23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP, AOÇ üzerinden kiminle hesaplaşıyor?

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

“Atatürk Orman Çiftliği, kurulduğu günden 1950’li yıllara kadarki yüzölçümüyle neredeyse başkentin üçte biri büyüklüğündeydi.Yalnızca üretim, eğitim ve gelişim amaçlanarak savaştan çıkmış ülkenin; kendi kendine yetebilmesini, mikro ölçekte de olsa sağlıyor Çiftlik...Çiftlik içinde öyle bir yaşam biçimi kurgulanıyor ki dev bir tarım laboratuarı yaratılıyor. Tohum üretiliyor.Fidan üretiliyor.Hayvancılık yapılıyor.Tarım sanayi geliştiriliyor.Bira Parkı’nda kadınlarla erkekler birlikte çay, kahve, bira içebiliyor, birlikte yüzebiliyor Karadeniz Havuzu’nda.Kız çocukları okula gidiyor.İstasyon kuruluyor, tren yanaşıyor.İşçi-memur konutlarının bahçelerinde el ele koşuşturuyor çiftlik emekçilerinin çocukları...1950’den itibaren başlıyor toprak kayıpları... Kent genişledikçe Çiftlik arazileri kentin ortasında kalıyor, kent genişledikçe değer kavramları evriliyor, kent genişledikçe Çiftlik arazileri önce itiliyor, kakılıyor, parça parça kaybediliyor. Hem de bu toprak kayıpları devlet eliyle yürütülüyor. Bunun için kanunlar çıkarılıyor, protokoller yapılıyor, kiralamalar yapılıyor...Üstüne üstlük, bu talan sürecine de ‘üstün kamu yararı’ etiketi yapıştırılıyor.Kalabilen araziler zayıflatılmış, değersizleştirilmiş AOÇ Müdürlüğü’nün kollarına bırakılıyor.2006 yılından sonra da planlama tekelinin belediyeye verilmesiyle ‘Büyük Başkan’a altın tepside sunuluyor.‘Büyük Başkan’ın hayalleri kente sığmıyor, Çiftlik arazileri bile dar geliyor.Çiftlik onun en büyük oyuncağı oluyor...Yurt dışından getirilen oyuncaklarla Ortadoğu’ya hizmet etmesi hayaliyle kurgulanıyor Tema Park... Milyonlar ayakkabısız sokaklardayken milyonlar akıyor plastik, çadır Tema Park’a...‘Daha da Büyük Başkan’ diretiyor ‘Saray da saray’ diye... Biat eden milyonları olsun istiyor, kente tepeden bakmak istiyor... Milyonlar akıyor yine, milyonlar bakıyor, görüyor, geriliyor, geriliyor...Milyonların geleceği çimento sanayi üzerine kurgulanıyor; yık-yap-dönüştür, geçmişin izlerini yok et, ‘Yeni Türkiye’ adı altında yık-yap kültürü büyüyor da büyüyor...Sadece tüketmeye, biat etmeye alıştırılan genç nüfus içten içe umutlarını yitiriyor.Çevremizdeki insanların bile hukuk mücadelesine inanmadığını gözlemlemek en acıklısı... Sadece inanmamak değil, bir nebze de küçümsediklerini görmek daha da üzücü... Kulaklarımızı tıkayarak ve sadece ileriye bakarak yürütmeye çalıştığımız bu mücadelenin inancı, mücadelenin sonsuzlaştığına inanmış olmamızdan kaynaklanmakta...Kısacası, hukuk mücadelesi sürüyor...Kısacası, bizim bu mücadeleyi bırakmaya hiç niyetimiz yok...Bugün 60, yarın 160 davayla karşınıza çıkabiliriz.Çünkü Atatürk Orman Çiftliği medeniyettir, çağdaşlıktır, eşitliktir, bellektir...”***Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri Tezcan Karakuş Candan, Ali Hakkan ve Av. Gökçe Bolat, Atatürk Orman Çiftliği’ne dikilen KaçAk Saray’ın yıkılması için yıllardır verdikleri mücadeleyi kitaplaştırdılar.Yukarıdaki alıntı da bu kitabın “son sözleri...”Kitapta, tarihin, mimarinin, hukukun ışığında, KaçAk Saray’la mücadele anlatılıyor. AKP’nin, Çiftlik arazisini neden Cumhuriyet’le hesaplaşma alanı olarak gördüğü, KaçAk Saray’ın inşasında yasaların ve Atatürk’ün vasiyetinin nasıl çiğnendiği, KaçAk Saray’ın gerçek maliyeti tek tek gözler önüne seriliyor.***Tezcan Karakuş Candan’ın ve arkadaşlarının mücadelesinden çıkarılacak binlerce ders var...Benim kendi adıma çıkardığım ders ise şu:Doğruları savunmanız için güçlü olmanız gerekmez. Gereken tek şey; haklı olmanızdır.Haklıysanız; güç kendiliğinden gelir.
Kaçak sarayTürü: İncelemeYazanlar: Tezcan Karakuş Candan, Ali Hakkan ve Av. Gökçe BolatYayınlayan: Kırmızı Kedi YayıneviBaskı tarihi: 2015, EkimSayfa sayısı: 215Etiket fiyatı: 19 lira
Suriye’de ABD kazanırsa kaybeden, Türkiye olacak!
Fikret Akfırat, bizim gazetenin yazarı... Ancak ben “bizim gazetenin yazarı” diye söylemiyorum; Ortadoğu konusunda “uzman” etiketiyle ekranlara çıkartılan bazı şaklabanların ya da ajanların yanında resmen profesör...Yüzlerce anlaşmadan, sözleşmeden, araştırmadan, incelemeden, makaleden damıttığı bilgilerle, insanı hayretler içinde bırakan “namuslu” yorumlar yapıyor.“Erdoğan’ın Suriye Seferi” isimli son kitabında ise ABD’nin ve diğer emperyalistlerin, Ortadoğu’daki marifetlerini (!) gözler önüne seriyor!AKP’nin kuruluşundan bu yana üstlendiği “BOP Eş Başkanlığı” rolünü ve Suriye’yi emperyalistlere köle yapmak için gösterdiği gayretin nedenini anlatıyor.Ona göre 2011’in Mart ayında düğmesine basılan Suriye Operasyonu’nun iki hedefi var:Bir: Arap dünyasında bağımsızlıkçı, laik ve antiemperyalist direnişin kalesi olarak görülen Suriye’yi çökertmek...İki: BOP haritasındaki ‘Free Kurdistan’ı hayata geçirerek onun Akdeniz’e ulaşmasını sağlamak!***Suriye’de olup bitenleri hâlâ anlayamadıysanız...Bu kitap tam size göre!
Erdoğan’ın Suriye seferiTürü: AraştırmaYazan: Fikret AkfıratYayınlayan: Kaynak YayınlarıBaskı tarihi: 2015, KasımSayfa sayısı: 214Etiket fiyatı: 18 lira