AK Parti’nin duvarları
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı’nın açıkladığı belgeye göre, Şırnak Üniversitesi rektörü, 330 personelin 190’ını “hizmete bağlı” olarak kodlamış. Kapsamlı bir FETÖ temizliği yapılacak olsa, üniversitenin kapatılması gerekecek. Geriye kalan 140 kişiyle eğitim-öğretimi sürdüremezsiniz. Her üniversitenin durumu bu kadar vahim olmayabilir belki. Ama görüldüğü üzere üniversitelerde FETÖ ile mücadelenin sürdürülmesi önemli eğitim-öğretim zaafları yaratmaya adaydır.
Bu noktada AK Parti’nin açmazı başlıyor. Şırnak Üniversitesi’nde tasfiye edilecek çoğunluğun yerinin doldurulması mümkün değil mi? Tabi ki mümkün. Memlekette yüksek lisansını bitirmiş, öğretim görevlisi olarak derhal atanabilecek ya da doktorasını yapmış, öğretim üyesi olması mümkün binlerce genç var. AK Parti döneminde üniversitelerde kadro genişlemesi çok yavaşladığı için bunlar kendilerine akademide yer bulamamış haldeler.
Dışarıda FETÖ’den boşalacak yerleri doldurmaya hazır çok sayıda öğretim elemanı adayı varken, AK Parti’nin neden harekete geçmediği sorulabilir. Bunun bir tek nedeni yok. Cevabı birkaç maddede verebiliriz. Birincisi, AK Parti’nin dar partizan kafa yapısını aşamamış olması. Yirmi bir yıldır ülkeyi tek başına yönettiği halde AK Parti yönetimi, Türkiye’nin insan kaynağını kendi insan kaynağı olarak benimseyemedi. İster FETÖ tasfiyesiyle, ister emeklilik veya istifa gibi nedenlerle boşalmış olsun, bütün kadroları aradan adam sekmeyecek sertlikte kendi partizanlarıyla, muhafazakâr-İslamcı referanslarla doldurmaya ant içmiş görünüyor. Bu ülkede her zaman partizan kadrolaşma oldu. Patronaj ilişkileri, siyaset dünyamızın vazgeçilmez bir parçasıydı. Ama AK Parti’den önce bir kamu kurumuna on kişi alınacaksa beşi hükümet partisinin referansıyla işe alınır, bir kısmı liyakat çerçevesinde kendisine kamuda yer bulabilirdi. Bu durum, bir sübap etkisi yapar, toplumun partizan kadrolaşmayı bir nebze olsun sineye çekmesine yol açardı.
Bugün Şırnak Üniversitesi’nde kapsamlı bir FETÖ tasfiyesi yaparsanız, kısa süre içinde her biri muhafazakâr-İslamcı referansları olan 190 yüksek lisans-doktora mezununu nereden bulacaksınız? Türkiye’nin kadrosu var, ama AK Parti Türkiye’ye kendi dar partizan kafa yapısını dayatmaya kalktığı için, onlar değerlendirme dışı kalıyor.
Tabi, tek sebep bu değil. FETÖ tasfiyesinin muhafazakâr bir hükümet döneminde başlaması, mütedeyyin yurttaşların tehdidi kavramasını çok kolaylaştırdı. Fakat çeşitli kademelerdeki AK Parti kadrolarının FETÖ’cülerle kurdukları akrabalık, arkadaşlık, iş ortaklıkları ve kader birliği ilişkileri, FETÖ’nün tırnaklarını geçirerek tutunduğu en önemli mevziiyi oluşturdu. Ne kadar sabrederlerse, mücadelenin giderek Erdoğan’ın kişisel hassasiyet sınırlarına hapsedileceğinden o kadar emindiler. Çok da haksız çıkmış görünmüyorlar. AK Parti, FETÖ ile mücadelede kendi ideolojik ve sosyolojik duvarlarına büyük ölçüde dayanmış görünmektedir.
Üçüncü ve en son neden, ülkeyi içine soktukları ekonomik krizle ilgili. Üniversitelerimiz uzun süredir kadro ve ödenek sorunları yaşıyor. Yeni öğretim elemanı alınmıyor, mevcut öğretim elemanlarının bilimsel çalışmaları desteklenmiyor, yardımcı hizmetler aksıyor, bölümler asistansızlıktan kırılıyor. Neden, çünkü para yok! Mehmet Şimşek, batının sıcak para komisyoncularına el açacak, Erdoğan onları ürkütmeyen bir orta yol siyasetinin dümeninde duracak, Türkiye borç bulacak, ekonomi nefes alacak, bütün kamu kurumları gibi üniversiteler de gün yüzü görecek… Ölme eşeğim ölme, bahar gelecek çayır çimen bitecek…
Erdoğan yönetimi kendisini partizanlık duvarı, ideolojik duvar ve ekonomik duvar ile bir koza örmüş durumda. Şırnak Üniversitesi’nde ayyuka çıkmış olan skandal karşısında hükümetin verdiği düşük profil tepkinin başka bir açıklaması var mıdır, bilmiyorum.