11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD'nin yarattığı diktatör: Batista (TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

NABIZ

10 YIIL ÖNCE 10YIL SONRA

Önce bir gazete haberi:Tarih-1Mayıs 2011

“Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çıkarak terör örgütü elebaşının resminin yer aldığı bir bez parçası çıkartan maskeli bir kişi, daha sonra anıttan inerek ayrıldı.
Ayrıca, barikatı aşarak anıta tırmanan bir grup da, Atatürk heykelinin boynuna BDP flaması bağladı. Ellerinde parti bayraklarını sallayan ve yüzleri örtülü olan grup, anıttaki heykellerin üzerine oturarak kutlamayı izledi.Bayraklarını sallayan ve yüzleri örtülü olan grup, anıttaki heykellerin üzerine oturarak kutlamayı izledi.”
Düşünmek gerekiyor:
Acaba bu olayı 1 Mayıs 2000 günü bu olayı hayal etmek olası mıydı?
Ya 15, ya 20, ya 30 yıl önce?...
Bu ülkeyi düşman çizmelerinden kurtarmak için boynunda Dürrizadenin “idamı vaciptir”fetvası üzerine, Padişahın fermanını göğsünde taşırken, Anadolu yıollarına düşen bir ulusal kahramana, O’nun kurduğu Cumhuriyet’de ve onun ilkelerine saldırı başka nasıl olacaktı? Acaba bu olayı yaratanlar ne hale gelirlerdi?
Gene düşünmek gerekiyor:
7 kez Başbakanlıktan askerler tarafından alınan ve Hamzakoya, oradan Zincirbozan’a gönderilen tekrar geri döner ve Çankaya’ya nasıl çıkardı. Demirel, ya da hakkında Mahkeme açılıp hapse atılan Ecevit, bu olay karşısında ne yapardı? Ya İsmet Paşa. sağlığında böyle bir olaya tanık olsa değil, söylentinin , böyle bir erdemsizliğin, vefasızlığın karşısında:
“Maskaralara bakın! Benim silah arkadaşıma, hem de 1bayram günü bu terbiyesizlere haddini bildirin “ der miydi, demez miydi?

Oysa 2011 yılının 1 Mayıs günü, yıllardır kendilerine yasak edilen Taksim meydanına çıkan gürültüsüz patırısız, işçi haklarını demokratik bir tarzda dile getiren onbinleri aşkın işcinin önünde pervasızca Atatürk’ü boynuna HDP bayrağını dolayan bu gafiller Cumhuriyete karşı bir suç işlediklerinin farkında değiller miydi? Bu deli cesaretini, bayraklarını sallayarak kutlama yapanlar hiç utanmadan törenleri izlediler sırıtrak polis kordonu altından geçip gittiler. Nasıl oldu bu iş?
Biz de seviniyorduk ki: kazasız belasız, silahsız, ölümsüz 1 Mayısı kutlamayı Demokrasimiz ve işçilerimiz başardı.

Elbette bir iktidarın görmeyen gözleri, konuşamamayı yeğleyen dilleri, duymayan kulakları için bu marifetin belki de oya dönüşebileceği umut ediliyordu ki; geçen 1Mayıs’ta DİSK üyelerinin üzerine biber gazı ve tazyikli suyla ölçüsüz güç kullananlar, nedense bu manzarayı fark etmediler ve sorumluları adaletin önüne çıkarmaya cesaret edecek Savcılar harekete geçemediler!Neden acaba?
Hala birileri bana bu ülkenin “ileri demokrasiyi”getirmek üzere olduğunu söylemesin.

Kimse bizlere Mecliste muhalefeti koltuklarının sevdasına düşmüş, iktidara payanda olduğunbu söylediğimizde:”Canım bunlar gençlerdir. Olur böyle vakalar” diye Atatürkün boynuna sarılan o bez parçasının, planlı ve hesaplı bir ayırımcı hareketin, aslında Laik Cumhuriyete karşı bir saldırı olmadığından söz ederek, marifetin, taş atanlar çocuklar gibi yasalarla af edileceğini hiç ama, hiç inandırmaya çalışmasın.

NELER OLUYOR BU ÜLKEDE

Bir zamanlar “Dağlarında, ormanlarında, sokaklarında özgürce geceleri gezinmeyi bir yana bırakın, şimdi caddenin ortasında kadınların pataklandığı, ya da sanatçıların bıçaklandığı ülkeyiz”demesin.
Bir ülkede aşayiş yoksa, bireylerin, tarihi yeniden yazmış insanların boynuna bölücüğü simgeleyen bez parçaları asılabilmelerine ses çıkarılamıyorsa, bu ülkenin iyi yönetilmediğinin açık işareti değil de nedir?
Bu ülkede ne iktidar görevini yapabiliyor, ne muhalefet onun asıl kusurlarını, yanlışlarını söyleyemiyor, tersine onun ülkeyi karanlık bir kuyuya ittiğinin farkında değilse,bunları olağan olaylar kabul edebilirsiniz. Ancak nerede? Korkunun dağları sardığı ülkelerde.

Bir ülkede 2. Dünya savaşı yıllarını anımsatır biçimde yabancı casuslar cirit atıyor ne demek, kedni kurguladıkları planları uyguluyorsa, bu ülke artık bağımsız da değildir demek suç mudur yoksa gerçeğin ta kendisi mi?.Türkiye’yi Başkan Obama telefon emirleriyle hem Libyayı, hem Suriyeyi yönetmeye teşne insanları kullanabiliyorsa , adını bile bilmediğimiz Thin-tank kuruluşları çarşaf çarşaf raporlarla siyasi partilerin liderlerinin nasıl değişeceğini, hangi liderin ulusalcı olduğu için kamare şakalarıyla görevinden istifa ettirebiliyor, hangisinin teslimiyetçi olduğuna kanaat getirdiğinden onu yerine getirebiliyorsa, hatta tüm partileri ayni usullerle tasfiye operasyonlarını hazırlatıyor, uygulatıyorsa, bu ülke aslında demokratik de değildir dersek yalan mı olur?

Demokratik bir ülkede siz sadece suçlu olduğuna dair inandırıcı kanıt yokken, aydınların, gazetecilerin siyasi parti liderlerinin 4yıla yakın süren tutukluluk halini sürdürerek yargısız infazı bir adet haline getirmişseniz, o Mahkeme kararlarına karşı muhalefet şerhi koyan Mahkeme Başkanlarını sürüm sürüm süründürüyorsanız, o ülkede insan hak ve özgürlükleri de yoktur demektir.
Irak’a demokrasi getireceğiz diye girenler ve bir buçuk milyon Müslümanı katledenlerin demokrasisi işte budur. Ölüm kan ve gözyaşı…

Önce Tunus, sonra Libya, bu arada Yemen ve itibara mazhar olan Bahreyn’deki halkın istediği demokrasi, özgürlük bu olmasa gerek. Olursa insana sorarlar: Sonra sıra kimde?
1950 de yaşadığımız demokrasiyi bir beyaz devrim olarak karşılayıp da, sonra bunların onda birini, yüzde birini başaramayanları 1960 da ipe gönderen ülkenin şimdiki haline bakın ve 12 Eylül’ün neden Atatürk’ün arkasına saklanarak ve onun adını kullanarak meşru iktidarları devirenler şimdi neredeler?
Biz Menderese , Zorluya Polatkana yazık etmişiz.

Biz yurttaşlık sevgisinden başka suçu olmayan Deniz Gezmişleri, Hüseyin İnanları hep demokrasi adına ipe göndermekle de hata etmişiz.
Ve şimdi Silivri’de 4.yılını çoluk çocuğundan, işinden ekmeğinden uzaklaştırdıklarımıza da hata etmişiz.
Ya o vatanı için dağlarda şakilerle savaşan 163 subaya ne yapmışız?
Halt etmişiz, halt etmişiz halt!

Biri çıkmalı ve bu özürü kabahatinden büyük hataların bedelini ödetmelidir ki; ülkemizin dağlarında, ovlarında koyunu kaybolan çobana hani devletin bulup sahibine iade edeceği savı?
O mutlu ve devletin güçlü olduğu günlere dönmeliyiz.
Saat çalışıyor ve tehlike çanları çalıyor:
Duymuyor musunuz? Bugün Atatürk’ün boynuna çaput bağlayanlar, yarın sizlere bizlere ne yaparlar ki?

kurtulaltug@aydinlikgazete.com