ABD’nin yıpratma savaşı
ABD, Türkiye’ye karşı bütün teamülleri çiğneyerek bir Yıpratma Savaşı (War of Attrition) veriyor. Bu savaşta hiç bir kural tanımadan Türkiye’nin bütün çıkar alanlarında doğrudan ya da dolaylı tahribata neden oluyor. Irak’ta alınan derslerden sonra ABD, zaten kendi askeri gücünü kullanmaktan kaçınıyor. Üçüncü ülkeler, yönlendirdiği uluslararası ittifaklar ve terör örgütlerini kullanarak vekâlet savaşları yürütmeyi bir devlet politikası haline getirdi. Ayrıca, ekonomik manipülasyonlar, ticaret savaşları ve baskı/şantaj yöntemleri ile de hedef ülkelere saldırıyor
ABD, ZARAR GÖRECEĞİ HİÇBİR ANLAŞMAYA UYMAZ!
Türkiye, terörü destekleme dâhil ABD merkezli bütün kirli ve sinsi oyunların merkezinde ve hedefinde! NATO’ya üye olan, AB’ye adaylık süreci devam eden ve Batı kulübünün bir üyesi olan Türkiye’ye karşı yürütülen bu düşmanlık çok iyi okunmalıdır. Türkiye’nin özel koşulları dikkate alındığında, bu düşmanlığın ağırlık puanı diğer ülkelerden çok daha fazladır. Açık konuşalım! Türkiye ve ABD arasında hiçbir bağ kalmamıştır. Sorunlar yumağı bir güven bunalımının çok ötesindedir.
Masa üzerinde el sıkışırken, masa altından tekmeler uçuşmaktadır. ABD’nin hiçbir konuda Türkiye ile anlaşma niyeti yoktur. Eğer bir anlaşma olmuşsa, ABD için bunun tek amacı zaman kazanmak, Türkiye’nin hızını kesmek, kararlığını sulandırmaktır. ABD, kendine zarar verecek hiçbir anlaşmaya uymaz! İşte anlaşmaya rağmen PKK/PYD teröristleri halen Münbiç’te cirit atıyor...
ABD NİÇİN SAVAŞ AÇTI!
Peki, niçin ABD Türkiye’ye savaş açtı? Onlarca neden sayılabilir. Ama en önemli neden, ABD’nin ülkemizdeki operasyon güçleri olan PKK ve FETÖ’nün yurt içinde ve yurt dışında ezilmesi ve bu süreçlerin kaçınılmaz olarak Türkiye’yi Avrasya rotasına sokmasıdır. Türkiye’nin bu girişimleri ABD’nin bölge hedeflerine ağır darbeler indirmiş, bu ülkenin ülkemizdeki oyunlarını boşa çıkarmıştır. ABD’nin yıkıcı ve bölücü girişimlerini kısaca hatırlayalım:
ABD 7 Haziran seçimlerine dört elle sarıldı. PKK’nin siyasi kanadı olan HDP Meclis’e sokuldu. Bu gelişmeye koşut olarak Suriye sınırımıza PKK devletçiği yapıştırıldı. TSK, 24 Temmuz 2015 günü şaha kalktı. PKK’ya karşı geniş çaplı bir harekât başlattı. Artık silahlar konuşuyordu. İşte bu kırılma anıydı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Vatan Savaşı başladı!
KESİN SONUÇLU MUHAREBE GÜNÜ: 15 TEMMUZ!
FETÖ soruşturmasının asker bacağındaki ilk tutuklamalar büyük panik yarattı. Yüksek Askeri Şura tarihinin en büyük tasfiyesine hazırlanıyordu. Çanlar FETÖ için çalıyordu. ABD için kesin sonuçlu muharebeye girmekten başka çare kalmamıştı. Kirli ve kanlı bir darbe planı hazırlandı.
Türk Milleti ile bütünleşen Türk Ordusu ve Türk Polisi 15 Temmuz 2016’da ABD maşalarını beş saat içinde yerle bir etti. Harbin en önemli muharebesinde kesin ve mutlak bir zafer kazanıldı. ABD Türkiye’deki operasyonel güçlerini tamamen kaybetti. Karşı atağa geçen Türkiye, darbe girişiminden yaklaşık 40 gün sonra, 24 Ağustos 2016’de başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı ve daha sonraki Zeytin Dalı Harekâtı ile sınırları dışında da dişlerini gösterdi.
Halep’in kurtuluşuna destek olan Türkiye’nin gücü ve ağırlığı ortaya çıktı. Türkiye olmadan bu sorun çözülemezdi! Astana sürecine katılarak Atlantik-Avrasya arasındaki hassas dengenin bariz şekilde Avrasya lehine değişmesini sağladı. ABD’nin terör koridoruna hançer saplayarak bölgede yayılma eğilimi gösteren en ciddi tehdidi, en azından duraklama ve hatta gerileme periyoduna soktu. İran ve Irak ile oluşturduğu üçlü uzlaşma ile Kuzey Irak’taki ABD tezgâhını bozdu. Dönemin Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Türkiye’nin ulusal çıkarları için ABD ile savaşı bile göze aldığını” söyledi.
İKİ BAKAN KONUSU FARKLIDIR!
Türk iki Bakan hakkındaki yaptırım kararının ruhu ve doğası ABD’nin diğer savaş eylemlerinden farklıdır. Bir psikolojik harp yöntemidir. Türkiye’nin uluslararası düzeyde aşağılanması hedeflenmiştir. Ama Türk milleti ve Türk siyaseti kenetlendi. Güçlü bir ABD karşıtı kamuoyu oluştu. Bakanlar, Berat Albayrak ve Mevlut Çavuşoğlu’nun idare-i maslahatçı açıklamalarına rağmen, milletin ağırlığını hissettirmesi nedeniyle Türk devleti gerekeni yaptı. Diplomasinin altın yasası olan mütekabiliyet uygulandı. Bu karar tüm dünyada Türkiye’nin itibarını artıracaktır. ABD, ava giderken avlanmış oldu!