29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP tarikatı Dimyat’a giderken...(6) -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye seçmen-halkı “demokratikleşme”den, “ileri demokrasi”den ne anlıyor acaba?

28 Temmuz 2013 tarihli Yeni Şafak adlı kapıkulu gazetede demokratikleşme konusunda tütsülü ve afyon dumanlı bir sayfa var: Türban yasağı kalkacak cennet yeryüzüne inecek.

Türban yüzünden öğrencilerin eğitim hakkı ellerinden alınmayacak.

Oysa türbanın inanç, düşünce ve öğrenim özgürlüğüyle hiçbir ilişkisi yok. Türbanın, baş örtmenin dinle-kitapla hiçbir ilişkisi yok.

Kuran’ın Nur Sûresi’nin 31. âyetinde, başınızı bohçalayın da saçınızın teli görünmesin, yoksa cehennemde cayır cayır yanarsınız demiyor.

Âyet saçla ilgili değil, İslam öncesi Arap kadınlarının çıplak memeleriyle ilgili. Demek ki o zamanlar Arap kadınları Afrika yerlileri gibiymişler. Âyet, Müslüman olduğunuza göre, başınızdaki örtüyü memelerinizin üzerine salın diyor. Zaten, o örtü, güneşe, kuma ve toza karşı, kadın ve erkek, genç ve yaşlı, Zındık, Putperest, Yahudi, Hıristiyan herkesin başında var. Geleneksel örtü. Araplar putperestken başı kabak dolaşmıyordu çöllerde.

Şeriatçı ve mürteci milleti nifak çıkarmak için bu türbanı icat ettiler ve Kuran gerçeğini saptırdılar.

Şu ya da bu şekilde türban serbest bırakılsa, bu kez ayrımcılığı sürdürmek için bir başka “şey” icat ederler. En hafifinden, türbanın her türlü kamu hizmetinde ve atamalarda resmen öncelik sahibi olmasını isterler.

“Kamu çalışanlarına yasal güvence”

Yukardaki başlığın altında şöyle bir açıklama var:

“28 Şubat döneminde 657 sayılı Kanun zorlanarak başörtüsü takan memurlar, ‘İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini’ bozmak ile suçlanarak haklarında ‘Devlet memurluğundan çıkarma cezası’ uygulandı. Bu kanunda yapılacak düzenlemeyle ‘memuriyetten atma’nın önüne geçilmiş olunacak ve başörtüsü mağduriyetleri giderilecek.”

Türban derdi ve belâsı 28 Şubat’tan önce de vardı. 28 Şubat hükümeti, yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü türbanı yasaklamış. Doğrusunu söylemek gerekirse, İslâmiyeti türbana indirgemiş kadınlar isterlerse yüz ve gözlerini tamamen kapatsınlar, ellerine kör değneği alıp öyle gezinsinler. Kendi bilecekleri iş. Tepe attıran şu: Ayrımcı gericiliği dine ve Kuran’a dayandırma yalanları. İnanç dolandırıcılığı yapmaları.

Demokratik türban

AKP tarikatının zehir dâhileri kafa kafaya verip müthiş bir çare bulmuşlar: “Başı açık olma” şartını, 25 Ekim 1982 tarih ve17849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine dair yönetmelik”ten çıkartacaklarmış.

11 yıl düşünmüşler de sonunda bu çareyi bulmuşlar. Aferin vallahi! Kırk bir kere maşallah! İktidara geldiğinizin ertesi günü “Başı açık olma” koşulunu kaldıramaz mıydınız?

Sanki bu ülkede AKP tarikatının kurtlu yönetiminden önce özgürlük denen takı ne ülke içinde üretilebiliyor ne de dışarıdan ithal ediliyordu da hükümetleri sorun haline gelmiş bu meselenin problemini İskender’in kılıcıyla çözmüş gibi... (AKP liderliği, sanki iktidarları döneminde bu ülkede her konuda özgürlük varmış da özgürlükler dikiş makinesi gibi tıkır tıkır çalışıyormuş, sadece türban kalmış gibi, bir telaş bir telaş, bir helecan bir helecan...

En çok da “Şeherli okumuş çikin gızlar” seviniyor bu işe: Gözel gızlar kapanacekler ortalık gendilerine kalıcek...

İnsaf

Yahu, analar-bacılar-baldızlar-görümceler-eltiler-ciceler-ablalar, bu memlekette insan haklarına sahip olma özgürlüğü eksiksiz var mı? Bu memlekette sömürülmeme, işten atılmama özgürlüğü var mı? Bu memlekette, ürününü gerçek değerine satma özgürlüğü var mı? Bu memlekette (kadınlar için), kocalar, nişanlılar, aşıklar, babalar, ağabeyler, kardeşler, dayılar, amucalar tarafından dövülmemek, öldürülmemek özgürlüğü var mı? Bu memlekette işsiz kalmama, iş güvenliği özgürlüğü var mı? Bu memlekette sendikal özgürlük var mı? Bu memlekette toplantı ve yürüyüş özgürlüğü var mı?

Uzatmayalım! Bu memlekette özgürlüğün özgürlüğü var mı?

Kimbilir, türban özgürlüğüne kavuşunca, Sinbad’ın cini bir parmak şıklatmasıyla, Arapların dediği gibi, Emir Erdugan’ın melmeketine, daha doğrusu Memalik-i Erduganî’ye efsunkâr horriyeti ihsan edecak. Bu fırsattan bilistifade, “garılar” hidayete erip tesettüre girecek, ayak altından çekilecek ve trafik rahatlayacak. Ardından, Malumat ve talimat ile birleşen bütün tesettürlü kadınlar anaerkil bir Amazon idaresi kuracaklar. Ardından, erkekleri burada bırakıp Mars’a göçecekler ve oranın çöllerinde bedevi hayatı yaşayacaklar.

Bu memlekette türbanla uğraşmak, türbandan medet ummak, türbanı özgürlük simgesi yapmak, başkalarını bununla sınava sokmak haince zırvalamaktan başka bir şey değildir.

Ey türbanlı kadınlar, kocalarınıza söyleyin ki başkalarının analarının, karılarının, bacılarının kaç çocuk yapacağıyla, hamilelikleriyle, çocuklarını nasıl doğuracağıyla uğraşmak epeyce müstehcendir. Röntgenciliktir!

İnsanın aklına, haram ve helâl “pozisyonlar” hakkında ne zaman tamim yayınlanacağı geliyor!

Efendim!

Ey türbanofil familyası! Demokrasi, eşitlik ve kardeşlik olmadan özgürlük prangadan başka bir şey değildir. Gezi olayında, Türkiye’nin Gezi parklarında, bunun böyle olduğunu gördünüz. Merdiven altının kayıt dışı, sigortasız işçisine türbanı verip elinden demokrasiyi alıyorlar. Demokrasi sandıktan çıkar ama barajsız sandıktan.

Bunu duyunca, barajı Kenan Evren’in getirdiğini, değiştirmenin ayıp kaçacağını söylüyor ama zavallı adamın yaptırdığı anayasayı değiştirmek için külâhı ters giyiyor. (El devam!)

NOTA BENE: “Demokrasi ile Diktatorya Arasında”, “Demokrasisiz Demokrasi”, “Direnen Cumhuriyet” adlı kitaplarımda, bu konuda bir orduya yetecek kadar yazı var.