ABD'nin savaş tehdidine Asya'dan güçlü yanıt
Amerikan siyasetinde pek çok klik mevcut.
Hepsinin ortak bir tek noktası var.
ABD hegemonyasının çöktüğünde hem fikirler.
Tek kutuplu dünyanın artık uzak bir hayal olduğunu görüyorlar.
Buna buldukları çare mi?
“Zor oyunu bozar” şiarıyla iki buçuk savaş.
Bir hem fikir oldukları nokta daha var.
21. yüzyılda asıl rakip veya düşmanın Çin olması.
Bush ve Obama dönemindeki Neocon liberal ekip de, Trump’ın şahin alt-right evanjelist ekibi de, MIC yani askeri endüstriyel kompleks de bu konuda aynı düşünüyor.
Ancak aralarında Bolton ve Pence gibi çılgınlar da var.
Nükleer bir savaşı dahi göze alabilecek, yahut da bu konuda rest çekebilecek kadar ahmaklar.
Trump’ın Hristiyan kökten dinci yardımcısı Mike Pence, 25 Mayıs’ta Amerikan Askeri Akademis’nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, subay adaylarına aynen şöyle dedi:
“It is a virtual certainty that you will fight on a battlefield for America at some point in your life. You will lead soldiers in combat. It will happen….Put your armor on, so that when — not if — that day comes, you’ll be able to stand your ground.”
Türkçe meali: “Görünen gerçek şu ki, hayatınızın bir noktasında Amerika için savaşacaksınız. Savaşta askerlere komuta edeceksiniz…(aradaki yerleri kestim) Zırhınızı kuşanın, böylece o gün geldiğinde – gelirse değil- ayaklarınızın üzerinde kalabilesiniz”
Eski CIA Kontr-terör uzmanı yazar Philip Giraldi’nin yazısından aktardım bu çarpıcı anektodu.
Pence, ‘eğer savaş çıkarsa’ demiyor, ‘mutlaka çıkacak’ diyor.
ABD’nin Çin’in çevreleme siyaseti giderek sertleşiyor.
Çin’i kuşatmak demek, Rusya ve İran’ı da etkisizleştirmek demek.
Türkiye ve Pakistan’ı da “yola getirmek” anlamına geliyor.
Suriye, Kuzey Avrupa ve Hürmüz’deki gerilimi de, Doğu Akdeniz ve S-400 tehditlerini de böyle okumak lazım.
ABD VE İSRAİL’İN İRAN PLANLARI
Kuşkusuz, İsrail’in güvenliği sağlamak ve Çin’in kuşatılması (İran’dan enerji tedariği ve Kuşak Yol güzergahı olarak) açısından İran’a karşı bir kumpas kuruluyor.
Bu yeni de değil.
2017’de New York Times ve Wall Street Journal gazetelerindeki eski bir haberi hatırlatmakta yarar var. WSJ’de 2 Haziran 2017’de çıkan haberin başlığı: “CIA Creates New Mission Center to Turn Up the Heat on Iran” (Türkçesi; CIA, İran üzerindeki baskıyı artırmak için yeni bir görev merkezi oluşturuyor)
Dönemin CIA Başkanı Mike Pompeo’nun talimatıyla kurulan bu yeni birimin görevi, İran üzerinde çalışacak yeni ajanlar ve uzmanlar bulmak, bilgi toplamak ve gerektiğinde operasyonel olmaktı.
Yani ABD, İran’a Trump’ın nükleer anlaşmadan çekildiği 2018 Mayıs’ından bir yıl önce harekete geçmiş bile.
CIA görev biriminin kurulma emrini veren Pompeo, Hürmüz boğazı ve Umman denizinde yaklaşık bir ay içinde meydana gelen bir dizi tanker saldırılarını anında İran’a fatura etmekten çekinmedi.
Ki, kendisi daha yeni, “CIA olarak yalan söyledik, çaldık ve kandırdık” demişti geçenlerde.
Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon, tankerlere saldırı görüntüleri diye Akdeniz’de bir Yunan tankerinden çekilen görüntüleri sosyal medyada yayınladı.
Amerikalılar saldırıda mayın kullanılmış dedi, tankerin Japon sahibi ise saldırı SİHA’dan geldi dedi.
Ayrıca arabuluculuk yapmak için Japonya Başbakanı Abe’yi Tahran’da ağırlayan İran’ın aynı esnada Japon tankerini vurması da akıllara ziyan bir iş değil mi?
Bu arada İsrail’in 2 Dolphin tipi sessiz dizel denizaltısının aynı bölgede olduğu bilgisi de önemli.
Bu, ünlü Alman U209 sınıfı denizaltılarından esinlenerek üretilen sessiz Dolphinler, 2013’te 54 gizli operasyona katılmıştı. Suriye’nin Lazkiye kentinde Rus füzelerinin bulunduğu bir silah deposunu vurmuş, Lübnan kıyılarına özel birlik çıkartmıştı.
Netanyahu, Trump, Pompeo ve Bolton, İsrail yararına bir savaşı isterken, asker kanat sanki farklı düşünüyor.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM, son saldırılar sonrası, “Orta Doğu’da yeni bir çatışmanın peşinde değiliz. Menfaatlerimizi koruyacağız. İran ile savaş ne stratejik menfaatlerimizin ne de uluslararası toplumun yararınadır” açıklamasını yaptı.
Bu arada BAE Dışişleri Bakanı Zayed El Nahyan ile Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın, ABD tarafından gösterilen videoların İran’ı suçlamak için yeterli delil olmadığı açıklamalarını da not edelim.
Eski CIA Kontr-terör uzmanı Phillip Giraldi, Vietnam, Irak ve Afganistan deneyimleri sonrası ABD askerlerinin yabancı ülkelere savaşmaya gönderilmesinin kamuoyunda kabul görmeyeceğini, artık İsrail, Suudi Arabistan veya bir başka ülke için Amerikan kanı dökülemeyeceğini vurguluyor.
ATLANTİK KUMPASINA ASYA’DAN SERT CEVAP
İran’ı saldırılardan doğrudan suçlamaması dikkat çeken CENTCOM açıklamasının arka planında, hem İran’ın Suriye ve Irak ile kıyaslanmayacak kadar güçlü bir ülke olması, hem de Asya’daki Rus-Çin ittifakının sağlam durması yatıyor.
Önce Moskova ve Sankt Peterburg’da buluşan Putin ve Xi, iki ülkenin son dönemde gelişen işbirliğini sarsılmaz bir stratejik ittifak olarak nitelediler.
Ardından, 13-14 Temmuz’da Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’ne İran damgasını vurdu.
Herkes Hindistan ve Pakistan’ın konuşulmasını beklerken, İran asıl konu haline geldi.
Böylesi bir dönemde Ruhani’nin zirveye bizzat katılması, ŞİÖ’nün ABD’ye verdiği bir mesaj niteliği taşıyordu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, hem Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü.
Putin, İran, Türkiye ve Rusya’nın Suriye’deki terörle mücadelesinden övgüyle söz etti ve ABD’nin Umman denizindeki saldırılardan İran’ı sorumlu tutmasının sorumsuzluk olduğunu bildirdi.
Xi Jinping ile de görüşen Ruhani, Çin ile ilişkilerin İran için "stratejik" olduğunu söyledi.
Ruhani, "ABD hükümeti, Asya kıtasında ve dünyada tahakküm kurabilmek hedefiyle İran, Çin ve diğer ülkelere yönelik baskılar uyguluyor. ABD'nin tek taraflı politikalarına karşı İran ve Çin'in kararlı duruşu hem Asya hem dünya için önemlidir" dedi.
Xi ise İran ile stratejik ilişkileri sürdüreceklerini vurgulayarak, "ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi bölgedeki gerginliğin temel unsurudur" ifadesini kullandı.
Bişkek’in devamında Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’de düzenlenen Asya İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı’nda, ortak deklarasyon yayınlandı ve ABD kastedilerek, “Hiçbir devlet oldu bittiye kalkışmamalı” mesajı verildi.
Duşanbe’de ayrıca eskiden beri İran’ın ŞİÖ üyeliğine karşı olan Tacikistan, Tahran’ın üyeliğine yeşil ışık yaktı.
Moskova, Bişkek, Duşanbe ve devamında gelecek Osaka’daki G-20 Zirvelerinde, Asya’nın (ABD ile flört eden Hindistan hariç) kararlı duruşu, Washington, Londra ve Telaviv’deki maceracıların moralini bozuyor ve bozmaya da devam edecek.