22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin Karadeniz’deki asıl hedefi 

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Aydınlık’ın dün manşetten duyurduğu ABD Senatosuna sunulan “2023 Karadeniz Güvenlik Yasası” adlı tasarı, Karadeniz coğrafyasında ABD’nin güncel hedeflerini anlamaya yarıyor. Haberde, tasarının niteliği şöyle tanımlanıyor: “Önerilen politika ve eylemlerin iki ayağı var: 1. Tek taraflı ABD/NATO varlığının artırılması. 2. Kıyı devletlerine müdahalenin ve bu devletlerin kullanımının artması.” Aynı zamanda tasarıda, Çin’in Karadeniz’de engellenmesinin özel olarak vurgulanması ve Karadeniz’e kıyı devletlerin “demokratik” dönüşümlerine destek verilmesinden söz edilmesi dikkat çekiyor.

ABD’nin 1990’lı yıllarını sonundan itibaren hem doğrudan hem de NATO vasıtasıyla Karadeniz’e girmek için Türkiye’yi zorladığı biliniyor. Türkiye, buna başından beri direniyor. Fakat, NATO’nun doğuya doğru genişlemesi politikasının ve örgütün son stratejik kavramı, Karadeniz’i bir NATO gölü halline getirmeyi de gerektiriyor.

Aslında Rusya’nın Ukrayna’ya önleyici müdahale başlatmasında da Karadeniz belirleyici rol oynadı. Çünkü 2008 Bükreş Zirvesi’nden bu yana gündemde olan Ukrayna’nın ve Gürcistan’ın NATO’ya katılımıyla, Rusya dışındaki Karadeniz’e kıyıdaş bütün ülkeler NATO içinde olacaklardı. Böylece, örgütün üyesi olmasına rağmen kendi güvenlik çıkarları nedeniyle NATO hedefleri önünde engel olan Türkiye’nin direncinin de kırılacağı bir ortam yaratılmış olacaktı.

2008 yılından itibaren NATO’nun bütün toplantılarında Karadeniz önemli bir yer tutuyordu. Ama 2014 yılındaki turuncu devrimin ardından Kırım’ın Rusya’ya katılmasından sonra iki önemli karar alındı. Birincisi Rusya’yı bloke etmeyi hedefleyen Baltık Denizi’nde geliştirilmiş ileri NATO mevcudiyetinin gerçekleştirilmesi, ikincisi benzerinin de Karadeniz’de yapılamsı için çalışmaların yoğunlaştırılması kararı oldu.

29-30 Haziran 2022 tarihlerinde Madrid Zirvesi'nde kabul edilen NATO Stratejik Kavramı’nda da Karadeniz şöyle yer aldı:

“NATO’nun son devlet ve hükümet başkanları zirvesinde kabul edilen yeni Stratejik Kavramı’nda da Karadeniz konusunda özel bir vurgu bulunuyor. İlgili bölüm şöyle: Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgesi İttifak için stratejik öneme sahiptir. Bu bölgelerdeki ilgili ülkelerin Avrupa-Atlantik özlemlerini desteklemeye devam edeceğiz. Karşılaştıkları farklı tehditleri ve zorlukları ele alma yeteneklerini güçlendirmeye ve kötü niyetli üçüncü taraf müdahale ve zorlamalarına karşı dayanıklılıklarını artırmaya yönelik çabaları artıracağız.”

BEN HODGES’UN ÖNERİLERİ

Karadeniz’de ABD ve NATO tuzaklarına ilişkin 6 Temmuz 2022’de bu köşede yer verdiğimiz ABD’li eski NATO Komutanı’nın değerlendirmeleri, ABD Senatosu’nda gündeme gelen tasarının arka planını ortaya koymak bakımından önemli. NATO’nun İzmir’deki Kara Kuvvetleri Karargâhı Komutanlığından sonra, ABD Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı da yapan Korgeneral Ben Hodges, ABD merkezli Avrupa Politika Analiz Merkezi (The Center for European Policy Analysis, CEPA) için hazırladığı “NATO’nun Karadeniz Savunmasını Güçlendirmenin 10 Yolu” başlıklı çalışmasında Karadeniz’i “Avrupa’da özgürlüğün yeni cephe hattı” olarak nitelemişti.

Hodges’un Karadeniz’de NATO’nun yeni konuşlanma düzeni için 10 maddelik bir plan ortaya koymuştu. Bunlar şöyleydi:

“1. Ukrayna’yı desteklemeye devam edelim; 2. Romanya’da kalıcı bir ABD ve NATO varlığı kuralım; 3. Romanya, Ukrayna, Bulgaristan ve Gürcistan’ın imkanlarına yaslanarak ve Karadeniz’de bulundurulabilecek en yüksek ABD deniz gücüne dayanarak 365 gün aktif olacak NATO açık deniz görev grubu oluşturalım; 4. Karadeniz bölgesinde bütün operasyonel planlamaları yapmak üzere ortak, çok uluslu üç yıldızlı bir karargâh kuralım; 5. Entegre hava ve füze savunması ile istihbarat, gözetleme ve keşif yeteneklerini geliştirelim; 6. Rusya’nın bölgedeki askeri yeteneklerindeki açıklardan yararlanalım (Bu, Rusya’nın NATO’yu ve ortak ülke kıyılarını, limanlarını, kara sularını ve münhasır ekonomik bölgelerini tehdit etme becerisini zayıflatmak için Karadeniz NATO ülkelerine insansız hava araçları, seyir füzeleri ve mayınlar yerleştirmeyi içerebilir); 7. Rusya’nın hak iddiasında bulunduğu bölgelerde gaz alanlarında keşif ve üretim faaliyetlerini engelleyelim, bu bölgelerdeki limanlardan çıkan Rus gemilerine uluslararası boykot uygulayalım; 8. Karadeniz’de önemli bir müttefik ve İran’a karşı bir siper olan Türkiye ile ABD-NATO arasındaki ilişkileri yeniden inşa edelim; 9. Bölgedeki bağımsız medya ve eğitim girişimlerine desteği artıralım; 10. “Karadeniz Bölgesi için Marshall Planı” oluşturalım.” (CEPA, 5 Nisan 2022)

AVRASYA’YA KARŞI STRATEJİK CEPHE BÖLGESİ

Korgeneral Hodges, Karadeniz’in Atlantik için neden önemli olduğunu şöyle ele almıştı:

“Üç NATO müttefiki ve iki yakın ortağa ev sahipliği yapan Karadeniz, Batı için yalnızca Rusya’yı kontrol altına almakla kalmayıp aynı zamanda Çin’e karşı koymak ve İran’a karşı savunma oluşturmak için stratejik olarak önemli bir arenadır. Bölge, Avrupa ile Avrasya arasındaki doğu-batı koridoru olarak da önemli bir ekonomik potansiyele sahiptir. İttifak Karadeniz’i savunmalı ve aktif olarak rekabete girişmelidir.”

Senato’ya sunulan tasarıda da, ABD ve NATO belgelerinde de, Türkiye’nin ABD/NATO planlarının önünde engel olduğu açıkça belirtiliyor. Bu nedenle ABD, Türkiye’yi sadece Rusya ile değil komşusu İran ve en önemli ticaret ortaklarından Çin’e karşı da düşman hale getirmeyi, böylece ABD ve NATO’ya mahkum ve mecbur hale getirmeyi amaçlıyor.

NATO Avrasya ABD