23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD-Rusya krizi ve Türkiye için riskler

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’nin Rusya’ya yönelik Ukrayna üzerinden yürüttüğü kuşatma kampanyası, yeni yıla girerken öne çıkan en önemli uluslararası mesele. Gelişmelerin seyri, sadece, dünya çapındaki güç mücadelesi bağlamında değil; Ukrayna, ABD ve Rusya ile hassas ilişkileri nedeniyle Türkiye açısından büyük önem taşıyor.

RUSYA KARARLI

Rus yetkililerin son dönemdeki açıklamalarında, ABD’nin bölgede bir provokasyona girişeceğine dair bir beklenti içinde olduğuna yönelik işaretler dikkat çekiyor. Moskova, Biden yönetiminin Ukrayna’yı Donbass bölgesine yönelik bir askeri operasyona zorlama ihtimalini ciddiye alarak hazırlıklar yürütüyor. Amerikan senaryolarında, Ukrayna’nın Donbass’a yönelik askeri operasyona girişmesi karşısında, Rusya’nın müdahale etmesi Ukrayna’nın yanında NATO’nun devreye girmesi hesaplanıyor. Böylece, Avrupa’nın yanısıra Türkiye de Ukrayna’nın yanında Rusya’nın karşısında savaşın tarafı haline getirilmiş olacak.

Moskova, Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğini kırmızı çizgi olarak değerlendiriyor. Ve Ukrayna eksenli ABD kuşatmasına karşı kararlılığını her açıklamasında altını çizerek ilan ediyor. 22 Aralık’ta yıllık basın toplantısında tatlı sert tonda konuşan Rusya Devlet Başkanı Putin, Batı’dan güvenlik garantisi beklediklerini vurgulayarak şunları söyledi:

“Eylemlerimizi, Rusya’nın güvenliğinin koşulsuz olarak sağlanması belirleyecek. NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin kabul edilemez olduğunu açık bir biçimde belirttik. ABD, füzeleri ile evimizin kapısının eşiğinde duruyor. Evimizin kapısının önüne saldırı sistemleri konuşlandırılmamasını istemek, aşırı bir istek mi?

“90’lı yıllarda, bize, doğuya doğru bir inç bile ilerlemeyeceklerini söylediler. Ya ne oldu? Bizi aldattılar. Göz göre göre kandırdılar. NATO o günden bugüne tam beş genişleme dalgası gerçekleştirdi. Romanya ve Polonya’ya füze sistemleri yerleştirdiler. Onların sınırına giden biz miydik? Hayır, bizim sınırlarımıza kadar gelen onlardı. Bu nedenle bize güvenlik garantisi vermesi gereken de Batı’dır ve bunu derhal yapmalıdır, bu konuda on yıllarca sallanılmasına izin veremeyiz.”

Putin, 7 Aralık’ta Biden ile görüntülü görüşmesinde de ABD’li mevkidaşına bu talepleri iletmişti.

NATO’NUN HAZIRLIKLARI

ABD’nin Ukrayna krizini bahane ederek, Türkiye’yi ve Avrupa ülkelerini Rusya ile sıcak savaşın tarafı haline getirme girişiminde NATO kritik bir role sahip. Haziran 2017’de Ukrayna Parlamentosu’nun NATO üyeliğine ilişkin yasal değişikliği kabul etmesinden sonra 2019’da Anayasa’da buna uygun değişiklik yapıldı. Eylül 2020’de Başkan Volodymyr Zelensky, NATO’ya katılımı içeren yeni Ulusal Güvenlik Stratejisini onayladı.

2014 yılından itibaren, NATO Ukrayna’da yetenek ve kapasite geliştirmeye verdiği desteği güçlendirdi, Karadeniz’deki varlığını artırdı, Ukrayna ve Gürcistan ile deniz iş birliğini hızlandırdı.

ABD, son dönemde, Avrupalı müttefiklerini Rusya ile karşı karşıya getirmek için NATO’yu devreye sokma yönünde basınç uyguluyor. Alman Die Welt gazetesinde 22 Aralık’ta yayınlanan “NATO, kriz güçlerini harekete geçmeye hazır hale getiriyor” başlıklı haberde NATO’nun 40 bin kişilik Acil Mukabele Gücü’nün hazırlık seviyesini artırdığı bilgisi veriliyor. Gazetenin, adı açıklanmayan bir NATO yetkilisine dayandırdığı haberine göre; Halihazırda komutası Türkiye’de olan 6 bin 400 kişilik Çok Yüksek Hazırlıklı Müşterek Görev Gücü’nün göreve hazır olma süresinin 7 yerine 5 olması yönünde karar alındı. Ayrıca Acil Mukabele Gücü bünyesindeki lojistik ve özel operasyonlardan sorumlu birimler de yüksek alarma geçirildi ve göreve hazır olma süreleri kısaltıldı.

Die Welt’teki habere göre, bu hazırlıklara ilişkin karar, tüm üye ülkelerin temsil edildiği ve kararların oy birliğiyle alındığı NATO Konseyi’nde geçen hafta alındı.

TÜRKİYE İÇİN HASSAS NOKTA

Türkiye’nin Ukrayna’ya insansız hava aracı satışı ve ortak üretim kararının yanı sıra Kırım’ın Rusya’ya katılımını tanımaması, Rusya ile ilişkilerinde ciddi bir pürüz oluşturuyor. Şimdi ABD’nin NATO’yu dahil edeceği bir provokasyon ise ilişkilerde ciddi sorunlara yol açabilir. Oysa, Türkiye de Rusya ile birlikte ABD tehditleri ve kuşatması ile karşı karşıya. Benzer şekilde Rusya ile karşı karşıya gelmek Avrupa devletlerinin de çıkarına değil. Türkiye’nin bu koşulları değerlendirerek, sadece Rusya’yı hedef alıyor görünen, fakat gerçekte tüm Avrasya’yı hedef alan bu ABD atağına karşı politikaları hayata geçirmesi zorunlu.