ABD'ye karşı kararlılık ve dik duruş kazanır

Kandil’de barınamayacağını anlayan PKK’ nın 2 nci Kandil olarak yerleşmeye başladığı Irak’ın kuzeyindeki Sincar ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki Karaçok bölgelerine 25 Nisan gecesi yapılan hava taarruzları ile PKK/PYD ye ait 39 hedef vurulmuştur.

Hükumet açıklamalarından harekattan 2 saat önce ABD ve Rusya’nın haberdar edildiğini öğreniyoruz.

Bu harekatta Hava Kuvvetlerimiz gece vuruş kabiliyetini kullanarak hem taktik hem de teknik baskınla hedefleri yüzde yüz tahrip etmiştir. Türkiye uluslar arası hukukun kendisine tanıdığı "Teröre karşı meşru müdafaa hakkını" kullanmıştır. (Birleşmiş Milletler Anlaşmasının 2. maddesi istisnai fıkraları ile 51'inci maddenin meşru müdafaa ).

ABD’den yapılan resmi açıklamada; koalisyon güçleri ile koordine edilmeden bu harekatın yapılmış olması kaygı verici olarak nitelenmişti. Türkiye’den yapılan açıklamalarda kararlılık sergilenmiş ve anlaşmalar gereği müttefiklerimizin harekattan 2 saat önce bilgilendirildiği, teröre karşı mücadelenin devam edeceği tekrarlanmıştı. Türkiye’nin kararlı tutumu üzerine Koalisyon Kuvvetleri’nin basın sözcüsü ABD'li Alb. Dorrian, “PKK, Irak veya Suriye’de olduğu her yerde sorun, çünkü terörist bir gruptur. Ancak burada esas sorun olarak gördüğümüz şey şu: Koordinasyon için yeterince zaman olmaması ve koordinasyondan ziyade bilgilendirmenin olması, iyi olmayan iki şey. Ve tabii ki müttefik kuvvetler vuruldu.” açıklamasını yaparak ortamı yumuşatma yolunu seçmiştir. Bu arada sormak lazım PKK kampındaki müttefik kuvvetleriniz kim ve ne işleri var orada?

Uluslar arası ilişkilerde ülkelerin haklı oldukları konularda kendine güvenen, kararlı ve dik duruş sergilemeleri her zaman lehlerine sonuçlanmıştır

Hatırlanacağı üzere; Nisan ayı başlarında nükleer silahları denemekten vazgeçmeyen Kuzey Kore’yi baskı altına almak üzere ABD uçak gemisi USS Carl Vinson ve diğer bir grup savaş gemilerinin Kore Yarımadası'na doğru yola çıktığı basında yer almıştı. Pentagon'dan yapılan açıklamalar da bunu doğrulamıştı. ABD Başkanı Donald Trump da, Kuzey Kore’ye karşı donanmanın yolda olduğunu söylemişti.

Buna karşılık Kuzey Kore net tavır takındı. Kısaca vururum dedi. Hatta ABD uçak gemisini tek bir füzeyle batırabileceği uyarısında bulundu. Nükleer başlıklı füzelerle ABD'nin vurulduğunu gösteren bir kurgu film yayınladı. Aslında bu kurgu film olabilecek gerçeği gösteriyordu. BBC'nin yayınladığı grafikte de, Kuzey Kore’nin kendi ürettiği ve menzili sekiz bin metreye ulaşabilen Taepodong 2 füzesinin Avrupa ve İngiltere'yi hatta neredeyse ABD'yi vurabileceği görülüyor. Kore’nin kararlı ve dik duruşu sonunda ABD geri adım attı.

USS Carl Vinson’ın kendi Facebook sayfasında 15 Nisanda yayınlanan fotoğraflarda geminin Kore yarımadasına doğru yol aldığı ve Kuzey Kore’den 590 deniz mili uzaklıkta Java ve Endonezya’nın Sumatra Adası arasındaki Sunda Boğazı’ndan geçtiği görüntüleniyordu. 19 Nisanda ise gemiler rota değiştiriyor ve Avustralya’ya yöneliyor. Yapılan açıklamalarda ABD gemilerinin o bölgeye tatbikat için gittikleri, yanlış rotayla Kore’ye yönelmiş olabilecekleri ve sonradan rotalarını düzelttikleri savunuldu. (ABD donanması yolunu şaşırmış !)

İşte bu olay da göstermiştir ki haklılık kararlılık ve dik duruş caydırıcıdır. Rejimini beğenelim beğenmeyelim Kuzey Kore’nin bu kararlı tutum ve dik duruşunun arkasında halkının birlik beraberliği, kısacası siyasi gücünün olduğu ortadadır.

Türkiye, PKK ile mücadele konusunda ve güneyimizde oluşturulmak istenen ikinci bir İsrail için ABD ye asla taviz vermemelidir. Bunun da yine en büyük dayanağı içteki birlik ve beraberlik yani siyasi güçtür. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının halk oylaması sonucu ortaya çıkan ayrıştırıcı duruma karşı birleştirici söylem ve icraatta bulunması, birlik beraberliği güçlü tutması son derece önemlidir.

Güçlü bir siyasi iç yapının vereceği destekle ABD’ye karşı karalı tutum ve dik duruş sergilenmesi, ABD'nin gerçekleri görmesini ve Türkiye üzerindeki emperyalist hedeflerinden geri adım atmasını sağlayacaktır.