21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin hedefindeki ülke: Almanya (3) Nazilerden NATO’ya Amerika’nın Almanya projesi

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’nin Almanya Büyükelçisi, Tarih Profesörü William Dodd, Başkan Roosevelt’e hitaben Ekim 1936’da çok gizli mührü ile gönderdiği kapsamlı mektubunda ABD ile Naziler arasındaki kuvvetli ticaret ağına dikkat çekmiştir. 100’den fazla Amerikalı şirketin yatırımları, şubeleri veya temsilciliklerinin olduğunu yazar. Başta DuPont olmak üzere ABD kimyasal üreten şirketlerin Alman şirketleri ile bağlantılı olduklarını, Nazi ordusunu silahlandırdıkları ve kimyasal silah üretiminde faal olduklarını anlatmıştır. DuPont’un Nazi Almanya’sındaki ortağı IG Farben’in Nazi ordusuna yaptığı katkılar, köle işçiliği ve Holokost ile ilgili ve suçlu bulunmuştu. Büyükelçi mektubunda Rockefeller hanedanlığına ait Standard Oil enerji şirketinin, savaşta kullanılan sentetik bir gazı büyük miktarda üretmek için Nazi Almanya’sına yılda 500 milyon dolar yardımda bulunduğunu göstermiştir.

NAZİLERİN ARKASINDAKİ BÜYÜK SERMAYE

ABD uçak üretim sanayisinin Nazi Almanya’sının askeri faaliyetlerini besleyen demir-çelik kaynağı olan Krupp şirketi ile işbirliği yaptığını anlatmıştır. 1938’de verdiği beyanatlarında Büyükelçi Dodd, Demir-Çelik ahtapotları Gustav Krupp, Fritz Thyssen ve Alman Merkez Bankası Başkanı bankacı Hjalmar Schacht ve emsalleri büyük Alman sanayi ve banka kuruluşların Almanya’da Nazi rejimine devasa destek verdiğini söylemiştir. ABD Dışişleri Bakanlığını da suçlayan Büyükelçi, bazı ABD sanayicilerin İtalya ve Almanya’da faşist rejimlerin iktidar olması için özel gayret sarf ettiklerini ve bu faaliyetlerin bakanlık ve devlet tarafından bilindiğini iddia etmişti.

STALİN ‘DİKTATÖR’, HİTLER ‘YOLDAŞ’

Naziler 1938’de Avusturya’yı işgal edip ilhak ettiğinde İngiliz ve Fransızlar Hitler ile anlaşmak için Berlin’e geldi. Çekoslovakya işgal edildiğinde, Prag’ı korumakla resmi olarak mükellef olan İngiltere Londra’ya saldırmamak karşılığında Çekoslovakya’yı (Sudetenland bölgesi) Hitler’in kucağına attı. Ülkeler işgal edilirken, Nazi Almanya’sı devasa bir askeri makine inşa ederken, soykırım ve faşizmin zulmü arşa ulaşırken ABD “Bu Avrupalılar arasındaki meselelerdir.” diyordu. Stalin, Batılı devletleri uyarıyor ve Hitler ile bina ettikleri bu işbirliğinin kendilerine büyük zarar vereceğini söylüyordu. Komünist Stalin diktatör, Hitler ise yoldaş, ticaret ve siyaset ortağı kabul ediliyordu. Kendileri Hitler ile yatağa girmişken ve barış sözleşmeleri karşılığında tüm ahlaki değerleri ve korumakla mükellef oldukları ülkelere karşı yükümlülüklerini ayaklar altına almışken, Stalin’in Hitler ile 1939’da imzaladığı Saldırmazlık Paktı’nı eleştirdiler. Hitler, Sovyet Rusya’ya bu antlaşmaya rağmen saldırdığında Moskova ile işbirliği yapmadılar. Ne vakit Sovyet Rusya ordusu Hitler ordusunu yenilgiye uğratmaya ve Almanya’ya doğru yürümeye başladı o zaman Stalin ile dostluk ve dayanışma protokolü imzaladılar.

AMERİKAN SERMAYESİ NAZİLERLE SARMAŞ DOLAŞ

Nazi Almanya’sının finans bel kemiğini oluşturan Thyssen şirketi, New York merkezli Union Bank’ın Genel Müdürü, ABD Eski Başkanı George Bush’un babası Prescott Bush ile ticaret ortağıydı. Alman Merkez Bankası Başkanı ve Nazi partisine mali destek veren Schacht, Bank of England’ın Genel Müdürü Montagu Norman’ın ortağıydı. 1939’da Nazilerin işgal ettiği Çekoslovakya’dan çalınan büyük miktarda altını Londra merkezli Norman idaresindeki Bank of England sayesinde satabildiler. Coca Cola, Nazilerin organize ettiği 1936 Olimpiyatları’nın sponsoruydu. Almanya dışında Nazi ordusunun işgal ettiği tüm ülkelere Naziler sayesinde şubelerini götürmüştür. ABD’nin devasa otomobil üreticisi General Motors’un Nazi Almanya’sında fabrikası vardı. Şirket Genel Müdürü William Knudsen bir Hitler hayranıydı. Özel hizmetlerinden dolayı şirketin üst yöneticisi James Mooney Hitler tarafından “İmparatorluğa Hizmet Madalyası” ile ödüllendirildi. ABD’li askerler ele geçirdikleri Nazi ordusuna ait askeri araçların motorlarının General Motors tarafından üretildiğini gördüklerinde şok olmuşlardı. ABD Ford şirketinin kurucusu Henry Ford’un Nazi Almanya’sından yıllık 61 milyon dolar kar elde ediyordu. Almanya’nın bir yabancıya verilebilecek en üst ödül olan “Alman Kartalı” ödülü Hitler tarafından Henry Ford’a takdim edildi.

SİLAH FABRİKALARININ YÜZDE 60’I ABD’NİN

IBM, ITT şirketleri her türlü malzemeyi sağlarken, silah üreticileri Pratt & Whitney, Douglas & Bendix Aviation, Nazi Almanya’sının askeri ihtiyaçlarını temin eden satışlar yapıyordu. Nazi Almanya’sının silah üretimi yapan fabrikaların yüzde 60 payı ABD şirketlerinindi. Aralık 1941’de ABD şirketlerinin Nazi Almanya’sına direkt yatırımı 475 milyon dolardı. Nazi ordusunda kullanılan 350.000 askeri aracın yüzde 33’ünü Ford şirketi üretmişti. ABD Nazi Almanya’sına karşı savaşa dâhil olduğunda bile bu ticari ilişkiler devam etmişti. Savaş bittiğinde Nazi Almanya’sı Sovyet Rusya, ABD ve İngiltere tarafından işgal edilmişti. Sovyet Rusya, tüm yabancı kuvvetlerin Almanya’dan çekilmesini önerirken ABD bu öneriyi reddetti. Almanya, Batı ve Doğu olmak üzere ikiye bölündü. Batı’da ABD inisiyatifinde bir hükümet kurulurken Doğu Almanya’da Moskova yanlısı Alman Sosyalistler iktidar oldu.

YIKILAN ALMANYA’DAN ABD ÜSSÜNE

Savaştan sonra Almanya yerle bir olmuştu. Şehirler yok olmuş, milyonlarca insan ölmüş, bir o kadar sayı yaralı, hasta ve açtı. Ülke işgal altındaydı. ABD’de bu ülke ile ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Fransızlar ve İngilizler Almanya’nın bir daha belini doğrultmaması için en şiddetli şekilde cezalandırılmasını talep ediyordu. ABD bu konuda yekpare değildi. Bir kesim Almanya’nın ağır sanayiden arındırılmış, askeri makinesinin dağıtılmış, bir “Patates Cumhuriyeti “olmasını istiyordu. Bir başka kesim, Sovyet Rusya Doğu Almanya ve Avrupa’da mevcut iken, Batı Almanya’nın bu şartlarda bırakılmasının Soğuk Savaş’ın kaybedilmesi ve Avrupa’yı Moskova’nın kucağına terk edilmesi anlamına geleceğine inanıyordu. Bu kesim silahsızlandırılmış, sivil hayata, ekonomiye, sağlık, eğitim ve ticarete yatırım yapan Batı Almanya’nın ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri gücünü temsil eden bir üsse dönüştürülmesi ve rol model olarak yeniden inşa edilmesi stratejik çıkarları için daha uygun olacağında karar kıldı.

‘ALMAN MUCİZESİ’NİN MİMARI

Bu amaca uygun bir anayasa hazırlandı. Ekonomik ve mali yardım paketi Marshall Programı devreye girdi. İsmini Genel Kurmay Başkanı, Dışişleri ve Savunma Bakanı General George Marshall’dan aldı. 1945-46 arasında Batı Almanya ve Japonya’ya 16,5 milyon ton gıda gönderildi. Bu rakam bir yılda 300 milyon insanı besleyecek gıda ihtiyacına denk düşüyordu. Bugünkü rakamla Alman ekonomisine 130 milyar dolar para pompalandı. Nürnberg Mahkemesi ve göstermelik cezalandırmalar dışında, Nazi savaş makinesinin komutanları, bilim adamları ve istihbarat ağı olduğu gibi CİA ve ABD’nin uygun gördüğü kurumlarda kullanıldı. 1950’den sonra Batı Almanya’nın başarısı olarak tescillenen “Ekonomik Mucize”, Batı Almanya-Fransa işbirliği ile başlayan ve zaman içinde Avrupa kıtasını kapsayan Avrupa Birliği’nin inşası, Sovyet Rusya’nın dağılması, İki Almanya’nın birleşmesi, Doğu Avrupa’nın Avrupa ekonomik ve siyasi sistemine entegre edilmeleri Berlin’i Dünyanın en büyük, en istikrarlı, güvenli ve huzurlu ülkesi haline getirdi. ABD bu hikâyenin senaristi, yönetmeni ve baş pazarlamacısıydı. Sıra Batı Almanya’nın vefasını gösterme ve borcunu ödemeye gelmişti.

ORDUNUN NATO’YLA YENİDEN İNŞASI

ABD’nin izniyle 1955’te Batı Almanya Ordusu yeniden yapılandırıldı. 6 Mayıs 1955’te NATO üyesi yapıldı. Bugün itibariyle Almanya ordusunda 185 bin silah altında aktif asker ve 82.000 sivil personel bulunmaktadır. Bu sayı Almanya’yı dünyanın 30’uncu, Avrupa Birliği ülkeleri arasında Fransa’dan sonra ikinci askeri gücü yapmaktadır. Anayasası yasaklamış olmasına rağmen, NATO ve ABD’nin talebine uygun olarak Almanya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez Yugoslavya’ya karşı asker kullandı. ABD’nin Afganistan ve Irak işgali esnasında operasyonel asker bulundurdu. Başta Bosna Hersek, Kosova, Litvanya, Mali, Lübnan, Sudan, Güney Sudan, Batı Sahra ve Yemen’de BM veya NATO şemsiyesi altında asker bulundurmaktadır. ABD, Almanya’dan askeri harcamalara daha çok kaynak aktarmasını, asker sayısını arttırması ve yabancı ülkelere asker göndermesini talep ediyor.

ALMANYA’YI SARAN AMERİKAN ASKERİ AĞI

Almanya’da küreselleşme, dünyanın Amerikalaştırılması ve terör arasında bir organik bağın olduğunu iddia eden kesimlerle, ABD’nin Almanya’yı inşa eden bir müttefik ve dost olduğunu, vefalı davranıp bu ülke ile birlikte hareket edilmesi gerektiğini telkin eden kuvvetler arasında ciddi bir görüş ayrılığı var. ABD’nin Almanya ekonomisine direkt yatırım miktarı 172 milyar dolar. Buna mukabil Almanya’nın ABD’ye yaptığı direkt yatırım miktarı 404 milyar dolar. ABD’nin Almanya’da 8 askeri üssü ve 40 adet askeri istasyonu bulunmaktadır. ABD’nin ülkesi dışındaki en büyük askeri hastanesi Ramstein Üssü’nde bulunmaktadır. ABD resmi olarak Almanya Büchel kasabasında 20 nükleer başlıklı füze bulundurmaktadır. Gerçek sayı gizli tutulmaktadır. ABD Ulusal Güvenlik Ajansının istihbarat toplama ve dinleme (telekulak) istasyonları mevcuttur. Haziran 2013’te bu istasyonların başta başbakan Merkel, Alman askeri ve sivil yöneticileri ile devlet kurumlarını gizlice dinlediği ifşa oldu.

TRUMP ZAMANI UZAKLAŞMA

Protestolar sonrasında Almanya ABD ve İngiltere ile 1968’de imzaladığı istihbarat paylaşımı anlaşmasını fesheder. Trump döneminde (2017-2021) iki ülke ilişkileri kötü bir sürece girer. Trump yönetimi Almanya’nın NATO için yeterince ödeme yapmadığı, ticaret hacminin ABD aleyhine işlediği, Almanya’nın Rusya Federasyonu’na enerjide bağımlı olmasının rahatsızlık yarattığını ifade eder. Trump, “Almanlar çok kötü, çok kötü. ABD’ye milyonlarca araba satıyorlar. Buna son vereceğiz.” demişti. Bu açıklamalara tepki olarak Eski Başbakan Merkel NATO zirvesinde, “Başkalarına tamamen güvenebileceğimiz zamanlar, bir dereceye kadar bitti.” açıklamasında bulunmuştu. Merkel’e yanıt olarak Trump, Almanya’dan 9.500 askerin çekileceğini duyurmuştu. Biden bu kararı rafa kaldırdı.

ALMANYA’NIN SOROS’ÇU ÇOCUKLARI

2019'da Amerika Birleşik Devletleri Senatosu, Almanya ve Rusya arasında bir petrol-kimyasal boru hattını tamamlamak için çalışan Alman veya Avrupa Birliği şirketlerine yaptırım uygulamakla tehdit etti. ABD, Rusya’dan Almanya’ya başka bir ülkenin topraklarından geçmeden ulaşan Kuzey Akım 2 gaz boru hattının Rusya ile Almanya arasında güçlü bir bağ oluşturacağından korkmaktadır. Merkel bu hattın Almanya için hayati önemde olduğuna inanıyordu. Almanya’da Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller gibi partilerin bileşkesinden oluşan yeni hükümetin normalde ABD karşıtı, milli ve Moskova ile daha iyi ilişkiler içinde olması beklenirdi. Ukrayna’da neonazi Zelenskiy hükümetine verdiği destek, NATO’cu tutumu, ABD ve İsrail ile yakın münasebetleri, Kuzey Akım 2 anlaşmasını iptal etmeleri, Baltık ülkeleri ve Balkanlara asker göndermesi birçok kesim için şaşırtıcı gelebilir. Ama ve lakin “Almanya’nın Soros’çu Çocukları” yazımızda bu partilerin lider kadrolarının ilişkilerini ve üstlendikleri misyonu sergilemiştik.

ALMANYA, ATLANTİK’TE KAYBETTİ

Rusya’ya karşı ABD atına oynayan Almanya açık ara kaybetti. Rusya’nın burnunu Ukrayna’da yere sürteceklerini, ambargolarla Rusya’yı dize getirebileceklerini hesapladılar. Yanıldılar. Almanya’nın devlet aklı hükümetin bu politikalarından rahatsız. Alman halkı kısa bir süre içinde her konuda acemice ve ahmakça davranan, ABD’nin kuyruğunda şaşkın ördek misali yürüyen hükümetin olgun, yeterli ve uygun olmadığına inanıyor. Almanya’ya gaz sevkiyatını durduran Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesini talep ediyor. Eski Başbakan Schröder Putin’i Kremlin’de ziyaret ederek Rusya’dan merhametli davranmasını istedi. ABD, Almanya’yı sadece Rusya’ya karşı değil, Çin ile kavgasında Asya’da, Orta-Doğu’da, Türkiye’de, Akdeniz’de kayıtsız şartsız yanında görmek istiyor. Almanya hem kendi egemenliği ve bağımsızlığını korumak, başta Rusya ve Çin ile münasebetlerini iyi tutmak, Avrupa Birliğinin yükünü taşımak, ABD’yi kızdırmamak gibi hassas dengeleri koruyabilecek mi? Rusya’nın milli güvenliğini tehdit eden ve ekonomik çıkarlarına zarar veren politikalarda ısrar edecek mi?

Almanya Atlantik Rusya Trump ABD NATO