ABD'de Bannon sonrası: İç savaşın adımları
ABD’de siyaset, Abraham Lincoln’den bu yana en kargaşalı dönemini yaşıyor.
Aslında bu durum, ABD’nin tek kutuplu süper güç olmaktan, büyük devlet olmaya doğru tenzili rütbe yaşamasından kaynaklı.
Amerikan siyasetinde herkes suçu bir birine atıyor, günah keçileri bulmaya uğraşıyor.
Küreselci Neo Con Hillary Clinton’a karşı beklenmedik bir zafer kazanan “Milliyetçi-Muhafazakar” Donald Trump’ın neredeyse tüm ekibi ‘gönderildi’.
Trump’ın tüm seçim stratejisini kuran ve Beyaz Saral’da da “Baş Stratejist” unvanıyla dolaşan Steve Bannon’un tasfiyesi bunun en son ve en güçlü adımı oldu.
Bannon ile birlikte Trump’ın ekibinden 6 kişi gitmiş oldu. (Aslında Trump, koltuğa oturmasının üzerinden yedi ay geçmeden tam 17 üst düzey yetkilinin görevine son verdi. Ancak bunların arasında Güney Bölge Savcısı Preet Bharara, FBI Direktörü James Comey, Beyaz Saray İletişim Direktörü Mike Dubke, danışman Elon Musk, Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Katie Walsh gibi muhalifleri de var. Benim söz ettiğim kendi ekibi. HV.)
İnşaat emlak işleri yaptığı dönemde Rusya ile sıcak ilişkileri üzerinden kıskaca alınan Trump’ın ilk kaybı, Ulusal Güvenlik Danışmanı eski asker Mike Flynn olmuştu.
FETÖ karşıtı bir isim olan Mike Flynn, Rusya Büyükelçisi ile görüşmekle suçlanınca çok fazla direnemedi.
Ardından Özel Kalem Müdürü Rence Priebus ile Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer gitti. Ortadoğu Danışmanı Derek Harvey de bunlara eklendi.
Beyaz Saray’a atanan iletişim direktörü Anthony Scaramucci ise sadece 2 hafta dayanabildi. Başkan Donald Trump’ın yeni Beyaz Saray Genel Sekreteri John Kelly’nin talebi üzerine istifa etti.
Priebus’un yerine emekli general John Kelly atandı.
Flynn’in yerine göreve gelen Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli general Herbert Raymond McMaster da Bannon ile uğraşmaya başladı.
Aslında Savunma Bakanı Mattis, Kelly ve Mc Master birlikte çalışıyordu.
Bunlara Trump’ın New Yorklu küreselci damadı Jared Kushner’i de ekleyin.
BANNON: TRUMP’IN BAŞKANLIĞI BİTMİŞTİR
ABD’de Trump’ı iktidara taşıyan ve Trump’ın yönetimini de beğenmeyen “mutsuz beyaz alt orta sınıf ve önemli kısmı işsiz” bir kitle var.
Bunların temel motivasyonu, ABD’nin kurulu düzenine, yani ülkeyi yöneten liberal zengin ve Yahudi kesimine büyük bir öfke üzerine kurulu.
Tıpkı Hitler Almanyası’nda büyük buhrandan Yahudilerin sorumlu tutulması gibi bunlar da Amerika’daki kapitalizmin yapısal krizinden “Washington’daki sınai askeri kompleksi, istihbarat bürokrasisini, sıradan insanın herşeyini elinden alan acımasız finans kurumlarını, Yahudileri, zencileri, Müslümanları ve tüm diğerlerini” sorumlu tutuyor.
Neo Naziler bunların en aşırı uçları.
Ancak Alt Right denilen alternatif sağcılar, Trump’ın asıl tabanını oluşturuyor.
Bunların sözcülüğünü de Steve Bannon yapıyor.
Bannon, Beyaz Saray’dan tasfiyesi sonrası Breitbart isimli yayın kuruluşuna döndü ve ilk açıklamasını patlattı.
Buna bir savaş manifestosu da denebilirdi.
Bannon, isim vermese de, Virginia Charlottesville çatışmasına da göndermede bulundu.
Bannon, “Hala büyük bir hareketi temsil ediyoruz ve Trump’ın başkanlığı buna bir katkı sağladı. Fakat Trump’ın başkanlığı bitmiştir. Bundan sonra işler başka türlü yürüyecek. Her tür çatışma yaşanacak, iyi ve kötü günler olacak. Ancak dediğim gibi Trump’ın başkanlığı bitmiştir”
Bannon, bu ifadeleriyle Trump’ın da gidici olduğunu, Rusya üzerinden azledilmesinin bir zaman meselesi olduğunu da açıklamış oldu.
Ancak daha da önemlisi, ABD’nin bir iç çatışma yaşadığını ve bu çatışmanın öyle kolay kolay bitmeyeceğini de söylüyor.
Bannon, Trump’a bağlılığını da ilan ediyor:
“Şu konuda bir kafa karışıklığı olmasın, ben Beyaz Saray’ı Trump’ın düşmanlarıyla savaşmak için terk ettim. Bu düşmanlar, Kongrede, Medyada ve Şirketler Amerikası’nda (Corporate America) bulunuyor.”
İKİNCİ İÇ SAVAŞ BAŞLADI
Bannon ve yandaşları, bu olan biteni açıkça “Savaş” sözcüğüyle tanımladı.
Mesela Breitbart’ın genel yayın yönetmeni Joel Pollack, twitterda tek kelime yazdı: WAR (savaş)
Sağ kesimin ünlü radyo yorumcusu Rush Limbaugh da Bannon’un tasfiyesini, “İkinci İç Savaş” olarak niteledi.
Serdar Turgut’a göre, Bannon’un Beyaz Saray’dan ayrılması Trump ile anlaşmalı bir operasyon.
Bir süredir ABD’den Amerikan siyasetinde dönen dolapları anlatan Turgut, Trump’ın bundan sonra daha merkezde görüneceğini, Bannon ve arkadaşlarının ise milliyetçi sağcı kesimlere hitap edeceğini yazdı.
Bu olası bir senaryo ama sonucu değiştirmiyor.
Ancak somut gerçek, küreselci askeri finansal sınai kompleks, veya kısaca “Müesses Nizam” veya “Derin Amerikan Devleti” (Establishment), Trump’ın önce “erkekliğini”, ardından da başkanlığnı bitirmeye niyetli/kararlı.
Gerçek olan şu ki, ABD, Lincoln sonrası en büyük siyasi, sosyal, ekonomik ve federal krizini yaşıyor.
Amerikan gericiliği ayaklanma halinde.
Avrupa’daki ırkçı, ultra milliyetçi, aşırı sağcı partiler, Amerikan faşizminin yanında “İsveçli Sosyal Demokratlar” gibi kalır, bunu da unutmamak lazım.
Oklahoma’da 1995’te Federal binaları bomba yüklü araçla havaya uçuran Timothy McVeigh, 168 kişiyi öldürmüştü.
Bu arada bir de not düşeyim; Trump giderse yerine gelecek olan yardımcısı Mike Pence, tam bir tutucu ve aşırı sağcı. ABD’de pek çok kimse, Trump’un popülist bir soytarı, Pence’in ise ‘inanmış’ bir fanatik olduğu görüşünde.
Amerikan milliyetçi-mukaddesatçıları oyunu sert oynayacak da müesses nizamın eli armut mu toplayacak?
Serdar Turgut’un son yazısından alıntılıyorum:
“Hatta konuştuğum bu isimlerden bazıları, “Müesses nizamın da sertleşmesi sürpriz olmayacaktır” dedi. Bundan neyi kastettiklerini sorsam da maalesef açık cevap alamadım, ancak “İş bu aşamaya gelmeden oyunun durdurulacağını umuyoruz” da dedi.”
ABD’deki bu türbülans, tüm dünyayı da etkileyecektir.
İç çatışma halindeki bir ABD’nin, Rusya ve Çin’e karşı hamleleri, Avrupa’yı ve diğer yarı sömürgeleri kontrol etme yeteneği zayıflıyor, zayıflayacak.
Üreten kamucu Avrasya, bireyci-tefeci-zorba Amerikan çağını bitiriyor.