Aklı, tam iki buçuk yıl sonra başına gelen editör kardeşe...
“Kabataş’taki bacı” yalanını anımsıyorsunuz değil mi?Hani; siyah deri eldivenli, belden yukarısı çıplak 70 adamın taciz edip dövdüğü...Sonra da üzerine idrarlarını yaptığı...Bebekli kadın!Gezi olaylarının en ateşli günlerinde “beyefendi” tarafından ortaya atılan bu iddianın doğruluğu zaten hiçbir zaman kanıtlanamadı da...Şimdi “nasıl uydurulduğu” ortaya çıktı...* * *Biliyorsunuz; “beyefendi”nin bu iddiasından hemen sonra yandaş gazeteciler bu “bacı”yı bulmak için birbirleriyle yarışa girdiler...Aranan bacıyı, kısa sürede Star Gazetesi’nin “türbanlı” yazarı Elif Çakır buldu ve “tarihi” bir röportaja imza attı...Sözüm ona “mağdur bacı” olduğu iddia edilen kişi, Bahçelievler Belediye Başkanı’nın gelini Zehra Develioğlu’ydu...Öyle bir röportajdı ki bu; okuyanın tüyleri diken diken oluyordu...* * * Sözü uzatmayayım; o dönemde Star’da politika editörü olarak çalışan Murat Seçkin isimli arkadaş, Fethullahçı Taraf’a geçmiş...Geçer geçmez de bizzat yaşadığı o günleri şöyle kaleme almış:“Çakır, gazetecilik hünerlerinin hepsini kullanarak gelini nasıl ‘konuşturuyor’ anlatamam... Darp oluyor neredeyse tecavüz, birkaç kişi oluyor deri eldivenli 70 adam... Kadının üstüne işeyeni mi ararsın, pornografik girişimlerde bulunanları mı?Röportaj bitiyor ve geriye yayınlanması kalıyor. ‘Gazeteci’ Elif, ‘mağdur’ gelinle yaptığı ‘röportajı’ gazetenin sistemine atıyor. Sayfanın editörü okuduklarını görünce şaşkınlığını gizleyemiyor...Bir ara yaptığı büyük haberin coşkusu ve gururuyla yazı işlerine gelen Çakır’a birkaç soru soruyor editör arkadaş... İlk soru şu: Bunları bu kadın mı anlattı?Elif’in cevabı: Psikolojik olarak anlatacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım!!!* * *Bu haber dün birçok gazetenin manşetindeydi...Nasıl olmasın ki; büyük bir halk hareketini sona erdiren bu “iddia”nın bırakın yalan olduğu, nasıl uydurulduğu detaylarıyla ortaya çıkıyordu.Eminim; Murat Seçkin’in yazısını okuyan herkes, Elif Çakır’ın yaptığı rezalete büyük bir tepki duymuştur. Ama... Bana göre, Murat kardeş de en az Elif kardeş kadar suçlu...Madem böyle bir olayın tanığı oldun, madem yazacak kadar içindesin; o zaman neden yazmak için Star’dan atılmayı ya da ayrılmayı bekledin?Atılmasaydın ya da ayrılmasaydın; ömür boyu susacak mıydın?Böyle tarihi bir yalanı saklamak da en az söylemek ve kullanmak kadar ağır bir suç değil mi?* * *Ah be yandaş medyada çalışıp kendilerini gazeteci sanan kardeşler...Üç beş kuruş için bu kadar kirlenmeye değdi mi?
DİLEK!Dilek öldü...Henüz 24 yaşındaydı...Polis, canlı bomba aramak için evlerini basmış o da “Ayakkabınıza galoş geçirir misiniz” demişti...Bunun üzerine çıkan tartışmada polisin silahından çıkan kurşunla komaya girmişti.Kırık kalbi pazar günü durdu...Emniyet, “Abisi polisin elindeki silahı almak istedi; Dilek, o sırada silahtan çıkan mermiyle vuruldu” diyor...İyi de; abi de serbest, polis de...Yoksa kazayla da olsa “öldürmek” suç olmaktan çıktı mı?* * *Kaçışınız yok beyler; o katil polisi yargıya teslim edeceksiniz!Biliyorum; bu ülke artık hukuk devleti değil, sizin devletiniz... Yani polis devleti!Ancak yine de o arkadaşınızı istiyoruz!Bu istekten vazgeçen namert olsun!
GÜNÜN SORUSUFenerbahçe-Galatasaray derbisinin oynandığı Fenerbahçe Stadı’nın dış cephesindeki dev ekrandan maç öncesinde, AKP’nin İstanbul Mitingi canlı olarak yayınlanmış... Benzer bir olay 20 Eylül’deki Bursaspor maçında da yaşanmış; o zaman da Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması aynı ekrandan verilmişti. Sorum Fenerbahçe’de “uçan kuş”tan bile haberdar olan Aziz Başkan’a:Hayırdır; ne iş? AKP’ye mi meylediyorsunuz? Yoksa o görüntüleri yayınlamak için para mı aldınız?
SÖZ SİZDE (156+152)Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e soru sorma sırası Kadıköy’den U. A.’da... Sizin de kendisine sorularınız ya da söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail adresine gönderin...* * *“Hani; Abdullah Bey, bir yılı aşkın bir süredir Mustafa Bey’in sorularını yanıtlamıyor ve bu köşeye mektup gönderen birçok okur da onun ‘kör, sağır ve dilsiz’ olduğunu söylüyor ya... Mustafa Bey’in üslubuyla, sözüm onlara:Körlük, sağırlık ve dilsizlik; bu soruları duymaya, görmeye ve yanıtlamaya asla engel değil.Bunun canlı kanıtıyım.Çünkü ben doğuştan görme, işitme ve konuşma engelliyim.Bu halimle üniversiteyi bitirdim.Dünyada olup biten her şeyin farkındayım.Lütfen Abdullah Bey’in suskunluğunu, görme, işitme ve konuşma engellerine bağlamayın.Sanırım onun çok daha büyük bir sorunu var.Allah yardımcısı olsun!Mustafa Mutlu’nun bütün yiğit okurlarına sonsuz sevgiler...”
GÜNÜN İSYANIRecep Tayyip Erdoğan’ın baskısıyla işten atıldım. Bu yetmiyormuş gibi meslek hayatımın önemli bir bölümünü beyefendinin şikayetleri yüzünden adliyelerde geçirmeye başladım. Daha dün, “Sıfırlatabildiniz mi?” başlıklı yazımla ilgili ifade verdim. İsyanım, kendilerini eleştirdiğim için beni ve gazetemi “AKP’li” diye etiketleyip gözden düşürmeye çalışan ama daha düne kadar adı geçen kişiye toz kondurmayan PKK’lı ve Fethullahçı tetikçilere:Hadi oradan bukalemunlar! Ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız!