Ahi Evran
Akılık/Ahilik tümüyle Anadolu’nun yerlisi Türklere ait olup ve ilk kez Selçuklu Devletinde ortaya çıkar. Giderek Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında (13. yy.) etkili olan esnaf ve sanatkâr birliklerinin; yiğitlik, eli açıklık, diyergamlık, hoş görülülük, dünya malını önemsememek gibi fütüvvet ilkelerine uygun “iş ahlakı ilkeleri” kısa zamanda çevredeki pek çok Müslüman ülkede benimsenir (Ekinci, 1991:10). Her ne kadar Anadolu’da “İslamın Güzel Yüzlü Yorumu” olan tasavvufla dolaylı bağı olsa da Selçuklular zamanında başlayan Akı’lık (Pekgöz, 2021:79) bir tarikat değil; ahlak ve dayanışma temelli Müslümanların üye olduğu mesleki bir örgüttür. Ancak, İstanbul’un fethiyle gayr-ı Müslim esnaf halk arasına karışınca; onlar, İtalyancadan uyarlanan lonca adlı esnaf teşkilatlarında örgütlenir. Ahilik; birlikte yaşayan küçük çaplı esnafların ocağıdır. Büyük çaplı esnaflara ise tüccar denir. “Anadolu’da, başta Kırşehir-Kayseri-Konya olmak üzere ahiliği kuran ve geliştiren Ahi Evran’dır. İlk önce debbağ, saraç ve kunduracılar arasında ortaya çıkıp, daha sonra diğer meslekleri de içine almıştır” (Kılınç, 2012).
2021 AHİ EVRAN-I VELİ YILI
Geçtiğimiz yıl 1171- 1264 yılları arasında yaşayan Ahi Evran’ın 850. Doğum yılı, hem UNESCO hem de T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından Ahi Evran yılı olarak kutlanmıştır. Gerçek adı Şeyh Nasirüddün Ebu’l Hakayık Mahmud Bin Ahmed olan Ahi Evran’ın kesin olmamakla birlikte 1171 yılında İran’ın Hoy kasabasında dünyaya geldiği ve 1264 yılında vefat ettiği tahmin edilir. Kabrinin Kırşehir’de, kendi adını taşıyan mahallede bulunan Ahi Evran Camii’nde olduğu bilinir. 1204 yılında Kayseri’ye yerleşmiş ve Fütüvvet Teşkilatından esinlenerek ilk Ahi Teşkilatını burada kurmuştur. Keyhüsrev tarafından desteklenen teşkilatın önderi olan Debbağ (Deriyi terbiye eden) Ahi Evran Kayseri’de pek çok sanatın icra edildiği “sanayi/zanaatkâr sitesinde” hizmet vermiştir. Anadolu'da 32 mesleğin kurucusu, esnaf ve sanatkâr zümresinin piri olarak kabul edilen, çok yönlü bir ilim ve fikir insanıdır. Ahilik teşkilatının, geçmişte sosyal ve ekonomik hayatı yönlendirdiği gibi günümüzdeki birçok sosyal ve iktisadi kuruluşun oluşumunda ve şekillenmesinde de büyük pay sahibidir. Her açıdan hayata yön verdiği gibi Anadolu'nun vatanlaşmasında, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda ve bir cihan devleti olmasında büyük rol oynamıştır. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tıp alanlarında derin bir âlim, tasavvuf yolunda yüksek makam sahibi bir velidir. Dolayısıyla bu makalede; bir manevi kültür mirası olan “Üretimden Tüketime Ahilik Terbiyesinin ve Eğitiminin Günümüzdeki Meslek Ahlakına Yansımaları” bilimsel araştırmalar doğrultusunda incelenecektir.
AHİLİK TERBİYESİ
Ahilikte Eğitim, (a) iş başında ve (b) iş dışında olmak üzere ikiye ayrılır. İş başındaki eğitimde dükkânlarını zamanında açıp kapatma, dürüst çalışma, üretimi artırma, çırakları iyi yetiştirme gibi makbul davranışların geliştirilmesi hedeflenir. Ehliyet dereceleri yamaklık çıraklık, kalfalık ve ustalık olarak dört kademeye ayrılır. Bu dereceleri elde etmenin belirli ölçütleri vardır. İş başında becerisi onaylanmış yamak ve çıraklara; dini, ahlaki, hissi, edebi ve toplumsal eğitim, ustalarının teklifi ile zaviyelerde iş dışında verilir. Eğitmenlere “muallim ahi” ve “emir” denir. Mustafa Kılınç’ın (2012) aktardığına üzere Çobanoğlu Fütüvvet Namesine göre “ahi zaviyelerinde Türkçe fütüvvet name, Kuran, yemek pişirme, oyun oynama, çalgı çalma, şarkı söyleme, tarih, önemli kişilerin hayat öyküleri, tasavvuf dersleri verilir. Ek olarak Türkçe, Arapça, Farsça ve Edebiyat öğretildiği için de Ahi zaviyelerinin bir tür okul olduğu anlaşılır. 19. Yüzyıla kadar ahililikte genel eğitimle mesleki eğitim topyekûn ele alınırken, Osmanlının son döneminde Batı tarzında Sanayi Mektepleri açılır. Türkiye Cumhuriyeti kurulunca “iş başında eğitim” Mustafa Kemal tarafından 1925 yılında Ankara’daki bataklık arazide kurulan Gazi Orman Çiftliğinde (AOÇ) işe alınan ziraat teknisyenlerine verilir. Köy Enstitüleri (1932) Atatürk hayatta iken başlar. İlk denemeleri İzmir ve Eskişehir’de yapılır. 1940 yılında Köy Enstitüleri Kanunu ile 21 kırsal merkezde toplum ve fen dersleri ile desteklenen, uygulamalı fenni tarım, öğretmenlik ve esnaflık eğitimleri köy çocuklarına, Demokrat Parti tarafından kapatıldıkları 1954 yılına kadar verilir (Ergenekon; Kartal 2008: 23-36). Uygulama ve ders içerikleri açısından Ahilik ve Köy Enstitüleri Eğitimleri oldukça benzerlik gösterir. Günümüzde 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunuyla; en az ilköğretim okulunu bitirmiş 14-19 yaşları arasındaki öğrencilere pek çok dalda; “ara eleman” yetiştiren çırak, kalfa ve ustalık eğitimleri; Esnaf Odaları ve Halk Eğitim Merkezleri tarafından verilmektedir. Ancak bu eğitimlerin etkili olmadığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.
KAYNAKÇA
- Ergenekon, Begümşen, Nisan 2016, Köy Enstitülerinin Kuruluşu, http://dagarcikturkiye.com /2016/04/01/koy-enstitulerinin-kurulusu;
- 24 Aralık 2020, Yerelden Genele Köy Enstitüleri ve Türkiye, https://www.ankarahavadis.com.tr/yerelden-genele-koy-enstituleri-ve-turkiye-makale,12833.html
- 7 Nisan 2021, Aksu Köy Enstitüsü, https://www.ankarahavadis.com.tr/aksu-koy-enstitusu-makale,13025.html