Afrin’de Mehmetçikle birleşmek
Toplumlar, özellikle kriz dönemlerinde, neyi-nasıl düşünmeleri gerektiği konusunda tereddütler yaşayabilirler. Konumlanma ihtiyacı duyduklarında da kanaat önderlerine, bilgisine inandıkları siyasilere ya da aydınlara bakarak hiza almaya ve en doğru tercihi yapmaya çalışırlar. Bazen de öyle olaylar olur ki kara propaganda etkisini artırır ve doğruyla yanlış birbirine karışıverir. Bu tip durumlarda en doğru yaklaşım “saflaşmaya” bakmaktır.
Örneğin iki futbol takımının mücadelesinde futbol taraftarları gönül verdikleri renklerin yanında yer alabilir. Ve hatta bazen bunu karşı takıma haksızlık yapma pahasına da yaparlar. Ancak mesele önemsiz bir konu yani futbol zıtlaşması olduğu için pek çok yanlış görmezden gelinebilir. Ancak öyle anlar olur ki “saflaşma” nerdeyse tüm milleti taraf olmaya zorlar. Kahraman Mehmetçiğin Afrin’de yaptığı operasyon da böyle bir saflaşmaya karşılık gelir. Farklı toplum kesimlerinden farklı tonlarda gelen açıklamaları bir noktaya kadar normal kabul etsek de meselenin boyutu ve önemi herkesi taraf olmaya zorlar.
O halde doğru taraf nasıl seçilir? Gündelik siyasi kaygılardan nasıl kurtulunulur? Ve vatanın birliği, Türk milletinin bekası için nasıl konum alınır?
Bu noktada benim için temel kriter saflarda kimin olduğudur! Afrin’e baktığımızda bir safta Mehmetçik var, diğer safta emperyalizmin oyuncağı olmuş bir terör örgütü. O halde tarafımızı seçerken ana eksen de bu olmalıdır. Mehmetçiğe karşı terör örgütü! Milletin bekasına karşı terör örgütlerinin ham hayalleri!
Saflaşmaya baktıktan sonra atılacak her adımın ve söylenecek her sözün 2 saftan birine fayda sağlayacağı ortaya çıkar. Yani birileri çıkıp da “Afrin’e girmeseydeniz!” derse lafın bir ucu Mehmetçiğin ciğerine saplanır. Zorlu kış şartlarında vatan uğruna mücadeleye giden Ali’ler, Ahmet’ler, Hasan’lar, Yiğit’ler yani binlerce farklı isimli Mehmetler sahadayken “şehir merkezlerinde siviller de var “ diye ortalığı karıştırırsa birileri, lafın ucu döner dolaşır ve terör örgütünün yüreğine su serper.
Öyleyse Afrin opearasyonuyla ilgili takınılan her tavrın muhatapları bir yönüyle Mehmetçiklerdir. Mehmetlerin taraf olduğu bir saflaşmada Türk milletinin yeri de Mehmetçiklerin yanıdır. Bunun aksini düşünenler varsa bilin ki onlar Türk milletini hiç tanımayanlardır.
Hele hele Afrin başta olmak üzere sınırımızın hemen ötesinde bir terör koridoru kurulduğu ortadayken hala birilerinin çıkıp “Afrin’de ne işimiz var?” diye sorması da ancak kötü niyetle açıklanabilir.
Zira Afrin’de olmak; terör örgütlerini Türkiye’ye girmeden yok etmek ve Suriye’nin kuzeyinin boydan boya terör koridoruna dönüşmesine seyirci kalmamak demektir. Afrin’de mücadele etmeyelim ya da birkaç kilometre girip duralım demekse emperyalizmin ve onun maşası olan terör örgütünün Türkiye’yi parçalamasına izin verelim demektir.
O halde saflaşmalara dikkat! Saflarda dövüşenlere dikkat! Saflarda kahraman Mehmetçikleri gördüğü halde hâlâ “boş boş” konuşanlara ve terör örgütlerine moral kazandıranlara dikkat. Bu kavga vatan ve bayrak kavgasıdır. Afrin’de Mehmetçikle birleşen Türk milletini tarih, altın harflerle yazacaktır. Mehmetçiklere rağmen doğru safta yer almayanların safıysa, kendilerini ne olarak adlandırırlarsa adlandırsınlar, Damat Ferit’lerin, Ali Kemal’lerin safı olacaktır.