Aile işletmeleri ve besin üretimi
Tarımda aile ile işletme iç içedir. Pek çok köyümüzde konut olarak kullanılan yapının zemin katında iş veya irat hayvanları barınır. Üst katta yaşayan aile onların nefesi ile ısınır, sesini duyarlar. Duruma göre hayvanların suyunu ve yemini verir, sütünü sağar, doğuma yardımcı olur. Yeni doğan bir buzağı, kuzu veya oğlak aile tarafından tıpkı bir çocuk ve torun gibi sevinçle karşılanır. Karpuz kabuğu, ekmek kırıntısı, mutfak artıkları hayvanlara verilir. Gıdaklayan tavuğun sıcacık yumurtasını folluktan almak, az önce dalından koparılmış tazecik biber, domates veya meyveyi yemek başlıbaşına bir mutluluktur.
AİLE İŞLETMESİ TANIMI
Aile işletmesinin herkes tarafından benimsenen bir tanımı yoktur. Ülkelere göre değişen tanımlar yapılmaktadır. İşletmenin yönetim şekli ve işletmede kullanılan işgücünün kaynağı belirleyici olmaktadır. Bir tarım işletmesinin aile işletmesi sayılabilmesi için ilk koşul, işletmenin bir birey veya aile tarafından yönetilmesidir. Aile işletmelerinin temel özelliklerinden biri de, işletme faaliyetlerinin daha çok aile işgücüne dayanarak yürütülmesidir. İşletmede kullanılan ücretli yabancı işgücünün, aile işgücünden fazla olmaması gerekir.
Dünya genelinde arazisi 2 hektardan (20 dekar) az olan işletmeler küçük işletme kabul edilmektedir. Aile işletmeleri genellikle küçük işletmelerdir. Ancak bütün aile işletmelerinin küçük işletme olduğu söylenemez. Bu nedenle tanımlamada, bazen aile işletmelerinin arazi genişliği sınırlanır. Diğer bir anlatımla belli bir arazi miktarından daha fazlasını kontrol eden işletmeler, bir aile tarafından yönetilse bile, aile işletmesi sayılmazlar.
AİLE İŞLETMELERİ
Dünya genelinde mevcut 608 milyon tarım işletmesinden en az % 90'ı oluşturan 550 milyonu (bir kişi, az sayıda kişi veya aile tarafından yönetilen) aile işletmesidir. Bunların toplam arazinin yüzde 78'ini işletmekte olduğu tahmin edilmektedir (Bkz.1, s.12). Aile işletmelerinin değer olarak dünya gıda üretiminin yaklaşık yüzde 80'ini elde ettiği sonucuna ulaşılmaktadır (Bkz.1, s.13). Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından, 2014 yılında aile işletmelerinin dünyadaki gıdanın yüzde 80'ininden fazlasını ürettiği belirtilmiştir. (Bkz. 2.)
İŞLETME BÜYÜKLÜĞÜNDE DEĞİŞİM
1960-2010 yılları arasında, 'Doğu Asya ve Pasifik'te yer alan 11 ülkede, 'Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki 11 ülkede, 'Güney Asya'daki 5 ülkede ve 'Sahra altı Afrika'da yer alan 26 ülkede, 'Latin Amerika ve Karayipler'deki 28 ülkede ortalama işletme arazileri, kararlı bir şekilde azalarak, yaklaşık yarıya kadar inmiştir. Buna karşın Avrupa'daki yüksek gelirli 28 ülkede ortalama işletme arazisi 12,3 hektardan 21,3 hektara çıkmış, yani yaklaşık iki katına ulaşmıştır. Yüksek gelirli diğer 15 ülkede 1960'tan 1990'lara kadar süren büyüme eğilimi 2000 yılından sonra azalmaya başlamıştır.
Özetlersek ülkelerin gelir düzeyi arttıkça tarım arazilerinde bir yoğunlaşma olmaktadır. Çiftçi sayısı mutlak ve oransal olarak azalmakta, dolayısıyla işletmeler büyümekte ve araziler belirli ellerde toplanmaktadır. Bu durum bazı aile işletmelerinin ortadan kalktığı veya etkilerinin azaldığı anlamına gelmektedir. Yüksek gelirli ülkelerdeki tarım işletmelerinin ortalama arazisi 53,7 hektar olup, düşük gelirli ülkelerde ise ortalama 1,3 hektardır. Başka bir anlatımla yüksek gelirli ülkelerdeki işletmeler düşük gelirlilerin 41 katı büyüklüğe sahiptir. (Bkz.s.26)
KÜÇÜK İŞLETMELER
Arazisi 2 hektardan az olan küçük işletmeler dünyadaki toplam tarım işletmesi sayısının yüzde 84'ünü oluşturduğu halde, tarımsal arazinin sadece yüzde 12'sini işletmektedir. Ancak bunlar gıda üretim değerinin yüzde 36'sını gerçekleştirmektedir. (Bkz 1, s.14) Bu veri, söz konusu işletmelerin ne denli üretken olduklarının bir göstergesidir. Çin'deki küçük işletmeler gıda üretim değerinin yüzde 80'ini gerçekleştirmektedir. Hindistan'da küçük işletmeler tarafından üretilen gıda maddelerinin değeri, toplamın yüzde 47'sidir. Yüksek gelirli ülkelerde küçük işletmelerin gıda üretimindeki payı sadece yüzde 3'ten ibarettir.
Yüksek gelirli ülkelerde tarım arazilerinin çoğu şirketlerin eline geçmiş; gıda üretimi ve dağıtımı az sayıda firmanın egemen olduğu çok kutuplu (oligopol) bir yapıya dönüşmüştür. Şirketlerin çıkarına göre alınan keyfi veya bazı ülkelerin dayattığı politik kararlar, dünya gıda güvenliği üzerinde bir tehdit oluşturma potansiyeline sahiptir.
SAPTAMA
Yirminci yüzyılın ilk üç çeyreğinde, dünya daha çok, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yetiştirilen gıdalarla besleniyor ve tarımsal hammaddeleri kullanıyordu. Endüstri ürünleri de gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere doğru akıyordu. Bir tür iş bölümü ve uzmanlaşma söz konusu idi. Büyük ölçekli işletmelerde mekanizasyona dayalı endüstriyel tarıma geçildiğinde durum değişmiştir. Yeşil devrim adı altında bütün dünyaya dayatılan üretim modeli; küçük işletmelerin kolay erişemeyeceği ıslah edilmiş tohum, kimyasal gübre, tarım ilaçları, mekanizasyon ve akaryakıt gibi girdilerin kullanımını gerektirmektedir.
Gıda yardımları ve dampingli fiyatlarla iç piyasaların bozulması gibi nedenler yerel üretimi geriletmiştir. Ülkeler tarımsal girdi tedariki ve tahıllar başta olmak üzere besin maddeleri açısından dışa bağımlı hale gelmişlerdir. Taşımacılık ilerlemiştir. Artık ürünler ve girdiler denizaşırı mesafeler aşarak ele geçmektedir. Petrole bağımlılık artmış ve petrol krizleri gıda ve tarım krizine dönüşmüştür. Toplam olarak gıda maddeleri üretimi yeterli gözükmekle birlikte, geliri yeterli olmayan kesimlerin gıdaya erişim sorunu vardır ve sorun giderek büyümektedir. Üretimin ve tüketimin olabildiğince yerelleşmesi gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerin üretim ve tüketim modeli sürdürülebilir olmaktan uzaktır.
(1)Lowder, S.K., Sánchez, M.V. & Bertini, R. 2019. Farms, family farms, farmland distribution and farm labour: What do we know today? FAO Agricultural Development Economics Working Paper 19-08. Rome, FAO.
(2) FAO. 2014. The State of Food and Agriculture in the World 2014. Innovation in Family Farming. Rome