Ah o paralar güçlü millî bir yönetimin elinde olsa
Olay bir patlak verdi.
Pinpon maçı izler gibiyiz.
Kimin tenceresinin dibi daha kara acaba?
Hakem sandalyesine oturttular bizi.
Dikkat! Dikkat!
Bu kişi aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayınız olacak haa…
Elimizde karne not tutuyoruz … artılar eksiler… toplamalar çıkarmalar…
69 milyon mu… 44 milyon mu…
KDV dahil mi… hariç mi…
Sahnenin ışıkçısına mı… yoksa defterine uygulattırıp… bir önceki seçimin diyet borçlarını kapatmak üzere aklatma mı…
Koca koca siyaset yarışçıları… Dizi dizi yan yana oturuyorlar…
Türkiye’nin en önemli sorunu üzerine en önemli, en tayin edici açıklamayı yapan yüz, göz ifadeleriyle basın toplantıları yapıyorlar…
Sekiz buçuk milyon SGK borcunuz var!
Yan masadan ses yükseliyor:
Hayır iftira efendim sekiz milyon!
İNSAF DİYE BAĞIRASIMIZ GELİYOR
Görüntüye bakıyoruz.
Ağlanacak hale gülesimiz geliyor.
Boğazımız düğüm… düğüm…
İnsaf diye bağırasımız geliyor.
Bir:
Söz konusu olan devletin malı.
Kim… nasıl… yedi?? Ne kadar…yedi?? Buçuklu mu… buçuksuz mu…??
Hangisi daha çok yedi??
Yıl 2024.
Tarih 29 Ekim.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlamışız.
Yanıyoruz!
Çiftçimiz yanıyor. İşçimiz, esnafımız, sanayicimiz…
Çocuklarımız…
Kürt’ümüz… Türk’ümüz…
Sınırımız ABD bayraklı silahlarla çevrilmiş.
Patlatırım haa!! Tehditleri avaz avaz…
LGBT… uyuşturucu… köpeklerini üzerimize salmışlar… duman duman… yarı çıplak bedenler kıvrım kıvrım sahnelerde…
Taşları da bağlamışlar!
Çare pinpon maçı!
---
Bu mudur??
PARAMIZ YETER Mİ ANNE
Çocuklarım büyürken birlikte alış-verişe giderdik. Kültürel eğitim.
Ne ilgisi var demeyin.
Mütevazi olacaklar.
Her fırsatı değerlendiriyoruz. Mesajlar verilecek!
Çalışan anneyim. Haftalık ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Rafların arasında dolaşıyoruz. Elimde listemiz.
-Anne bunu alabilir miyiz? Paramız yeter mi?
-Bak canımın içi, bir liradır ihtiyacın yoktur, pahalıdır. Alamayız. 10 liradır, ihtiyacın vardır. Ucuzdur, o zaman koy sepete!
Gitti gofreti yerine koydu.
Gerçi ne de olsa… zeki çocuklar… ertesi hafta başka bir şeyi, neydi hatırlamıyorum, koşa koşa getirdi:
-Anne buna çok ihtiyacım var!
Bu kez sağlık vb… ihtiyaç nedir… kültürel eğitim devam ediyor…
İHTİYAÇ BU MUDUR
----
2024’ün 29 Ekim’inde 44 ya da 800 milyon kamu malı nereye gidecek?
Bu konserler pahalı mı??
Bu mudur ihtiyaç??
Emperyalizm diyor ki…
En parlak gencine… en büyük miktarda sermayene… sıradan vatandaşına:
-Kaç git buradan! Burada yaşanmaz! Sen Kürtsün sevmezler! Alevisin ayırırlar!
Vatanını terk et! Sevme onu!
-Yatırım yapma!
-Böl onu!
-Yak onu!
-Yık onu!
-Gel kapıma yalvar, takayım halkayı burnuna parça pinçik kredi vereyim… aracılarını da yemleyeyim… kimin seni yöneteceğine ben karar vereyim.
-Liyakat mı?
O da ne!
Neyi beğeneceğini ben sana öğreteceğim.
Öğreteceğim ki, ona uluşmak için… bana itaat edesin.
BUGÜN İHTİYACIMIZ NEDİR
Bugün ihtiyacımız birlik beraberlik…
Güçlü millî duygularımız bizi sağlıklı tutar her zaman.
Vatanımız için canımız feda deriz.
Şehitler vermişiz.
Düğüne gider gibi üzerine üzerine gitmişiz göz dikenlerin.
Bu bir anlayış.
Bir siyaset.
“Bağımsızlık bizim karakterimiz”, atamızdan bin yıllık miras.
Bozamayacaklar!
Böyle donatacağız milletimizi.
Üreteceğiz!
Sadaka beklemeyeceğiz, sahne tozuna bulandırılmış sadakalar dağıtmayacağız, bölücülere ve de onların Atlantikçi besleyicilerine diyetler ödemeyeceğiz.
SANAT VE SANATÇI NASIL DESTEKLENİR
Gerçekten sanatı, sanatçıları destekleyeceğiz.
Onlara kamuya açık sanatçı köyleri kuracağız. Emeklileri yalnız tek başlarına bir kentin ucuz kiralı köşesinde yapayalnız yaşamdan ayrılmayacaklar. Son dakikalarına kadar üretecekler, deneyimlerini gençlere aktaracaklar…
Bakımları sağlanacak.
Herkesin ulaşabileceği kurumlar ta mahallelere kadar örgütlenecek.
Koro sesleri, sazlı sözlü yaratıcılık sesleri o zengin Türkiye’min bütün kentlerinden yedi kat gökten duyulacak.
ÖZEL EVLATLARIMIZ İÇİN ÖZEL KONSERVATUVARLAR
Kadınların ekmek parası kazanmak için gittiklerinde çocuklarını evde yapayalnız üzerlerinden kilitleyip ayrılmayacak.
Engelli anaları ona buna bile avuç açmayacak.
Alnının akıyla, teriyle kazandıklarıyla evlatlarına şeker yedirecek…
Çünkü gözü arkada kalmayacak.
Yuvalar, bakım evleri, eğitim, kültür evleri, sağlık kurumları, özel evlatlarımız için özel konservatuarlar…
Karşılıksız.
Yazdıkça heyecanlanıyorum.
Ah o paralar…
Ah o paralar güçlü, dürüst, vatansever, milletsever ellerde olsa…
O bilinçler ne mucizeler yaratır.
Neler yaparız bir bilseniz!
Bu pazar sabahı öylesine öfke doluyum ki!
Öyle sabırsızlanıyorum ki!