ABD’nin yaptırım küstahlığı
Etrafımızı üslerle çevirdi.
Namlularını Türkiye’ye doğrulttu.
Fırat’ın doğusuna silah yığdı.
Hâlâ da yığmaya devam ediyor.
Hedefin Türkiye olduğu çok belli.
Ekonomimizdeki krizi tetikledi.
İç kargaşa için sürekli faaliyet içinde.
Seçimlere müdahale ediyor.
Yetmedi şimdi dış ticaretimize taktı.
RUSYA YAPTIRIMI
Bir süredir dikkat çekiyorum.
ABD Türkiye’ye “yaptırım sopası” sallıyor.
Gayriresmi tehditler yapıyor.
Amerikalı ajanlar,
Türkiye-Rusya ticaretini izliyor.
Para transferlerini araştırıyor.
Bazı firmalara ziyaretler yapılıyor
Sıradan bir sohbet havası veriliyor.
Ama satır aralarında açıkça tehdit ediyor.
Amerikalıların klasik yöntemi.
SOÇİ SONRASI
Erdoğan ve Putin’nin Soçi buluşması.
“Genel strateji”de önemli ölçüde anlaşması.
Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşme adımları.
Libya’da işbirliği.
İkili ticaretin artırılması…
ABD bu durumdan hiç memnun olmadı.
“Türkiye iyice kontrolden çıkıyor” havasında.
Baskılarını artırdılar.
Ellerindeki tüm kozları masaya koyuyorlar.
YAZILI TEHDİT
İşi bir adım daha ileriye götürdü.
Tehditlerini yazılı hale getirdi.
ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo,
Türk mevkidaşı Yunus Elitaş ile görüştü.
Sonrasında Türk iş insanı örgütlerine mektup gönderdi.
Yaptırıma uğrayan Rus kurum ve kişilerle iş yapılmaması konusunda uyardı.
Yapanlar “yaptırımla” tehdit edildi.
ABD İÇ HUKUKU
Rusya’ya yönelik yaptırımlar,
Birleşmiş Milletler yaptırımı değil.
Uluslararası hukuka da dayanmıyor.
Tamamen ABD iç hukuku çerçevesinde.
Türk şirketlerinin ABD iç hukukuna uyma zorunluluğu yok.
Türk iş dünyası tehditlere boyun eğmemeli.
ABD baskılarına karşı omuz omuza durmalı.
Devlet de iş dünyasına destek vermeli.
İRAN YAPTIRIMLARI
Aynı durum geçmişte de yaşandı.
ABD İran’a yaptırım kararı aldı.
Türk şirketleri de yaptırıma zorladı.
Firmaları tek tek ziyaret ettiler.
Nasıl ele geçirdiler bilinmez.
Bütün ihracat belgeleri ellerindeydi.
Türkiye yaptırımları tanımadı.
Ama aşmak için şirketlere yeterli desteği vermedi.
ABD şimdi aynı yöntemi uyguluyor.
Türkiye’yi zorluyor.
DERS NİTELİĞİNDE
O dönemde yaşanan bir olayı anımsadım.
Bugün için de ders niteliğinde:
Amerika Hazine Bakanlığı.
Bu işlerle onlar ilgileniyor.
Yanılmıyorsam 2008 yılıydı.
Üst düzey yetkililer Türkiye’ye geldi.
Dışişleri Bakanlığını,
Bankalar Birliği’ni ve bazı kurumları ziyaret ettiler.
İran’a ambargo konusunda uyardılar.
Dışişleri Bakanlığı Amerikalıların uyarılarını,
Bankalar Birliği’ne yazıyla iletti.
Bankalar hemen pozisyon aldı.
İran’a yönelik ticarette işlem yapmamaya başladılar.
Dış Ticaret Müsteşarlığı sert tepki gösterdi.
Dönemin Bakanı Kürşad Tüzmen imzasıyla,
Dışişleri Bakanlığına bir yazı iletildi.
Özetle, “İran’a yaptırımlar ABD’nin iç hukuku. Türkiye ABD’nin iç hukukuna uymak zorunda değil. ABD’nin uyarılarına göre hareket edilmesini isteyemezsiniz. Olmayan bir yetkinizi kullanıyorsunuz” denildi.
O günkü bürokratlarla tekrar görüştüm.
Olayı doğruladılar.
“Bugün aynı hata yapılsa aynı tutumu alırız” ifadesini kullandılar.
2003’TE YILDIZI PARLAYANLAR
Bu işleri yapanlar kimdi?
2003 Irak işgali sürecinde yıldızı parlayanlar.
Hatta bunları durdurmak için konuyla ilgili diğer bakanlardan destek isteyen üst düzey bürokratlar bile vardı.
Belki günün birinde bunlar yazılır.
Türk siyasetinde, bürokrasisinde, özel sektöründe
ABD’nin, IMF’nin, Dünya Bankası’nın isteklerini emir olarak algılayanlar hep oldu.
Ama bunlara direnenler de…