A+
A-
AKP'nin Trump yönetimine üçüncü şartı
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
ABD'de devir teslim tamam.
Görev Donald Trump'ta.
Yeni bir dünyanın sancıları başladı.
Dünya için.
ABD için.
Türkiye için.
* * *
Trump'ın yapabilecekleri?
Yapamayacakları?
Soru çok.
Cevap az.
* * *
Kesin olan.
Trump, yol kazası değil.
Derin güç kaymalarının ürünü.
* * *
İkili karakterde.
Hem alt sınıflara dayanıyor.
Mesela: Reel sektörün çökmesiyle işsiz kalanlara.
Hem de büyük burjuvazinin bir kanadına.
Mesela: Büyük silah şirketlerine.
* * *
Ortak zemin: Küreselleşmeden zarar görmüş olmaları.
Trump'ın gerici sloganları da...
Halkçı söylemi de bu zemine dayanıyor...
* * *
Bir "devrim"le gelmedi.
Ezici seçmen desteği de yok.
Amerikan müesses nizamı: Tam ikna olmuş gözükmüyor.
Bunlar Trump'ın yetmezlikleri.
* * *
Fakat küreselleşme duvara dayandı.
Hem dünyada
Hem de anavatanı Amerika'da.
Özeti:
Mevcut güçler dengesi içinde.
Müesses nizam Trump'a mecbur.
* * *
Gelelim AKP iktidarının Trump hesaplarına.
Beklentileri yüksek.
Başlangıçta tam tersiydi oysa.
AKP'nin tercihi Hillary Clinton idi.
Yüksek siyasi idealler için değil.
Clinton'a "Suriye penceresi"nden bakıyorlardı.
* * *
Demokratlar'ın adayıyla AKP aynı görüşteydi.
Bir: Suriye'de Esad'a yasak "güvenli bölge".
İki: Esad'sız Suriye.
Yani: Savaşın tırmandırılması. Esad'ın yıkılması.
* * *
Fakat: AKP süreç içinde politika değiştirdi.
Hem Suriye'de. Hem de ABD'deki başkan tercihinde.
Önce Hillary Clinton tercih olmaktan çıktı.
Sonra 15 Temmuz yaşandı.
* * *
Darbe girişiminden hemen sonraki günler...
AKP'li bir medya patronuyla sohbetteyim.
Konu Amerikan seçimleri.
Hillary: Kendileri açısından üstünü çizmişler.
Trump: Bir tür "serseri mayın" sayıyorlar.
Onalara göre: Kazanma ihtimali zayıf.
* * *
Muhatabımın ilginç bir "siyasi bedduası"nı hatırlıyorum.
Gülerek: "İnşallah Trump kazanır."
Biraz duraklayıp gerekçesini de açıkladı.
"Kazanırsa... ABD'de iç kavga başlar ve ülke dağılır."
Hareket noktası: "Dünya da, Türkiye de Amerika'dan kurtulur."
Trump ihtimali sonraları gündeme geldi.
* * *
Şimdi: AKP'nin Trump'tan beklentileri yüksek.
Barack Obama dönemine bakıyorlar.
Yeni dönemin daha ehven olacağını düşünüyorlar.
* * *
Trump'la ilişkilerde: AKP liderliğinin öncelikleri neler?
İkisini ezberledik.
Sıkça konuşuluyor. Yazılıyor.
Bir: Fethullah Gülen'in iadesi.
İki: Suriye'de PKK/PYD'ye desteğin kesilmesi.
* * *
Üçüncü bir "şart" daha var.
Pek konuşulmayan, yazılmayan.
Onu da Başbakan koydu masaya.
* * *
Binali Yıldırım medya yöneticileriyle buluştu.
3 gün önce (19.1.2017).
İlk iki şartı aynen tekrarladı.
Üçüncü şartı ise şöyle formüle etti.
"Türk halkının ABD konusunda çok olumsuz bir algısı var."
"15 Temmuz'da derinleşen bu olumsuz algıyı düzeltmek için gözle görülür adımlar bekliyoruz."
* * *
"Üçüncü şartı" biraz Türkçeleştirelim.
15 Temmuz'da ne oldu: FETÖ'cü bir darbe girişimi.
Darbenin arkasındaki güç kimdi: "Üst akıl" dedikleri ABD.
Darbenin Türkiye'de zihinlerdeki etkisi: Türk halkında ABD konusunda bir algı oluştu. Derin ve olumsuz.
ABD ne yapmalı: "Bu olumsuz algıyı düzeltmek için gözle görülür adımlar" atmalı.
* * *
Başbakan "diplomatik" ifade etmiş.
O, "Türk halkı" diyor. Siz, "Recep Tayyip Erdoğan" anlayın.
Binali Bey diyor ki aslında.
Ey ABD: "Önceki yönetim darbe yapymaya kalktı."
Amaç: "Liderimizi yıkmak, öldürmekti."
Etkisi: "Bizde derin güvensizlik yarattı."
Şimdi: "Bize gözle görülür güvenceler ver."
Özeti budur.
* * *
ABD'yle ilişkiler aslında iki konuya endekslendi.
Türkiye için: Suriye'de "ABD koridoru".
Yeni yönetim bundan vazgeçer mi?
Erdoğan için: ABD, Erdoğan'la tekrar beyaz sayfa açar mı?
Yani: Erdoğan'ı devirme politikasından vazgeçer mi?
* * *
Sonuç: Kesin konuşmak için erken.
Şimdilik şu kadarını tespit edelim. Trump yönetiminin Erdoğan'a kredi açma ihtimali zayıf değil.
Bize düşen: Bunun iç siyasi dengelere etkisini hesap etmek.