geçiş ekonomileri”. Çin “gelişmekte olan ülke” diye sınıflandırılıyor.
Dünya Bankası ise "gelişmekte olan" tanımını hiç kullanmıyor, bunun yerine dünya ülkelerini kişi başı gelirine göre dört kademeye ayırıyor: “Düşük”, “alt-orta”, “üst-orta” ve “yüksek. Çin’in, 2021 yılı itibariyle 11.880 dolar olan kişi başına nominal geliriyle “üst-orta gelirli” ve “yüksek gelirli ülkeler” arasındaki sınırda yer aldığı açıklandı. Çin’in kişi başına geliri, Japonya, ABD, Almanya, Fransa’nın oldukça altında.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), bir ülkenin gelişmişliğini, ülkedeki insanların yaşam beklentisi, okuryazarlık oranı, kişi başına düşen GSYİH, ihracat ve ithalat miktarları ve daha birçok faktör dahil olmak üzere çok çeşitli göstergelerdeki puanlarının toplanmasıyla belirlenen İnsani Gelişme Endeksi (İGE) değeriyle ölçmektedir. İGE dört kademeye ayrılıyor: “Çok yüksek (0.8-1.0)”, “yüksek (0.7-0.79)”, “orta (0.55-0.7)” ve “düşük insani gelişme (0.55'in altında)”. UNDP'nin 2021-22 İnsani Gelişme Raporu'na göre Çin, 191 ülke ve bölge arasında 79. sırada yer almaktadır ve Çin’deki İGE 0,768 ile yüksek bir düzeye işaret ediyor.
DTÖ ise üye ülkelerin gelişmişlik düzeylerine kendilerinin karar vermesine izin veriyor.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE OLMAK NEDEN ÖNEMLİ
Bir ülkenin gelişmiş ya da gelişmekte olan olarak tanımlanması neden önemli?
UNCTAD, DTÖ gibi bazı uluslararası kuruluşlarda, gelişmekte olan ülke olarak tanımlanmak, bir ülkenin "özel haklar veya fazladan anlayış" talep etmesine olanak tanıyor.
Hem GATT hem de Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) gelişmekte olan ülkelere bazı tercihli muameleler yapılmasına izin veriyor.
DTÖ anlaşmalarında gelişmekte olan ülkelere tanınan fazladan haklar şöyle sıralanıyor:
l Gelişmekte olan ülkelere taahhütlerini yerine getirmeleri için ek süre tanınması.
l Gelişmekte olan ülkelerin daha fazla pazara erişim yoluyla ticaret fırsatlarını artırmak için tasarlanmış hükümler (örneğin tekstil, hizmetler, ticaretin önündeki teknik engeller)
l DTÖ üyelerinin bazı ulusal veya uluslararası tedbirleri kabul ederken gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını korumalarını gerektiren hükümler (örneğin anti-damping, korunma önlemleri, ticarette teknik engeller)
l Gelişmekte olan ülkelere yardım etmek için çeşitli araçlara ilişkin hükümler (örneğin, hayvan ve bitki sağlığı standartları, teknik standartlar ve yerel telekomünikasyon sektörlerinin güçlendirilmesine ilişkin taahhütlerle başa çıkmak için).
DTÖ Sekretaryası, gelişmekte olan ülkelere herhangi bir DTÖ anlaşmazlığında yardımcı olmak ve onlara hukuki danışmanlık vermekle yükümlüdür. Ayrıca 2001 yılında 32 DTÖ hükümeti DTÖ hukuku üzerine bir Danışma Merkezi kurmuştur. Tüm en az gelişmiş ülkeler otomatik olarak danışmanlık almaya hak kazanmaktadır. Diğer gelişmekte olan ülkeler ve geçiş ekonomileri tavsiye alabilmek için ücret ödemek zorundalar.
Ülkelerin gelişmişlik konumu, zor ekonomik koşullardaki yoksul ülkelere yardım etme ve iklim değişikliği gibi konularda daha sıkı düzenlemelere uyma sorumluluğunu da getiriyor. Örneğin gelişmiş ülkelerin, 2050 yılında sıfır karbon salımı düzeyine gelmesi şartı varken bu gelişmekte olan ülkeler için uzayabilmektedir. Nitekim Çin sıfır karbon düzeyine 2060 yılında geleceğini ilan edip, buna ilişkin ülke çapında düzenlemeler yaptı.
SADECE ÇİN DEĞİL BÜTÜN
GÜNEY ÜLKELERİ HEDEFTE
ABD’nin esas çabası, Çin’in DTÖ’deki gelişmekte olan ülkeleri yanına alarak, ABD’nin kurduğu hegemonyaya karşı mücadele etmesinin önüne geçmek. DTÖ'nün yaklaşık 164 üyesinin yaklaşık üçte ikisi gelişmekte olan ülkeler. Bu ülkeler, kalkınma çabalarında ticareti hayati bir araç olarak görmeleri nedeniyle DTÖ'de giderek daha önemli ve aktif bir rol oynuyorlar. ABD, Çin’i engelleyerek, gelişmekte olan ülkelerin önünü tıkamayı hedefliyor.
Çin, gelişmekte olan ülkelerin karşılaştığı kalkınma zorluklarını ve haksız muameleyi bedeninde hissediyor ve gelişmekte olan ülkelerin adil ve hakkaniyetli kalkınma çıkarları için mücadele ediyor. Çin, çıkarlarını diğer gelişmekte olan ülkelerin kolektif çıkarlarıyla uyumlu hale getirmeye özen gösteriyor. Ve bir birlik duygusu yaratarak gelişmekte olan dünyanın ortak hareket etmesini teşvik ediyor.
Çin'in Ocak 2021'de yayınlanan uluslararası kalkınma işbirliğine ilişkin son Beyaz Kitabı basit bir cümle ile başlıyor: "Çin dünyanın en büyük kalkınmakta olan ülkesidir." Ülkenin uluslararası işbirliği vizyonunu özetleyen 49 sayfalık politika belgesi boyunca Çin, "kazan-kazan sonuçları için ‘Paylaşarak gelişme’ ilkesine" dayandığını belirtiyor ve Güney-Güney işbirliğinin 21. yüzyılda Çin'in uluslararası işbirliğinin odak noktası olduğunu ilan ediyor.
ABD’nin büyük korkusu ise şu: "Eğer 1.4 milyar nüfuslu Çin, kendine özgü kalkınma ile yüksek gelir düzeyine çıkabiliyorsa, diğer gelişmekte olan ülkeler artık Batı’nın sultasına boyun eğmezler.”
'PARLAMENTO HER ŞEYİ YAPABİLİR, AMA KADINI ERKEK YAPAMAZ!'
İngiltere’de mutlakıyete karşı mücadelenin en şiddetli olduğu başlangıç yıllarında, Pembroke Kontu Henry Herbert’in (1538-1601) şu sözü giderek çok ünlendi: “Bir parlamento her şeyi yapabilir, ama bir erkeği kadın, bir kadını da erkek yapamaz.”
ABD Parlamentosu’nun Çin’in Gelişmekte olan ülke sıfatını kaldırması, kadını erkek yapma çabasıdır. Çin'in gelişmekte olan bir ülke olup olmadığına karar vermek ABD'ye kalmamıştır.
Türkçemizde güzel bir atasözü vardır. Korkunun kaçınılmaz olanı önlemeyeceğini çarpıcı olarak ifade eder: “Korkunun ecele faydası yoktur!”
Çin’in ulusal canlanışı kaçınılmazdır. ABD’nin çılgınca çırpınmaları bunu önlemeyecektir.