AKP zenginleri yine arazi oldu!

Vergi rekortmenleri açıklandı.
Nihat Özdemir, Fettah Tamince, Naim Kiler, Cihan Kamer, Ali Kemal Kopuz, Hızır Demir, Emrullah Turanlı, Ahmet Çalık, Ethem Sancak ve Remzi Gür gibi isimler bırakın ilk 10’u, 100’lük listeye bile girmedi!
Deyim yerindeyse... Hepsi arazi oldu!
Memlekette ne kadar ihale varsa hepsine yetişen, bir de utanmadan milletin a’sına göz diken Mehmet Cengiz de yok listede!
Peki; her fırsatta zenginliğiyle övünen, şatafatlı yaşamını kameraların önünde sürdüren müteahhit Ali Ağaoğlu var mı?
Var...
Acun Ilıcalı’nın 25’inci, Cem Yılmaz’ın 42’nci olduğu sıralamada, onun yeri 70’incilik!
Gemi, hatta filo sahibi Cumhurbaşkanı ve Başbakan çocukları da yok; “kentsel dönüşüm” adı altında İstanbul’un en değerli arazilerine lüks gökdelenler dikenler de...
***
“En çok vergi veren ilk 100” diyorum ya; bu listeye girmek için öyle ahım şahım bir para da ödemek gerekmiyor hani...
Üç buçuk milyon lira vergi ödemek; listeye girmeye yetiyor da artıyor!
Bunun için de yıllık gelirin 10 milyon liranın biraz üzerinde olması gerekiyor.
Peki; yukarıda adlarını verdiklerim, yılda 10 milyon lira kazanmıyorlar mı?
Kazanmaz olurlar mı?
Kazanmayı bırakın; o 10 milyon lirayı leblebi-çekirdek parası olarak harcıyorlar!
Ama onlar...
Vergi yerine... Rüşvet veriyor, haraç veriyor, komisyon veriyor!
Tüm bunlara da “bağış” deniliyor.
***
Bu “bağışlar”, çeşitli havuzlarda toplanıyor.
Sonra da aşağıdan yukarıya doğru kurulan bir sistem içinde “kardeşçe” pay ediliyor!
Herkes, gücü oranında pay alıyor.
Böyle olunca da kimse bu arkadaşlara, “Neden bu kadar az vergi veriyorsun?” demiyor!
Çünkü onların şirketlerine müfettiş gitmiyor; defterleri denetlenmiyor!
Kim bilir; belki çoğu defter mefter bile tutmuyor!
***
“Rüşvet, haraç, komisyon” olmayan gerçek bağışlar da var elbette...
Onlar da hep beyzadelerin, hanımların kurduğu ya da yönettiği vakıflara, derneklere akıyor!
Devlete 3,5 milyon lira vergi vermeyen yukarıdaki adamlar; TÜRGEV’e, ENSAR’a, diğer dinci vakıf ve derneklere onlarca milyon lirayı oluk oluk akıtıyor.
Üstelik bu bağışların tamamını da vergiden düşüyor!
***
Düzen bu:
Gemisini yürütene artık kaptan değil...
“Yandaş” deniliyor!

GÜNÜN SORUSU
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde rektörlük seçimi yapıldı. Mevcut Rektör Prof. Dr. Mehmet Karaca 379, Prof. Nedime Lerzan Özkale 208 oy aldı. AKP Kayseri eski Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır ise sadece 107 oy alabildi. Şimdi bu sıralama önce YÖK’e gidecek sonra da Cumhurbaşkanı üçünden birini atayacak. Sorum size; ama bu defa çoook zor:
İTÜ’de yeni rektör kim olacak?

Teröristlerin ‘b’ planı ne?
Fransa’nın Türkiye’deki temciliklerinde yapılması planlanan 14 Temmuz Fransa Milli Günü kutlamaları, bu ülke tarafından güvenlik gerekçesiyle iptal edildi. Ayrıca Ankara’daki Fransa Büyükelçiliği ile İstanbul’daki Fransa Başkonsolosluğu ikinci bir emre kadar kapatıldı.
Yani “kırmızı alarm” ilan edildi!
Fransa’nın aldığı bu önlemlerle, bu binalara yönelik olası terör saldırıları diyelim ki önlendi.
O zaman soru açık:
Teröristlerin “b” planı ne?
O binalara saldıramadıklarına göre, şimdi nereye saldıracaklar?
Amacım; korku ve panik yaratmak değil; dikkatleri saldırganların “b”, “c” ve “d” planlarına çekmek...
Umarım bizi yönetenler bu planlardan haberdardır ve benzer önlemler bizim vatandaşlarımız için de alınır!

156+358!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra öğretmen E. D.’da:
“Abdullah Bey...
Benim Huber’i işgal ettiğiniz günlerde yapılan harcamaları ödemediğinizden zaten kuşkum yok da... Şu yeni evinizin (saray yavrusu diyorlar) parasını nereden buldunuz; onu merak ediyorum. Öyle ya; bir demir ustasının oğlu olan bir devlet memuru; nasıl olur da piyasa değeri bugün 25 milyon liraya ulaşan bir evi alabilir? Şu işin sırrını söyleseniz de karıkoca devlet memuru olan bir çift olarak biz de bir köşk sahibi olsak!”

GÜNÜN İSYANI
Her fırsatta “taraflı bir Cumhurbaşkanı” olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan, bin 500 hakim ve savcıyı KaçAk Saray’da toplantıya çağırmış... KaçAk Saray yetkilileri, “katılımın ve cübbe giymenin zorunlu olduğunu” da davet mektubuna eklemiş... İsyanım; kendi oğlunu savcıya ifade vermeye bile göndermeyen bu zat-ı muhteremin davetine gitmeyi aklının ucuna getiren hakim ve savcılara:
O andan itibaren kararlarınız “millet” değil, “saray adına” olacaktır! Bizim de umurumuzda olmayacaktır. Bunu da böyle biliniz!