Adana ve Malatya film festivallerinde sil baştan
Bizim ulusal ve uluslararası -gerçi uluslararası olmayan bir festivalimiz kalmadı ya- festivallerimiz nedense kadro devamlılığı konusunda pek başarılı değiller... Bu başarısızlık çoğunlukla festival yönetimlerinin başarısızlığından daha çok, festivali düzenleyen - finanse eden kurumların, yani yerel yönetimlerle valiliklerin sinemaya ve de onun doğrultusunda festivallere bakış açısından ya da bu tür etkinliklerden beklentilerinin oldukça farklı olmasında kaynaklanıyor. Yerel yönetimler değiştikçe yalnızca festivallerin yöneticileri ile kadroları değil, onun da ötesinde yapıları da değişiveriyor. Yani klasik bir deyimle “hizmette devamlılık prensipleri” bizim festivallerimize pek uğramıyor, uğrasa da kimilerince pek ciddiye alınmıyor...
Elbette ki birilerinin ömür boyu aynı festivalin başında kalmasının bir dizi kaçınılmaz sakıncaları var. Bu sakıncayı yerinde ve zamanında görüp gideren tek festivalimiz ise İstanbul Film Festivali. Diğer festivallerin kadrolarındaki değişimlerse, çoğunlukla o ildeki yerel yönetimlerin değişimiyle -ya da siyasal iktidarlara yakınlık ve uzaklıkları nedeniyle- bir koşutluk gösteriyor. Geleneksel hale gelmiş en uzun süreli -ya da ömürlü- festivallerimizde bile, gidenle gelenin festivaller üzerindeki tasarrufları ya da çalışma ve başarı grafiklerine bakılmaksızın kadroların değiştirilmeleri nedense kaçınılmaz oluyor.
Tabii ki her değişen yerel yönetimlerin bu türden festival kadroları üzeride kolayca değişime gitmelerindeki en önemli olgu, ise hiç kuşku yok ki, bu festivallerin ilkelerinin belirsiz oluş ve kurumlaşamayıştan kaynaklanıyor. Hatta çoğu yeni gelen yerel yönetimlerin aslında kendi bünyelerinin bir uzantısı olan sözüm na kimi düzmece kurumlarını bile yok etmeye kalkmaları, kurumlaşmadan ne anladıklarını ortaya koyduğu kadar, bu yapay kurumların da aslında hiçbir yaptırım gücüne sahip olmadıklarının bir göstergesi olarak kendini belli eder...
Geçen yıl kimi politik nedenlerle yapılmama kararı alan Malatya Film Festivali’nin bu yıl yeni bir ekiple yapılması, elbette sevindirici bir olay. Sanırız bu kez festivalin sahipliğini valilik değil de yerel yönetim -ya da her ikisi ortakşaşa- yapıyor.
Malatya Film Festivali sinema ortamımızda belirli bir düzeye erişmesine karşın, baştan beri talihsiz bir festival oldu. Festivalin talihsizliği, her yıl ekip değiştirmesi... Bu, festivalin sahipliğini üstlenen kurumlarla ilişkili bir şey... Valiler değiştikçe festivalin kadroları da değişiveriyor... Dile kolay; yedi yılda birbirinden çok farklı ideolojilere, sinema bilgi ve birikimine sahip yedi farklı yönetim... Yani ne gidenin gelenden, ne de gelenin gidenden bir haberi var. Bu festivalin öteden beri bir başlı değil üç başlı olmasının da elbette yönetimlerin her yıl değişime uğramasında önemli bir rolü var... Dileriz ki bu kez öyle olmaz... Genç ve dinamik kadrolarla uzun yıllar başta kalarak bu kötü anlayışı yıkarlar...
Bilindiği gibi bu yıl Adana Film Festivali’nde de büyük bir değişim var. Bildiğimiz kadarıyla eski kadro tümden festivalden ayrılmış -ya da ayrılmak zorunda bırakılmış. Bunun ne denli doğru ya da yanlış olduğunu ancak bu yılki festivalin bitiminde göreceğiz. Ayrılanların da yeni gelenlerin bu değişim üzerindeki suskunluklarını ne zamana kadar sürdüreceği de ayrıca merak konusu.
Sonuç olarak festivallerin saygınlığı, yalnızca onların yaşlarıyla ölçülemez. En saygın festivaller, ilkelerini belirleyip gerçek bir kurumlaşmanın üstesinden gelebilen festivallerdir. Çünkü yalnızca, bu özelliğe sahip olan festivaller özgürdür... Kim gelirse gelsin değişmezler, ilkelerinden ödün vermezler, saygınlıklarını zedelemezler...