23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD'ye sorarak zincir kırılmaz

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Çankırı, Kurşunlu'dayız. Vatan Partisi'nin 96. Üretim Kurultayı.
Yüze az kalmış.
Ama hepsinde aynı sorun. Aynı feryat. Benzer şikayetler giderek artıyor. Sesler yükseliyor. Ne yapacağız? Ne yapacağız?
Hayvan üreticisi konuşuyor. Kaba yem üretiminde sıkıntı var. Neden? Genç nüfus köyleri geçim derdiyle terkediyor. Tarlalar boş. Ekilmiyor. Neden? Çünkü girdi maliyetleri yüksek. Geçen yıl şu kadardı. Bu yıl 3-4 misli. Hepsini dışarıdan aldığımız için kantarın topu kaçtı...
Taleplerini sayıyorlar. Tarımsal sulama, toplulaştırma, kamulaştırma, ürün çeşitlemesi, eğitim, planlama, fiyatlar ya aşırı düşüyor ya aşırı yükseliyor, alım garantisi olmalı, dışa bağımlı olmayalım, mühendisler tarım il müdürlüklerinde masa başında değil sahada olmalı, dişi hayvanların kesimi yasaklanmalı, düve ve damızlık hayvanlar devlet tarafından verilmeli, uzun vadeli taksitleri yayılan krediler... Biz buna bir de kooperatifçiliği, tarım sanayi yatırımlarını, ürettiklerimizin pazarlanmasını ve katmadeğer katılımını da ekliyoruz...
Hepsi gerçekleşebilir talepler.
“Bir karış kalmasın ekilmedik!” İşte o zaman kalmaz.
Türkiye coşar.

ABD'ye sorarak zincir kırılmaz - Resim : 1

ARICI DA MAZOT BEKLER

1400-1700 rakımda bal üretiyorlar. Dünya birincilikleri var.
Balcılık zor iştir. Fedekârlık ister. Yaşamınızı o koşullara uydurmak zorundasınız aylarca ailenizden uzak. Yaylalarda, dağlarda. Günü sıcak, gecesi soğuk.
Kamyon kamyon Türkiye'yi çiçek peşinde dolanırsınız.
Kışın boş durmak yok, arıların beslenmesi var.
Geldik yine girdiye, mazota.
Nasıl buraya geldik. Bir litre mazotla bir kilo buğday eşitti diyorlar. Bu eşitlik nasıl bozuldu?

ÇİFTÇİYİ NASIL EFENDİ YAPACAĞIZ ZAMANI

Girdiler ve maliyet yükseliyor. Ürün fiyatı artmıyor. Çiftçimizin üretme şevki kırılıyor.
Geliyoruz tenzili rütbeye.
Çünkü çiftçimiz efendiyken, kambura sayıldı.
Sistem değişti.
Şimdi zaman, yeniden nasıl efendi yapacağız zamanı.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek onu anlatıyor.
Güneşimiz, toprağımız, suyumuz var.
İnsanımız var hepsinden önce. Çalışkan.
ABD danaları bostana girdi. Efendilik bozuldu.
“Biz çiftçi baştacı diyeceğiz” diyor. Yolunu bir bir anlatıyor.
Karar noktasına geldik çattık. Artık devam edemeyeceği anlaşılıyor. Borç... borç... borca girdik, battık.
Türkiyeye haciz geliyor artık.
Sistem bitti artık.

MÜJDE

Umutlu olalım.
Yeni sistem geliyor.
Ucuz mazot, gübre, yem...
Bizim kaynakları üreticiye döndürecek bir hükümete ihtiyacımız var.
Üreticilerin hükümeti olması gerekir.
Üreticilerin milli hükümeti.
Ama Vatan Partisi Genel Başkanı bir şart koşuyor:
“Yalnızca talep etmeyeceğiz. Siyaset meydanına çıkacaksınız. Sizin sözünüz dinlenmeli!”
Programı üreticiler zaten söylüyor. Ona uygun dış politika izleyeceğiz.
Enerji fiyatlarını denetleyemiyoruz, deniyor.
Denetleriz. Dostumuzu dost bilirsek.
Traktöre mazot dolduramazsak, nasıl bir karış toprak kalmayacak gibi ekeceksin.
İsrail'e gideceğimize, İran'a gitmek gerekir. Eğer tercih edilecekse çiftçiden yana olacaksanız.

ÇANAKKALE'NİN AYNALI ÇARŞISINDAN YÜKSELEN SES

Türkiye zincirlerini kırmaya başladı.
Bunu tam yapmamız lazım. ABD'ye sorarak olmaz.
Yeni bir uygarlık yükseliyor.
İşte bu büyük kararı vereceğiz.
Üreticimize “üret arkandayız” diyecek miyiz... Destekleyecek miyiz... Yoksa bankalardan, borsa vurguncularından yana mıyız?
Çanakkale'de en çok şehit verenlerin memleketindeyiz...
“Çanakkale'nin içinde aynalı çarşı... ana ben gidiyom düşmana karşı...”
Bu türkünün sahipleri.
Onlardan beklenen masaya yumruk vurma zamanıdır.
Hayatımız umut.
Çünkü biz “toprak-su-tohum-emek” birleşince yeşereceğini biliyoruz.
Bereketli olacaktır.


OTUR ÜRETME ÜSTÜNE DE PARA VEREYİM

Üreten kişilere verilsin teşvikler, tarlalara dönüm başı değil. Çarçur edilmesin.
Üretime üretim katacak kaynak, şehirlerde barlarda ya da sahillerde yazlık villalarda heder edilmesin.
Yanlış destek politikası şimdi çıkıyor acısı. O zamanlar çok itiraz ettik.
Kasıtlıydı.
Üreticiyi üretmekten vazgeçirmek içindi. “Otur üretme. Sana üzerine para da vereyim.”
Neden? İki kilo ABD köylüsünün buğdayını fazla satayım diye mi yalnızca...
Vatan dediğin nedir ki?
Toprağına elini sürmeyen adam toprağını sevmez, sevmeyen adam amaan der verelim gitsin. Ankara‘dan ötesini.
İktidarın hepsini.


VEKALETİ ALDIK

Bir çiftçimiz “hangi oyla yapacaksınız” diye soruyor.
Perinçek, Hz. Muhammed örneğini veriyor. Mekke'den Medine'ye giderken o zamana göre oylarını.
“Sizleri savunduğu için o oyların ağırlığı var. Üç beş hesabı yapmayacağız. Büyüyeceğiz” diyor.
“İnsanlar bir araya gelemiyoruz” diyorlar.
Geleceğiz.
Çaremiz mi var.
Üretmeyen adamın elinden alırlar bağımsızlığını.
Onun için demediler mi, üretmeyin diye.
“Vekil olarak tutuyoruz sizi” dedi bir çiftçimiz.
Vekaleti aldık.
Çanakkale şehitlerinin torunlarından.
Emanet daha da bir değer kazandı.


ÇANKIRI'NIN TUZUNA DA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Tuz mağarası var. Çankırı kaya tuzu. Çok ünlü, biliyorsunuz. Şifa kaynağı. Tuz odaları var. Turizm açısından çok önemli. Yolu yok yeri yok... Gezmek için kendimiz bile gidemiyoruz, diyorlar. Turizm açısından değerlendirilemiyor.
Her adımına kurbanım şu memleketimin.
Bereket fışkırıyor.
Vatan Partisi söz verdi.
Sahip çıkacak.
Hem sağlık hem turizm bir arada.
Nasıl bir zenginlik!


BAYAN TAVŞAN KILIĞINDA BATI ALDATMACASI

ABD'ye sorarak zincir kırılmaz - Resim : 2

Bizim liberallerimizde özellikle bir İsveç hayranlığı vardır. Bisiklet... kırmızı ışık... markette sıra bekleme…lerin yanı sıra aman pek liyakat sahibidirler... dürüstlerdir... İsveç'te yaşayan bir dostumuz göndermiş haberi.
Mona Sahlin, 1992-1996 yılları arasında İsveç Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreterliği ve 1994-1995 yılları arasında sol koalisyon ittifak hükümetinde Çalışma Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı görevini yürütmüş İsveçli bir siyasetçi. Parti başkanlığına adaylığını koyunca rekabet bu ya, çekmeceden bakanlığa ait banka hesabından 53 bin 424 kron (5 bin 300 euro) şahsi alışveriş yaptığı ortaya çıkmıştı. Başkanlığı Göran Persson'a kaptırmış... itibarı biraz sarsılmış. Her şey tamir edilir... 2007-2011 arasında Sahlin'i Parti Başkanı olarak görüyoruz. Başkanlıktan ayrıldı ama yine de faaliyetlerine devam etti. Hatta harcamaların arasında çikolata olduğu için yolsuzluk çikolata markasının adıyla anılmıştı. Bunu da daha sonra reklama dönüştürdü.
Bu kez de 2016'da yakın korumasının maaş bordrosunda sahtekarlık yaptığı gerekçesiyle 2 bin 300 euro para cezasına çarptırıldı. Sahlin'in korumasına sahte evrak sayesinde Saltsjöbaden bölgesinde 10 milyon krona bir yazlık satın aldığı iddialar arasında yer aldı.

ABD'ye sorarak zincir kırılmaz - Resim : 3
Tavşan kılığında siyasetçi

ONLAR SİYASETÇİ DEĞİL İMZA MEMURU

Geçen hafta yapılan “Masked Singer” adlı televizyon gösterisinde ünlü siyasetçinin son dönemlerde moda olan bir yönünü keşfetmiş İsveç'li izleyiciler.
Türkiye'de “Maske kimsin Sen” adıyla yayınlanıyormuş. Ben hiç rastlamadım.
Son hafta İsveç'tekinde “Bayan Tavşan” kılığında bir katılımcı elenmiş.
Maskesini çıkarmış... Amaan ne demokrasi! Meğer hopidi hopidi zıplayan bu katılımcı 65 yaşındaki ünlü siyasetçi değil miymiş...
Sadece o da değil. İsveç'te “savaş çıkarsa Norveç'e kaçarım, çünkü NATO üyesi” diyen bir Parti Başkanı da var. İsveç Liberal Parti genel başkanı Sabuni ırkçılığa da sıcak bakıyor. Daha önce de esrarın tedavi edici ilaç olarak kullanılması gerektiğini savunmuştu.
Yıllardır İsveç'te yaşayan dostumuz diyor ki, “Batı siyaseti, görünürdeki ciddiyetten uzak siyasiler, komedyen ülke başkanları ya da oyuncu valiler tarafından değil; daha derin yapılar tarafından yönetilmektedir. Bu kişiler bilgi birikim ve dünya görüşü olarak sadece bulundukları makamda imza memuru olarak kullanılmaktadır.”

ABD'ye sorarak zincir kırılmaz - Resim : 4
Sabuni ve parti yöneticileri eşcinsel yürüşünde

BENZETMEK GİBİ OLMASIN AMA

Hep söyleriz.
Size bize yaptırabilirler mi?
Onlar zaten “kullanılmak için” o makamlara arkadan ittirilerek getiriliyorlar.
Normal koşullarda Türkiye'de siyaset yapan birinin yapmayacağı işleri yaptırıyorlar. Kendisine oy kaybettireceğini bile bile o yabancı hesaba uyuyor. Gömleğinin kollarını kıvırıyor geçiyor ekran başına.
Benzetmek gibi olmasın diyeceğim, ama benziyorlar... ne yapayım.
Arada bir tamir edilemez potlar kırınca kenara çekilir, dinlendirilir. Sonra yeniden tedavüle konulur.
Bu haberde esas konu bal dök yala, sözde Z kuşağının kaçmak için can attığı o tertemiz Batı'nın ortaya arada rekabet nedeniyle çıkan minicik kirleri. O yapay demokrasileri.
Daha neler var.
Bir diplomat Alman dostumdan sabaha kadar dinlemiş, benim bile dudağım uçuklamıştı.
Bizde de var, doğru.
Ama önemli bir farkımız var.
Bizim umudumuz var.
Umutlarımızı gerçekleştirecek siyasetçilerimiz hâlâ var.
Biz varız.
Gençlerimiz var.
Gelecek bizim.
Yükselen uygarlık bizim.

ABD Vatan Partisi Çankırı