21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Akdeniz'in sessiz gücü: İtalya

Tevfik Kadan

Tevfik Kadan

Site Yazarı

A+ A-

Doğu Akdeniz'de yaşanan gerilimin ardından tüm Avrupa'nın gözü Türkiye'ye döndü. Bir yandan 400 milyar metreküplük doğalgaz ithalatı ile dev bir enerji açlığı olan, bir yandan da tarihsel sömürge ilişkisi nedeniyle Kuzey Afrika'ya ilgisi devam eden Avrupa, kendi enerji ve güvenlik ihtiyaçları temelinde yeni bir pozisyon arayışına girdi. Bu noktada Türkiye; Avrupa'daki geniş Türk nüfusu, yüksek askeri kabiliyetleri ve gelişen ekonomik ve teknolojik faaliyetleri ile her coğrafyadaki tarihsel bağları nedeniyle önemli bir aktör konumuna yükselirken, kimi Avrupa ülkeleri için potansiyel müttefik, kimileri için de potansiyel tehdit olarak ilgiyi üzerine çekti. Özellikle Fransa'nın sömürgeci bir zafer anlayışı içinde Avrupa liderliğine soyunmasına taş koyan Türkiye, belki de tarihinde ilk kez Avrupa'daki güç dengesine bu denli müdahale edebilecek bir konuma yükseldi. Macera peşinde koşan Macron'un aksine Türkiye ile iyi ilişkiler kurarak geleceğini teminat altına almaya çalışan Avrupa ülkelerinin başında ise Almanya, İtalya, İspanya ve Malta geliyor. Her ne kadar Almanya-Türkiye dostluğu bölgesel sınırların ötesinde küresel bir güç ağırlığı yaratsa da, Doğu Akdeniz temelinde ittifak potansiyeli taşıyan en önemli ülke olarak İtalya dikkat çekiyor.

UMH'Yİ KURAN ÜLKE

7 bin 600 kilometrelik kıyı şeridi ve jeopolitik konumu ile Akdeniz'in en önemli ülkelerinden olan İtalya, son yıllarda giderek Avrupa fikrinden uzaklaşıyor. 2009 finansal krizinden bu yana Avrupa Birliği'ne yönelik eleştirilerin her yıl arttığı İtalya'da, pandemiyle birlikte yaşanan işbirliği ve yardım temelli krizler ayrılık fikrini daha da somutlaştırdı. Göçmen politikalarında da AB'den gerekli desteği göremeyen İtalya'nın yaşadığı hayal kırıklığı, dışarıda yeni ittifak arayışlarını da beraberinde getirdi. Hem eski sömürgesi Libya'yı kendi etki alanı içinde görmesi hem de ciddi bir göçmen kriziyle yüzleşmesi bakımından Libya krizine erken müdahil olan İtalya, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin kurulmasını da ilk öneren ülkeydi. Aşiretleri de sürece dahil eden ve Evlad-ı Süleyman, Tuareg ve Tebu temsilcilerini Roma'da bir araya getiren İtalyan yönetimi, Hafter ile de görüşmeler yaparak siyasal arayışların öncüsü oldu. Fakat Fransa ve BAE'nin bölgeye gelmesi ile çözüm arayışları ortada kalan İtalya, Türkiye'nin UMH'ye destek vermesi ile rahat bir nefes aldı. 2017 yılında göçmenleri önlemeye yönelik Serrac ile antlaşma imzalayan İtalyanlar, bu rejimi korumak için Türkiye'nin belirleyici olduğunu değerlendiriyor. İtalya her ne kadar İrini Operasyonu'nun bir parçası da olsa, bugüne kadar Trablus'a yardım gönderen hiçbir Türk gemisinin karşısına çıkmadı. Aksine aynî ve nakdî yardımlar ile Trablus'a destek veren İtalya, kolluk gücü eğitimi ve sivil toplumun geliştirilmesine yönelik çabalarını da sürdürüyor.[1]

EAST-MED'İ BOZAN ÜLKE

İsrail gazını Avrupa'ya taşıması planlanan East-Med boru hattı projesi de Roma duvarlarına çarptı. Yüksek maliyeti ve Türkiye'nin itirazları nedeniyle projeye sıcak bakmayan İtalya, 2 Ocak’ta Atina’da düzenlenen imza törenine katılmadı. 2 bin kilometre uzunluğunda ve yer yer 3 bin metre derinliğe inen boru hattının fizibl olmayacağını söyleyen İtalyan yöneticiler, Türkiye'nin de izinsiz şekilde kıtasahanlığından geçen bu hatta izin vermeyeceğini düşünüyor. Nitekim daha önce sondaj için GKRY'nin sözde 3. parseline gelen İtalyan ENI şirketine ait SAIPEM 12000 gemisi Türk Donanması'nı görünce geri dönmek zorunda kalmış, ENI CEO'su Claudio De Scalzi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gelerek devlet yetkilileri ile görüşmüştü. KKTC'nin muhatap olarak alınması ikili ilişkilerde önemli bir kırılma olarak değerlendirilirken, geçtiğimiz günlerde Limes dergisine makale yazan ENI'nin Uluslararası İlişkiler Başkanı Lapo Pistelli de KKTC'den münhasır bir ülke olarak bahsetti. "East-Med ile herkes kaybeder" başlıklı makalede, bölgenin yeni kahramanının Türkiye olduğu vurgulanarak, Ankara'nın adalar tezlerine ve Münhasır Ekonomik Bölge haklarına atıfta bulunuldu.

Son aylarda sık sık gündeme gelen bir diğer iddia ise güncelliğini koruyor. ENI'nin KKTC'den lisans almak üzere görüşmeler yaptığı, çift lisansla sahada bulunmak istediği kaydediliyor. Daha önce Mavi Akım boru hattının yapımını üstlenen ve Türkiye’deki diğer projeler için de öncelikli düşünülen İtalyan şirket ENI’nin şuan Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini durdurup geri çekilmesi de iddiaları destekler nitelikte görünüyor.

KUŞAK-YOL'DAKİ TEK G7 ÜLKESİ

Diğer yandan İtalya, Avraya'nın inşasında da önemli bir rol üstleniyor. ABD'nin yoğun itirazlarına rağmen Çin'in önerdiği 'Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılan İtalya, Asya ve Avrupa arasındaki köprülerden biri olmayı hedefliyor. Roma, Kuşak-Yol Girişimi'ne desteğinin samimi olduğunu vurgularken, mutabakat zaptı, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve İtalya Başbakanı Giuseppe Conte tarafından 2019'da imzalandı. Aynı zamanda Xi, İtalya’ya 10 yıl sonra devlet başkanlığı düzeyindeki ilk resmi ziyaretini de gerçekleştirmiş oldu. Ülkesinin Roma ile ortaklığına övgüde bulunan Xi, İtalya ile herhangi bir anlaşmazlıklarının bulunmadığının altını çizdi.

Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü ve Trump'ın Özel Asistanı Garrett Marquis ise İtalyan Hükümeti'nin Kuşak-Yol Girişimi'ne dahil olmasına itirazda bulunarak, "İtalya önemli bir küresel ekonomi ve büyük bir yatırım mekanıdır. İtalyan Hükümeti'nin Çin'in gösteriş amaçlı altyapı projesine meşruluk kazandırmasına gerek yok" ifadelerini kullanmıştı.

İTALYAN BASININDA TÜRK TEZLERİ

İtalyan basını, Doğu Akdeniz ve Adalar Denizi'nde Yunanistan'ın maksimalist iddiaları üzerine başlayan gerilimle yakından ilgileniyor. Amiral Cem Gürdeniz ile üst üste röportajlar yapan İtalyanlar, Mavi Vatan kavramını öne çıkarıyor. Yunan basını ise aynı yayınlarda Atina'nın tezlerine yer verilmemesini eleştiriyor. Son olarak Insideover isimli İtalyan sitesinde Türkiye ile Yunanistan arasında NATO'da başladığı iddia edilen teknik görüşmeler ele alındı.[2] Yunanistan'ın görüşme için koşul dayatmasına rağmen Türkiye'nin önkoşulsuz görüşmeyi kabul ettiğine dikkat çekilen haberde, Türkiye'nin tavrının yapıcı olduğu kaydedildi. Amiral Cem Gürdeniz'in sözlerine de yer verilen haberde, "Atlantik sistemi, Türkiye'yi Anadolu'da kalmaya zorlayan bir sistemi dayatıyor. Seville haritası, Türkiye'nin okyanuslara ulaşmasını engelliyor. Bu harita Türkiye'yi Akdeniz jeopolitiğindeki rolünden çıkarmak için bilinçli olarak tasarlandı. Bugün Atina, Avrupa-Atlantik sistemin sözcülüğünü yapıyor" ifadeleri yer aldı.

İtalyan Geopolitica sitesi ise "Stratejik Derinlik'ten Mavi Vatan'a" başlığıyla ilginç bir analiz yayınladı.[3] Davutoğlu politikalarının karayla sınırlı kaldığı ve artık terk edildiği vurgulanan makalede, Atatürk'ün denizcilik stratejisinin 21. yüzyılda Mavi Vatan doktrini ile güncellediği belirtiliyor. Anadolu'nun yeniden denize kavuşması olarak açıklanan Mavi Vatan kavramının bugün Ankara'nın jeopolitik tasarımının ana hedefi olduğu kaydedilen makalede, yenilenen Türk deniz gücünün Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'na kadar bu hedefle kapasitesini artırdığı ifade ediliyor.

Yine Limes dergisinde de Amiral Cem Gürdeniz'in Türkiye'nin yaklaşımını kapsamlı şekilde anlattığı geniş bir röportajı yer alıyor.[4]

AKDENİZ KALKANI'NA KATALIM

Doğu Akdeniz'de gerilimin had safhada olduğu günlerde ise İtalyan gemilerinin Türk Donanması ile ortak tatbikatlara katılması dikkat çekiyor. Yunanistan'ın Fransa ve BAE ile ortak tatbikat düzenleyeceğini açıkladığı ve ABD gemilerinin Yunan Donanması ile pozlar verdiği bir dönemde İtalyan gemileri, Türk gemileri ile geçiş eğitimleri yaptı. Özellikle ENI ile Doğu Akdeniz'in pek çok bölgesinde faaliyet yürüten İtalyanların, ileride Akdeniz Kalkanı Harekatı'na da katılarak bölgesel güvenliğe katkı sunabileceği değerlendiriliyor. 500 yıldır birbirini iyi tanıyan bu iki donanma, karşılıklı rekabetin de bütün olumsuz sonuçlarını hatırlıyor.

KAYNAKLAR:
[1] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/akdeniz-guvenliginde-italyan-etkisi/1954664
[2] https://it.insideover.com/guerra/il-giallo-dei-colloqui-tra-turchia-e-grecia-alla-nato.html
[3] https://www.geopolitica.info/tag/turchia/
[4] https://greekcitytimes.com/2020/09/06/the-italian-oil-company-fueling-romes-pro-turkey-policy-against-greece-cyprus/