11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin Londra seferi

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

İngiltere’deki Barolar ve Hukuk Dernekleri 23-25 tarihleri arasında Magna Carta’nın kabul edilişinin 800. yılını kutlamak için Küresel Hukuk Zirvesi adı altında bir dizi etkinlik düzenlemişti. Magna Carta siyasal hukuk tarihinde önemli bir kilometre taşıdır. 1215 yılında bu belge ile Kral kendisine ait yetkilerin önemli bir bölümünden halk yararına vazgeçtiğini kabul etmektedir. Magna Carta bir anlamda demokrasinin ilk temel belgelerinden biridir. Etkinliklerin temel konusu hukukun üstünlüğü ve hukukun üstünlüğünü sağlamanın kimin sorumluluğunda olacağı üzerine bina edilmişti. Bu etkinliklere dünyanın tüm yörelerinden iki binin üzerinde delege katılmış ve müthiş bir hukuk şöleni yaşanmıştı. Bu hukuk zirvesine Türkiye Barolar Birliği adına değerli meslekdaşım Av. Dr. Ayçe Özok Ener ile birlikte katılarak demokrasinin insanlık için ne kadar önemli olduğuna bir kez daha tanıklık ettik.

AKP’NİN BU ZİRVEDE NE İŞİ VAR?

Konu ile ilgili toplantılara katılmak üzere Kraliçe Elizabeth Kongre Merkezi’ne gittiğim zaman bir grup AKP milletvekili ile karşılaştık. Adalet Bakanı ile birlikte TBMM’yi temsilen bir grup milletvekili olarak zirveyi izlemeye gelmişlerdi. Hangi hukuk bilgileri, hangi demokrasi anlayışları ve hangi yabancı dil bilgileri ile etkinlikleri izleyecekleri merak ettik. Bizim orada TBB adına bulunuşumuzdan pek hoşlanmadıklarını anladık. Bize ilk sözleri İç Güvenlik Yasa Tasarısı’nı TBMM’den geçirerek yasalaştıracaklarını müjdelemek oldu. Kendilerine yanlış yere geldiklerini, bu toplantıların demokrasiyi kutsamak için yapıldığını oysa AKP’nin Türkiye’yi hızla demokratik parlamenter sistemin dışına çıkarmak istediğini ve İç Güvenlik Yasa Tasarısı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tüm hükümlerini inkâr ettiklerini anlatmaya çalışırken kalabalığa karışıp gözden kayboldular.

ADALET BAKANI DERS ALDI MI ACABA?

Toplantıların ilk gününe katılan Adalet Bakanı İngiliz Barolarının ve Hukuk Derneklerin çok önemsediği demokrasi konusunda yapılan konuşmaları gereği gibi izledi ve algıladı mı? Hukukun üstünlüğü kavramı iki dünya savaşından sonra yeniden savaşlar yaşanmasın, insanlar barış ve güven içinde yaşasın diye geliştirilmiş çok önemli bir kavram. Türkiye’nin bu kavramdan giderek uzaklaştığı gerçeği karşısında Adalet Bakanı oturumlar sürerken acaba hiç kendini sorguladı mı? Acaba halka yaşatmak istediklerini, yok etmek istedikleri temel demokratik hakları düşünüp yüzü kızardı mı? Sanmıyoruz çünkü eğer gerekli dersi alsaydı İç Güvenlik Yasa Taslağı’nın geri çekilmesi için gerekli girişimlerde bulunurdu.

İNGİLİZ POLİSİNİN DEMOKRASİ ANLAYIŞI

Toplantının ilk günü kongre merkezinin önüne ellerinde pankartlarla kalabalık bir grup geldi. İngiliz Hükümeti’nin Magna Carta’nın temel ilkelerine saygı duymadığını dile getiriyor ve hükümeti eleştiriyorlardı. Kalabalık kongre merkezine yaklaşınca görevli polisler hemen gösteri yapan grubun arkasına geçerek grubu trafikten ve gruba olası müdahalelerden korumak için önlem aldı. Etrafta ne TOMA, ne biber gazı sıkacak ne göstericileri coplayacak polis vardı. Bizim alıştığımızın dışında bir polis uygulamasıydı ve böyle olması gerekiyordu. Polisin temel görevi yurttaşların temel demokratik haklarını kullanmasına yardımcı olmaktır yoksa haklarını kullananları kurşunlamak, döğmek değildir. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün İngiltere’ye bir heyet göndererek polisin gösterilere müdahalesi konusunda gerekli incelemeyi yapması ve İngiliz polisinin demokrasiye saygısını yerinde gözlemlemesi çok doğru ve önemli davranış olur sanıyoruz.