Ağlanacak halimize tebessüm edelim
İngiliz Independent gazetesinin Türkçe versiyonu Independent Türkçe, X ve web sayfasından Esad’ın siyasi danışmanı Busayna Şaban’ın bir Arap gazetesine verdiğini iddia ettiği açıklamayı yayımladı.
Haberi, ‘Suriye masaya oturma şartlarını yineledi başlığıyla' üç alt başlık altında vermiş: “Türkiye topraklarımızdan çekilmeden olmaz; Türkiye, Suriye’nin Kuzeybatısında tehlikeli bir Türkleştirme süreci yürütüyor; topraklarımızı işgal etmek, ortalığı kasıp kavurmak ve Kürtlere saldırmak istiyor.’’ diye tercüme etmiş. Bu iddiasını El-Arab gazetesinden iktibas etmiş.
Suriye-Türkiye ilişkileri, yakınlaşması, normalleşmesi, işbirliği söz konusu olduğunda bu yönde atılan adımlar ABD, İngiltere ve İsrail’i hoplatıyor ve öfkeden kan damarlarını şişiriyor.
Ülkemizde de en dini-darlar, en solaklar, hoplayanların projelerinde görev üstlenenler, medya operasyon odaları, toplum mühendisliği çalışmaları yapan merkezler, normalleşmenin çıkarlarına ölümcül bir darbe vuracağını bilenler için normalleşme ve iki ülke arasında olası bir askeri güç birliği kâbus ve hatta ötesinde cehennem ateşinde yanmak gibidir.
Independent Türkçe, Busayna Şaban’ın açıklamalarını direkt El-Arab gazetesinden mi iktibas etti, yoksa bu iddiaları taşıyan ve paylaşan muhalefetin yayın organı Syria TV’den mi aktardı bilmiyoruz.
X'TE YER VERİLMEYENLER
Her hâlükârda; Esad’ın danışmanı Busayna Şaban, Umman Sultanlığı ziyareti esnasında ‘hemen çekilmeleri gerektiğini söylemedik. Ancak bu ilkeyi kabul etmek istemiyorlarsa masaya oturmayacağız’ demiş. Independent Türkçe web sayfasında yer alan bu ifadeye X’te yer vermemiş. Busayna Şaban’a isnat edilen açıklamalar ile Sayın Esad’ın Türkiye ile ilgili Halk Meclisi açılışında yaptığı açıklamalar arasında ciddi bir ihtilaf var.
Şüphesiz ki Türkiye, Suriye topraklarından çekilmek zorundadır. Uluslararası hukuk ve egemen bir devletin onayı olmadan o topraklarda kalamaz ve olamayız. Türkiye’yi rahatsız eden Suriye’den kaynaklı güvenlik kaygıları ortadan kalktığında ve Suriye devleti otorite boşluğunu doldurma imkan ve kabiliyetine ulaştığında hasıl olacağını deklere ediyor.
Esad da bu kaygıları dikkate almış ki ‘topraklarımızdan çekilmeden Türkiye ile masaya oturmayız’ tavrından ‘hemen çekilmeleri gerekmiyor’ tutumuna gelmiştir. Busayna Şaban da röportajı yapan gazetecinin, ‘Türkiye ya askerlerini Suriye’den çekmeyi kabul etmezse’ sorusuna cevaben o açıklamayı yapmış olabilir. Öküzün altında buzağı aramaya gerek yok.
HERKES SURİYE'YE
Din tüccarları, 2 kere 2 kaç eder diye sorduğunuzda; 'Bilmiyorum. Bilmek zorunda da değilim. Allah’tan korkuyorum. Kuldan utanıyorum. O da bana yeter’ diye cevap verir. Siyaset tüccarları kız istemeye gitmişler. Damat adaylarının çalışkanlığını, efendiliğini, bilgeliğini, maharetlerini öve öve bitiremiyorlar.
Hem de nasıl bir övme: Melaike sıfatlarıyla anlatıyorlar. Kızın babası dayanamamış sormuş; “Efendiler, sizin, sülalenizin, oğlunuzun küçücük de olsa bir kusurcuğu yok mudur?”, “Olmaz olur mu, elbette var.’’ demişler. “Ailecek çok yalan söyleriz.” Sosyal medya fenomenleri, basketbolcular, turist kılığında vekiller, palavra da olsa yeter ki tıklansın ustaları ve bilumum siyaset tüccarları Suriye’ye gitti. Sinsi, popülist ve fırsatçı tüccarlar için Suriye iyi bir ticari meta.
Oradan bildirdiler: Her şey güllük gülistanlıkmış. Ekmek, su, et çok ucuzmuş. Eğlence mekanları, lokantalar, nargile kafeleri doluymuş. Plajlarda yüzenler, beş yıldızlı otellerin keyfini çıkaranlar varmış. Sayın Esad üst üste genel af ilan etmiş. O halde ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönmemesi için sebep kalmamış.
En nihayet, tıklanma hastalığından mustarip bir sosyal medya ağı en matrak mutlu haberi Türkiye ile paylaşmış: Beşar Esad: 'Türkiye’deki vatandaşlarımız ülkelerine dönerlerse aile başı 5 bin dolar nakdi yardım, sıfır daireler ve işyerleri hazır.' demişmiş.
Bu haberi duyan vatandaşlarımız Suriye’ye iltica etmek için hudut kapılarına yığılmış. Binlerce Türk vatandaşı da ‘Yemin billah asıl Suriyeli biziz, bizi alın’ diye Suriyeli yetkililere yalvarıyorlarmış. ‘Canımız, Kanımız Esad’a feda olsun’ diye slogan atıyorlarmış.
Haberi duyan on binler ‘Suriye’de bu kadar bol yoğurt varsa biz de gidip yiyelim’ deyip sülalesini kaptığı gibi İstanbul’daki Suriye Başkonsolosluğu önüne çadır kentler kurmuş, vize nöbetine girmiş. Bu haber Avrupa’da da infial yaratmış. Başta Ukraynalı hanımefendiler Suriyeli damat avına çıkmışlarmış.
'BİZ ETTİK, SİZ ETMEYİN SAYIN ESAD'
Halep ile ilgili sarf ettiği 'Halep tarihi bir Sünni şehridir. Halep; Rusya, Şii, Alevi Esad ordusu kuşatması altındadır. Halep bunlara bırakılmamalı ve Sünni Halep kentinin tarihi yapısı değiştiriliyor' sözlerinin sahibi Deniz Baykal’a “Baykal Tarih Cahilidir” yazısı ile 18 Şubat 2016’da köşemizden tarih dersi vermiştik.
Benzer söylem ve iddiaları Ak Parti Genel Başkan Başdanışmanı sıfatı taşıyan, Ak Parti eski Vekili ve Konya Selçuk Üniversitesinde Prof. olan Yasin Aktay da sarf etmişti:
'Halep’in Türkiye’nin kontrolüne verilmesi… Daha doğrusu, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) kontrolüne verilmesi. Halep çünkü, dikkat edin, İstanbul’dan sonra Osmanlı döneminde en büyük metropol şehirlerden bir tanesidir. Göçün önemli bir kaynağı da Halep’tir ve Halep biliyorsunuz eskiden ilk zamanlarda ÖSO’nun ve devrimcilerin, muhaliflerin elindeydi. Fakat Rusya’nın yardımıyla, İran’ın yardımıyla Esad rejimi geldi oraya çullandı. Büyük katliamlar yaptılar.' demişti.
19 Ocak 2023’te yayımlanan, ‘Yasin Aktay; Halep İsrail’e Verilsin’ yazımızda yalanlarını tashih etmiştik. Duyduk ki merhum Deniz Baykal’ın sülalesi, Yasin Aktay ve mücahitleri de, ‘Merhum biz ettik siz etmeyin Sayın Esad, sıfır dairelerinizden, hazır iş yerlerinizden, dolarcıklarınızdan bizi de mahrum etmeyin’ diyen mektuplarını arz etmişler, ele geçirdiğimiz ‘çok gizli’ ibareli Suriye’ye iltica talep mektuplarında Esad’ın bu jestine karşılık bölgeyi temelden sarsacak çok gizli bilgileri de paylaşacaklarmış.
Ancak bomba haberi şimdi ilk kez açıklıyoruz. Suriye’ye Ümit Özdağ da iltica etmek istiyormuş. Zira Türkiye Araplar tarafından istila edilince Türk kalmadığından öz be öz Türklerin Esad’ın ülkesinde kaldığına kani olmuş.
Ancak Suriye makamları Ümit Özdağ’ın Türk olup olmadığını DNA testi sonucu karar verecekmiş. Bizden bu iddiaları kanıtlamamızı lütfen istemeyiniz. Zira iddiaları matrak hukuka istinaden Baykal, Aktay ve Özdağ kanıtlamakla mükelleftir. Biz, tıklayın sosyal medya ağları ve avukatlarımızın yalancısıyız.
İDDİALARA DAİR BİR RİCA...
Son bir ağlanacak halimize tebessüm edelim haberini paylaşalım ve iyi hafta sonları dileyelim: İskenderun ve Kırıkhan ahalisi bize ilginç bir o kadar da korkunç bir iddiada bulundu. İskenderun, Kırıkhan ve adını vermedikleri başka bölgelere hükümet (TOKİ) ihtiyaçtan daha fazla binlerce ev ve daire inşa ediyormuş.
Suriye ile bir normalleşme olursa, Esad’ın yönetiminde yaşamayı kabul etmeyen, Suriye’de hükümetimizle yıllardır yoldaşlık ve cephe kardeşliği yapan Suriyeli silahlı örgüt mensupları ve aile efratlarının bu ev ve dairelere taşınacağını söylüyorlar. Bu hurafelere inanmamalarını söyledik. Açıklamalarımızın yeterli olmadığını gördük. Bu sebeple hükümetimiz ve TOKİ’den bu iddialarla ilgili bir açıklama yapmalarını rica ediyoruz.