05 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ada

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

A+ A-

Boyuna posuna bakmadan, ada adaya özenmiş. Aslında ada bile değil, adanın yarısı…

Geçen haftalarda Avustralya, kendini sömürenlerden miras kibirle dünya sıralamasının en tepesindeki Novak Djokovic’in vizesini aşısız olduğu için iptal etmiş ve 10 gün boyunca mültecileri tuttuğu bir eve hapsetmişti. Kim olursa olsun, salgınla mücadelede kurallara uyulmalı. Ancak gerek Avustralya Tenis Federasyonu gerekse Victoria Eyaleti Djokovic’in gelişi öncesi kendisine bir sınırlama uygulanmayacağını kabul etmişti. Önce gelişini kabul edip sonra sınırdan almamak planlanan bir güç gösterisidir. Djokovic, vizesi iptal edildiğinde ülkesine gönderilebilirdi. Telefonuna el koyup bir mâhkum gibi 10 gün kapalı tuttuktan sonra onu ülkesine göndermek Birleşik Krallık’tan miras kibrin Üçüncü Dünya ülkelerine büyüklük dayatmasından başka bir şey değildir. Djokovic, üç yıl boyunca Avustralya’ya giremeyecekmiş. Djokovic’in bir daha Avustralya’ya ayak basmaması gerek, davet edilse bile gitmemesi gerek. Djokovic, Avustralya Açık’ı 9 kez kazandı, son 3 yılın şampiyonu. Yaşananlar, Avustralya’da Djokovic’i geçemeyeceğini anlayan batılıların bir tezgâhı, 4 yıl Djokovic’ten kurtuluyorlar. Peki, önümüzdeki 4 yıl boyunca Avustralya Açık’ı kazananlara gerçek şampiyon diyebilecek miyiz? Bu tezgâh ile Djokovic değil Avustralya Açık kaybetmiştir.

ÖZENTİLİK...

Bu ufacık, ülke olamamış topluluk Avustralya ağabeyine özenmiş anlaşılan. Kendini ada zannediyor. Her tarafından özentilik akıyor. Commonwealth Oyunları’na katılıyor örneğin. Commonwealth Oyunları’na katılan bir ülke Britanya sömürgesi olduğunu kabul eder. Commonwealth’in İngilizce konuşmayan tek üyesi, belki. Öz ağabeyi de sömürge olma yolunda ilerliyor, topraklarının dört bir tarafını satmış, parasını terk edip ‘Avro’ya geçen ilk ülke. Avustralya Djokovic’i hapsetti ya, bu da güya güç gösterisi yapacak.

2024 Avrupa Hentbol Şampiyonası elemesinde Güney Kıbrıs ile eşleşmiştik. Geçen hafta içinde oynanan ilk karşılaşmayı 35-28 kazandık. Erkek milli hentbol takımımız rövanş maçını oynamak için Güney Kıbrıs’a gittiğinde milli oyuncumuz Alperen Arabacı’nın Kovid-19 testi pozitif çıktı. Bunun üzerine Türkiye ambulans uçakla Alperen’i Larnaka’dan almak istedi. Rumlar izin vermedi. Alperen’e 10 gün boyunca kalabileceği bir ev kiralandı. 27 Ocak’ta testi negatif çıkarsa, Alperen yurda dönebilecek. İkinci maçı 29-26 kazanan Milliler, turu geçerek yurda döndü.

Milli marşları Yunanistan Milli Marşı, dilleri Yunan’ın dili; ama Kıbrıs’ı tek başlarına temsil ediyorlar. Şımartırsanız kendini Avustralya zanneder. Kıbrıs Türk’ü spor yapamıyor, yıllardır Kıbrıs Türk’ünün önüne her türlü engel konulmuş. Biz de tüm bu emperyalist dayatmaları kabullenmişiz! İki Türk takımı Kıbrıs’ta hazırlık maçı bile oynayamıyor.

Son Olimpiyatlarda, kendilerini yetiştiren vatanlarını terk edip batılı ülkelere sığınan paranın izindeki sporcular, mülteci adı ile yarıştılar. IOC'nin hazırladığı rehberde transseksüel olan kadınların doğum yapabilen diğer kadın sporculara karşı rekabet etmek için testosteron seviyelerini düşürmelerine gerek olmadığını belirtildi. IOC Başkanı Thomas Bach’ın LGBT topluluğunun korunmasına ve spor yapmasına yönelik açıklamalarını neredeyse her yıl okuyoruz. Kısaca spor, ülkesinden vazgeçen haine serbest, cinsiyetinden vazgeçen özenticiye serbest, ama Kıbrıs Türk’üne yasak. Örneğin bir Kıbrıs Türk’ü, Rum kesimi adına spor yapsa ona tüm kapılar açılacak.

KKTC’Yİ TANITMA GÖREVİ

Kuzey Kıbrıs Milli Futbol Takımı’nı önceleri ELF Cup’ta sonra Conifa Cup’da izledik. Başarıyla Kıbrıs Türk’ünü temsil ettiler. Geçen sene salgın nedeniyle ertelenmese Kuzey Kıbrıs Kadın Milli Futbol Takımı’nı Conifa Cup’ta izleyecektik. Bu kupalarda Abhazya ve Güney Osetya ile defalarca karşılaştık. Ancak, Conifa’ya son yıllarda dahil edilen Ermenilerin oluşturduğu Dağlık Karabağ Cumhuriyeti (Artsakh) ve Kuzey Irak’taki Irak Kürdistanı ile Kıbrıs Türkleri’ni aynı yapıda anmak yanlıştır. Kıbrıs Türkleri’nin 1983’ten beri bağımsız bir memleketleri vardır.

2007’de İngiliz 1. Lig takımı Luton Town ile o yılın KKTC Ligi Şampiyonu Çetinkaya dostluk maçı yapacaktı. Son anda Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu ve İngiltere Futbol Federasyonu’nun tehditleri ile bu maçın yerine Luton Town futbolcularından kurulu 2 takım karşılaşmıştı. Luton Town’ın yapamadığını, en azından yaptığını Hull City’nin de denemesini dilerim. Ama önce Türkiye’nin spor federasyonları Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtma görevini üstlenmelidir. Kupa finallerini Katar yerine Lefkoşe’de oynamayı denemeliyiz. Alt lig baraj maçlarını Kıbrıs’ta yapmalıyız. Su sporları milli takımlarımız Kıbrıs’ta antrenman yapmalıdır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için artık kararlı adımlar atılmalıdır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli takımları, gayri resmi olsa da bu yaz Konya’da düzenlenecek İslam Dayanışma Oyunları kapsamında hazırlık maçları yapmalıdır.

Bu hafta sonu yapılan seçimlerde batı emperyalizmi bir tokadı da Kıbrıs'ta yedi. Fonlanan partilerden TDP, BY ve TKP barajın çok altında kalırken CTP artan oyuna rağmen UBP'nin çok gerisinde kaldı. Birleşik Kıbrıs ve Federasyon hayalleri kuranlar; kendilerine aktarılan yüklü fonlara, Güney Kıbrıs'tan verilen iş olanağına, seçim öncesi yoğunlaşan elektrik kesintilerine ve yaratılan kuyruklara rağmen ağır yenilgi aldılar. UBP, DP, HP ve YDP; bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin artık tanınması için gerekli girişimleri Türkiye'nin de kararlılığı ile tüm kıtalarda yapmalıdır. Televizyon kanallarında Maraş’ı vermekten bahseden ve Avrupa Birliği’nin azınlığı olmayı kabullenen bir avuç fonlanan çıkarcıya karşı Kıbrıs Türk’ü bağımsızlıktan yana tavrını verdiği oylarla göstermiştir.

Trafik soldan akıyorsa, sömürgeliğin kabulündendir. Sömürgecinin dayattığı soldan giden, uçurumdan yuvarlanır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları