ABD ve NATO’nun Karadeniz ve Montrö gündemi
Bir yıl kadar önce güvenlik kaynaklarından aldığımız bilgide, “Karadeniz’e dikkat edin” uyarısı yer alıyordu. Bilgiye göre, ABD hem doğrudan hem de NATO vasıtasıyla Karadeniz üzerinden Türkiye ile Rusya’nın arasını açmaya yönelik baskısını yoğunlaştırmıştı. Kamuoyuna pek yansımadı ama geçen yıl ABD Karadeniz’de çok ciddi bir atak içindeydi. Geçen hafta Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un Aydınlık’a verdiği röportajda açıkladığı rakamlar bu durumu göz önüne seriyor:
“2020 yılına kıyasla geçen yıl NATO istihbarat uçaklarının kullanılma yoğunluğu Karadeniz’de yüzde 60’tan fazla artmıştır. Uçuşların sayısı 436’dan 710’a yükselmiştir. ABD stratejik bombardıman uçakları Karadeniz hava sahasında 92 kere (2020’de 78 kere) uçuş gerçekleştirmiş ve kruz füzelerinin fırlatılmasının öngörüldüğü sınıra kadar ilerlemiştir. Birleşik NATO Kuvvetleri yönetimi, Karadeniz’de 15 tatbikat (2020’de 8) gerçekleştirmiştir. 2021’in ocak ayından aralık ayına kadar 30 NATO askeri gemisi Karadeniz’e girmiştir (2020’de 23). Onların toplam bulunma süresi, 400 günün üzerine çıkmıştır (2020’de 358).” (Aydınlık, 27 Ocak 2022)
MONTRÖ’YÜ ZORLAMA ÇABASI
ABD’ye kalsa hele şu Ukrayna krizi günlerinde Karadeniz’de bunun 10 misli yığınak yapmak isteyecek. Ancak Karadeniz’de askeri varlığını daha fazla artırma çabasında olan ve Türkiye’yi de daha fazla NATO üzerinden zorlayan ABD için Montrö Boğazlar Sözleşmesi sınırlayıcı bir etken olarak işlev görüyor.
Karadeniz, son dönemde de Ukrayna krizi dolayısıyla ABD-Rusya ve NATO-Rusya görüşmelerinin gündemine girdi. Londra merkezli Middle East Eye sitesinde yer alan bir haberde konunun görüşmelerde ele alındığı bilgisi yer alıyor. Haberde “Türk kaynakları”na atıf yapılarak, “ABD ve NATO'nun Karadeniz'e ilişkin Rusya'ya önerilerinin Türkiye'nin denizcilik haklarını ihlal etmediği” iddia ediliyor ancak bir yandan da Türk yetkilinin “Her halükarda, müttefiklerimize Montrö Sözleşmesi dışında hiçbir şey düşünmemeleri gerektiğini açıkça belirttik” sözlerine yer veriliyor. (MEE, 28 Ocak 2022)
AKAR: MONTRÖ’DEN VAZGEÇİLMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov, Aydınlık’a verdiği röportajda Montrö Sözleşmesi’ni ve Türkiye’nin rolünü şöyle vurgulamıştı:
“Bazılarının Karadeniz’de askeri üstünlük kurma niyeti var. Tüm gayretleriyle bunu gerçekleştirmeye çalışacaklar. Bu husus, karmaşık durumda ve ‘patlama tehlikesi’ bulunan Karadeniz bölgesinde barışın korunmasını amaçlayan, en önemli uluslararası hukuk belgelerinden biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gerekliliklerinin icrasına ilişkin kontrolör devlet olan Türkiye’ye büyük ve kritik bir rol yüklemektedir.”
Yerhov’un ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan konuyla ilgili bir açıklama geldi. Akar, 31 Ocak’ta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları, Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ve birlik komutanlarıyla düzenlenen video konferansta konuştu. Akar’ın Ukrayna krizinden bahsederken Montrö’nün altını çizmesi dikkat çekti:
“Bizim tutumumuz çok açık ve net; Montrö rejimi çerçevesinde Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin barış, diyalog, huzur ve refah içinde yaşamasından yana olduğumuzu yıllardan beri dile getiriyoruz. Montrö'nün sağladığı statünün bütün taraflar için yararlı olduğunu, günümüz koşullarında bundan vazgeçilmesinin söz konusu olmadığını hep gündeme getirdik. Karadeniz'de diyalog konusunda Türkiye olarak bize düşen görevleri bugüne kadar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.”
AMAÇ, TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNİ DİNAMİTLEMEK
Hem Rusya’nın Ankara Büyükelçisi’nin Aydınlık’a verdiği röportajda Montrö konusuna dikkat çekmesi, ondan dört gün sonra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Ukrayna krizi ile ilgili konuşurken Türkiye’nin Montrö’ye bağlılığını vurgulaması, konunun Ukrayna eksenli ABD-Rusya krizinde ciddi bir şekilde gündemde olduğunu ortaya koyuyor.
ABD’nin 2000’lerin başından itibaren Montrö’den rahatsız olduğu biliniyor. Aslında mevcut koşullarda ABD’nin Karadeniz’deki bu girişimlerinin sonunda, Rusya’ya karşı bir askeri üstünlük kurma şansı yok. Fakat işin esası şu: ABD, Karadeniz’e daha fazla savaş gemisi gönderme, daha fazla askeri tatbikat yapma dayatmalarıyla Türkiye ile Rusya arasındaki olumlu ilişkileri dinamitlemek istiyor. Fakat buna karşılık hem Türkiye ve hem Rusya yetkililerinin, ABD’nin bu çabasına karşı teyakkuz halinde olduğu ve bu girişimlere karşı politikaları belli ölçülerde eşgüdüm halinde uyguladığı görülüyor.