ABD Türkiye'ye savaş açtı
15 Temmuz 2016 hain NATO/FETÖ darbe girişimindeki rolü gün geçtikçe netleşen ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, giderayak tehdit etti.
Bass, Diplomasi Muhabirleri Derneği ile yaptığı toplantıda, “9 buçuk aydır Türkiye'de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu IŞİD vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucu” dedi.
Yani, ‘işbirliğimiz biterse, IŞİD’i salarız üstünüze yeniden’ demeye getirdi.
Ortada işbirliği filan olmadığına göre, bunu bir tür savaş ilanı sayabiliriz.
Bu arada, Amerikan devletinin yayın organı National Interest sitesinde 9 Ekim 2017 tarihinde, yani Türkiye’nin İdlib harekatının hemen sonrasında yayımlanan bir yazının başlığı da buna paralel.
Başlık: “Türkiye kendisini terörizme hedef yaptı”
Daniele Grassi imzalı yazıda özetle, Türkiye’nin 2015-16 yıllarında maruz kaldığı, IŞİD ve PKK terör saldırıları hatırlatılıyor ve bu saldırıların yeniden başlayacağı ima ediliyor.
IŞİD, EL Nusra ve PKK’nın ABD ve İsrail tarafından kontrol edilen terör örgütleri olduğunu Mısır’daki sağır sultan bile biliyor artık.
İran ile milli para birimleriyle ticaret açıklaması yapan Astana koalisyonu ile İdlib’e giren Türkiye, artık Avrasya ve Batı Asya cephesindedir.
Rusya, Suriye, İran, Çin, Venezuela ve Irak gibi o da Amerikan emperyalizminin açık hedefindedir.
ABD’deki Neo Con’cu derin devlet ve Wall Street bankerlerine teslim olan Trump, iç savaş, terör ve görevden alınma tehditleri altında, İran, Venezuela, Çin ve Rusya’ya savaş ilan etti.
Son vize gelişmesinden gördüğümüz kadarıyla artık Türkiye de bu listededir.
ABD ve İsrail, önümüzdeki dönemde İran ve Türkiye’ye karşı ekonomik, siyasi yaptırımın ötesinde, terör, suikast ve ajanlık faaliyetlerini artıracak.
Bu bir kehanet değil, açık seçik görünen bir şey.
İNCİRLİK VE TÜM ABD ÜSLERİ KAPATILMALI
Konunun uzmanı emekli paşalar söyledi zaten.
ABD bize savaş açmışken, Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve askeri yönden boğmaya hazırlanırken, NATO müttefikliği, Stratejik Partnerlik gibi saçma sapan geyik muhabbetlerini bırakıp, ülke güvenliği için harekete geçmek şart oldu.
Kaldı ki, 15 Temmuz darbe girişiminde İncirlik Üssü merkezi bir rol üstlenmişti.
Diyarbakır’daki ABD üssü de, sınır ötesi harekatların düzenlendiği, teröre karşı savaş açıldığı böyle bir dönemde ülke güvenliğine çok açık bir tehdittir.
Barzani’nin 2. İsrail ilanı da gündemdeyken, ABD’yi hala topraklarımızda barındırmak ihanet derecesinde aymazlıktır.
Kaldı ki, yarın İran’a olası bir Amerikan saldırısında, İran füzeleri bu saldırının yapıldığı yerleri de hedef alacaktır.
Washington’da “güvenilir kaynaklar”dan bilgi alan deneyimli gazeteci Serdar Turgut’un dünkü yazısından aktarıyorum:
“İran’da yapılan temaslar sırasında bir de İsrail açısından sert laflar edilmesi Washington’da Türkiye hakkındaki tüm alarm zillerini yeniden çaldırdı. Zaten var olan önyargılar daha da sertleşti. Washington bir süredir özellikle Suriye ve Irak’ta İran’ın artan gücünü ve bunu daha da artırma çalışmalarını İsrail ile birlikte endişeyle izliyor. Washington İran’ı bölgede fiilen karşısına almaya karar verdi. Örneğin bu hafta içinde ABD ile İran arasında Obama döneminde yapılmış nükleer anlaşma da resmen iptal edilecek ve İran’a yeni ekonomik ambargo konulacak. Bunun dışında birimlere yakın kaynaklar İran için Amerika’nın bir rejim değişikliği çalışması da başlattığı ve bunun İran’a yönelik casusluk faaliyeti bazlı bir çatışma kararı olduğunu söylüyorlar. Yani anlayacağınız suikastlar ve insansız uçaklarla yapılan saldırıları da içeren bir hazırlık var burada İran’a karşı.”
Türkiye ile İran’ı bölgede bir kader birliği bekliyor.
Rusya ve Çin ile de benzer bir durum var.
Kafkasya’da Gürcistan, Doğu Avrupa’da Ukrayna üzerinden Rusya’ya, Myanmar ve Afganistan üzerinden de Çin’e karşı terör dalgası planlanıyor.
Ancak tüm bu ülkelerin içinde ABD’nin en etkili ve can yakabileceği olanı Türkiye.
Çünkü çok yakın zamana kadar “yarı sömürgesi” konumundaki bir ülkenin elinden çıkması ve tüm hesaplarını bozması ABD’yi fazlasıyla öfkelendiriyor.
Bir de tabii, FETÖ’ye karşı ne kadar operasyon yapılırsa yapılsın, halen pek çok ajanı aktif durumda.
Siyasetten basına, askeriyeden istihbarata kadar.
Bu alanlarda alınmayan her önlem, ülke güvenliğinde büyük zafiyetlere yol açacaktır.