ABD politikasını anlamak
ABD’nin 1945’ten günümüze “demokrasi adına” bombaladığı, savaştığı ya da askeri girişimde bulunduğu ülke sayısı 48’dir. Bu listede CIA tarafından organize edilen, desteklenen askeri darbe girişimleri bulunmuyor. ABD’nin etkin girişimleri sonucu Türkiye’de yapılan üç askeri darbe ve Güney Amerika ülkelerindekiler bu listede yok. Bunlar da eklenince, ABD emperyalizminin savaştığı, bombaladığı ve askeri darbe yaptığı veya yapılmasında aktif rol aldığı ülkelerin sayısı, 1945-2015 yıllarında 100’ü rahatlıkla aşar.
ABD kurulduğu 1775 yılından 1890’a değin Kuzey Amerika’nın yerli halkına karşı 111 yıl savaşmış ve neredeyse tamamına soykırım uygulamıştır. Meksika’ya ait Teksas 1845 yılında savaşla ABD tarafından alınmıştır. ABD, komşu veya yakın ülkelerin bir çoğuyla; Nikaragua, Havai, Honduras, Panama, Küba, Dominik Cumhuriyeti ile savaşmıştır.
ABD’nin 1945’ten günümüze, “demokrasi adına” savaştığı, bombaladığı ülkelerin listesi şöyledir:
Çin 1945-1946, Yunanistan 1947, G. Kore 1950-1953, Çin 1950-1953, Guatemala 1954, Endonezya 1958, Lübnan 1958, Küba 1959-1960, Guatemala1960, Vietnam 1961-1973, Laos 1964-1973, Kongo 1964, Guatemala 1964, Peru 1965, Bolivya 1967, Guatemala 1967-1969, Dominik 1965-1966, Kamboçya 1969-1970, Angola 1976, El Salvador, Iran 1980, Afganistan 1981, Honduras ve Arjantin, 1981-1992, Nikaragua 1981-1990, Lübnan 1982-1984, Grenada 1983-1984, Libya 1986, İran 1987-1988, Libya 1989, Panama 1989-1990, Kolombiya 1990, Irak 1991, Kuveyt 1991, Yugoslavya 1992, Somali 1992-1994, Bosna 1995, İran 1998, Sudan 1998, Afganistan 1998, Sırbistan 1999, Afganistan 2001, Somali, Irak 2003, Haiti 2004, Libya 2011, Suriye ve Irak 2014-2015 ve Libya 2015.
ABD’NİN ORTA DOĞU’YU DİZAYN ETME SAVAŞLARI
Türkiye solu İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, emperyalist ülkelerin lideri ABD politikalarına dikkatleri çekmeye çalışmaktadır. ABD ve yerli işbirlikçileri, emperyalizme karşı mücadelede etkin bir silah olan “anti-komünizmi” Sovyetler Birliği dağılıncaya değin başarıyla kullanarak, karşıtlarını susturmayı, bastırmayı hatta yok etmeyi başardılar. Oysa emperyalizme karşı politikalar geliştirmek, halkı bu doğrultuda örgütlemek, bilinçlendirmek, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına sahip çıkmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor. Kuşkusuz komşumuz Sovyetler Birliğinin, Stalin`in dönemindeki emperyalist politikaları, boğazlarda kontrole katılma ve doğu sınırımızda Sovyetler lehine değişiklik isteği, Türkiye’yi, ABD’nin ve NATO’nun kucağına itmekte önemli bir rol oynamıştır.
Türkiye’nin tam bağımsızlığını isteyen, diş güdüme karşı olan yurtseverler, on yıllardır değişik yöntemlerle baskı altına alınmış, susturulmaya çalışılmıştır. Askeri darbeye gerekçe hazırlamak için, sol ve sağ görüşlü gençler silahlandırılarak birbirine karşı kullanılmıştır. Yaşar Okuyan’ın “O Yıllar- 12 Eylül’den Anılarla, Mektuplar, Belgeler” kitabı bu duruma ışık tutmaktadır. ABD tarafından desteklenerek organize edilen 1980 darbesinin amaçları ABD tarafından önceden belirlenmiştir. Bu faşist darbenin Türkiye’yi nereye taşıdığını günümüzde tüm açıklığıyla yaşamakta ve görmekteyiz.
ABD GÜDÜMLÜ KÜRT DEVLETİ PROJESİ
ABD’nin kendi önceliklerine göre Ortadoğu’yu dizayn etmede bir hayli yol aldığına günümüzde tanık oluyoruz. Irak’ta Saddam’ın düşürülmesi, Suriye’de de Esad’ın devrilmesi için, ülkede iç savaşın yıllardır sürdürülmesi; bu bağlamda da Libya lideri Kaddafi’nin yok edilmesinin üç temel amacı vardır. İlki petrol kaynaklarının kontrol altına alınması; ikincisi, İsrail karşıtı yönetimlerin düşürülerek veya zayıflatılarak İsrail’in güvenliğinin sağlanması. Üçüncüsü bu iki amaca uygun olarak bölgede Irak, Suriye, Türkiye ve gelecekte de İran’daki Kürtlerle bir Kürt devletinin kurulmasıdır. Irak’ta gerçekleşmiş olan, Suriye’de de son hazırlıkları yapılmakta olan özerk Kürt bölge yönetimleriyle, bu projenin iki ayağı oluşmuş durumdadır. Geriye Türkiye ve gelecekte de İran’da oluşacak özerk Kürt bölgeleriyle, projenin tamamlanması kalmaktadır. Kurulması öngörülen Kürt devletinin tamamen ABD güdümünde ve kontrolünde olacağından hiç kimse kuşku duymasın. Irak, Suriye, Türkiye ve İran’ı karşısına alarak kurulacak olan Kürt devletinin temel dayanağı ABD öncülüğündeki batı emperyalizmi ve tabii ki İsrail olacaktır. Erdoğan ve partisi AKP, bu projenin bugünkü aşamaya gelmesinde kullanıldı. Türkiye, iyi komşuluk ilişkileri olan Suriye, Irak ve İran’la ve hatta geniş Arap dünyasının büyük kesimiyle kavgalı konuma getirildi. Bu politika, Türkiye’yi gün be gün içine çeken bir bataklığa dönüştü.
Yukarıdaki liste ABD’nin kuruluşundan günümüze dünyanın dört bir yanında çıkarlarını yaşama geçirebilmek için yüze yakın savaşa veya askeri müdahaleye girdiğinin belgeli kanıtıdır. ABD emperyalizmine ilişkin değerlendirme ve açıklamalar, “komplo teorileri” olarak nitelendirilmekte, böylece inanılmaması gerektiğine vurgu yapılamaktadır. Oysa gerçekler inkar edilemeyecek biçimde ortadadır.
ABD güdümünden kurtulmadan, gerçek anlamda Türkiye ve Türk halkının çıkarlarına uygun iç ve dış politikalar uygulamak olası değildir. Türk halkı, Mustafa Kemal Atatürk’ün en ağır koşullarda yaşama geçirdiği tam bağımsız ve barışçıl dış politikayı uygulayacak güçtedir. Yeter ki bu özgüvene sahip olalım!