ABD’nin karabasanı -(TAMAMI)
ABD’nin en çok korktuğu şey, “Avrasya Cephesi”nin kalıcılaşmasıdır. Suriye sorununun ebeliğini yaptığı bu cephenin genişleyip derinleşmesi, dünya dengelerini köklü bir dönüşüme uğratacaktır. Bu sürecin tetikleyeceği bir “Avrasya Baharı”nın emperyalizmi varlık-yokluk sorunuyla karşı karşıya bırakması, ABD’nin karabasanıdır.
Savaş karşıtlığının çeşitleri
Bugün ülkemizde “Suriye’yle savaş karşıtlığı”nda iki değişik saflaşma mevcuttur. ABD ve Batı’yla bütünleşme yanlısı bir kesim, Batı’nın etkin desteğinden yoksun bir savaşta başarı şansı görmediği için, bir yandan savaşa “karşı” çıkarken, diğer yandan da Esad’ın yenilmesi için dua etmektedir. Yakın zamana kadar ABD’li üst düzey yetkililerin ülkemize her gelişini, “ABD Suriye konusunda düğmeye ha bastı ha basacak” beklentisi içinde yorumlayanlar da, “Esad’ın canı cehenneme” diyenler de bu safta yer almaktadır. Bunların savaş karşıtlığı, “tampon bölgeyi filan unutun” diyen Henri Barkey’in ya da basacak düğmesi kalmadığı için düğmeye basamayan Obama’nın “savaş karşıtlığı”dır.
Vatan söz konusu olduğu için Atatürk’te birleşenler ise, “Mazlum Milletler Dünyası”nın safında Suriye ve Türkiye’nin kader ortaklığını yüreklerinde duyumsayarak, ülkemizin emperyalizm adına kardeş Suriye üstüne sürülmesine karşı çıkmakt
Uluslararası işbirliği kimin safında gerçekleşiyor?
Yerel sorunları “uluslararasılaştırarak” “uluslararası toplum”un müdahalesine açık hale getirmek, ABD’nin yakın zamana kadar uygulayageldiği ve bütün “güvenlik ve strateji” belgelerinde ifadesini bulan bir formüldü. Kuşkusuz ABD bu formülden vazgeçmiş değildir. Ancak bugün Suriye’de uluslararası işbirliğinin olaylara yön verecek biçimde yaşandığı cephe, ABD’nin “uluslararası toplumu” değil, Beşar Esad önderliğinde verilen mücadelenin arkasında yer alan Avrasya Cephesi’dir.
ABD’nin her geçen gün küçülen hedefleri
Bugün bu cephede gedikler açarak kalıcı hale gelmesinin önüne geçmeye çalışmak, ABD’nin Suriye politikasında öncelikli hale gelmiştir. Suriye’ye karşı yürütülen kirli savaş, Obama Doktrini’ne uygun olarak ABD tarafından başlatıldı. ABD Dışişleri Bakanı’nın ülkemize son gelişinde, Suriye’ye karşı harekâtı daha etkin biçimde yürütebilmek için istihbaratta ve orduda operasyonel düzlemde ortak komitelerin oluşturulması kararlaştırıldı. ABD’nin bütün çabası, bir yandan bu kirli savaşı ayakta tutmaya çalışırken, diğer yandan da mümkün olduğu kadar perde arkasında kalarak kendisine daha geniş bir siyasi manevra alanı sağlamaya yöneliktir.
ABD’nin örtülü savaşla Suriye’ye hakim olmasına imkan yoktur. Hedef, parçalanmış ve kuzeyi Kuzey Irak’taki Kukla Devlet’le bütünleştirilmiş bir Suriye’dir. Bu sürecin ana unsurları, kirli savaşı ayakta tutarak Kuzey Suriye’de iktidar boşluğu yaratıp, burada giderek Kuzey Irak’la birleşmeye yönelecek bir otorite inşa etmeye ve Avrasya Cephesi’nde Beşar Esad’sız bir yönetime rıza gösterecek gedikler açmaya çalışmaktır. ABD’nin kendisi bu planın uygulanabilirliğine olan inancını her geçen gün daha çok yitirmektedir.
İşte ülkemizde, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı’nın uygulamaya, sözde muhalefetin de Baas karşıtlığını “savaş karşıtlığı”nın önüne geçirerek değirmenine su taşımaya çalıştığı plan, budur.