AKP’yle anayasa yapmak zavallılıktır
Türk siyasi hayatının bitmeyen tartışmalarından biri, 1924 Anayasası hariç, bütün anayasaların askerler tarafından yapıldığı iddiasıyla, değişik gerekçelerle de olsa değişik kesimlerden gerek 1961 Anayasası'na ve gerekse de 1982 Anayasası'na eleştiriler getirilmiştir.
Ama bu eleştirilerin hiçbirisi, devletin kurucu felsefesini ayaklar altına alacak şekilde, yeni baştan tümden bir anayasa yapalım boyutunda olmamıştır.
AKP ve ona yardakçılık yapan bu ülkenin sözde aydınları tarafından, 177 maddelik anayasanın yaklaşık 120 maddesinin halkın oylarıyla seçilmiş TBMM'ce değiştirildiği ısrarla görmezden gelinerek, yeni bir sivil anayasaya yapılması gerektiği ileri sürülüyor.
AKP'nin istediği gibi tümüyle yeni bir anayasa yapmak, devleti yeniden kurmak, yeniden örgütlemek demektir.
Sayısal çoğunluk
Demokratik bir rejim olabilmenin evrensel bir ölçütü olan yargılamanın bağımsızlığı ve yargıcın tarafsızlığı, 12 Eylül 2010 Anayasa değişiklikleriyle artık söz konusu değildir.
AKP'nin varmak istediği hedefin önüne hiçbir hukuki engel çıkartmayacak, şekillendirilmiş bir Anayasa Mahkemesi; bağımsızlığı ve yansızlığı kalmamış bir adli ve idari yargı.
Tayyip Erdoğan'ın şu anda tek hedefi, ülkeyi kuruluş felsefesinden uzaklaştırmak, Cumhurbaşkanını tekrar eskisi gibi TBMM'ye seçtirmek ve Anayasa'nın 101. maddesinin son cümlesindeki, "partisi ile ilişkisi kesilir cümlesini" kaldırtmaktır.
AKP, BDP+Bağımsızlar+ Devşirmelerle işbirliği yaptığı anda oluşacak üç yüz yetmişi aşan bir milletvekili grubuyla, istediğini yapabilecek sayısal çoğunluğa sahip olur.
BDP ve bölücüler, "bağımsız Kürdistan"ın önünü açan her türlü işbirliğine sıcak bakarlar. Bu nedenle BDP, kendilerine özerklik verildiği anda her değişikliğe evet diyeceklerdir.
Bunun yanında CHP'li bir milletvekili de çıkıp "Özerklik artık tartışılmalıdır" diyorsa ve parti yönetiminden hiçbir eleştiri gelmiyorsa, özerkliğin anayasaya girmesi artık çok kolay olacaktır.
Üniter devleti savunması gereken CHP bile özerkliği tartışılabilir kabul ediyorsa, bu sadece AKP'nin ve bölünmeden yana olanların elini güçlendirir.
Azınlık statüsü kabul edilemez
Ülkenin bütün vatandaşları, hangi etnik kökenden gelirse gelsinler, bu ülkenin asli sahipleridirler. Özerklik, Kürtleri "etnik azınlık" haline getirir. Azınlıklar, korunması gereken topluluk olarak kabul edilirler. Yani bu, Kürt kökenli vatandaşlarımız tarafından şiddetle reddedilmesi gereken bir statüdür.
Bu ülkeyi seven hiç kimse kendi vatandaşına ikinci sınıf vatandaş olmayı telkin edemez, etmemesi gerekir.
Siyasi parti yöneticileri de insandır. Her insan gibi hata yapabilirler. Ancak yapılmak istenen anayasa değişikliklerinin devletin temel felsefesini ortadan kaldıracağı, Atatürk devrimleriyle oluşturulan ulus devleti etnik gruplara ve mezheplere bölünmeye götüreceği bu ülkenin gerçek aydınları tarafından her fırsatta yüksek sesle haykırılırken bunu duymazdan gelmek, bu ülkeye ihanet etmektir.
Kurucu irade
Tümden yeniden bir anayasa yapılmak istenmesinin temel amacı, Türkiye'nin siyasal yapısını silkeleyip, bozup, başkalaştırmaktır.
Siyasal yapı bu ülkenin kurucu iradesinin ortaya koyduğu bir durumdur.
Kurucu iradeye rağmen yapılacak anayasa değişikliği, meşru ve kabul edilebilir bir değişiklik olmayacaktır. Zira kurucu irade, Meclis'teki parmak hesabıyla değiştirilemeyecek bir üstün iradedir.
Dünyada hiçbir devlet, kurucu iradesini yok sayarak canı istediği zaman yeni bir anayasa yapmaz, yapamaz.
Bütün gayesi, bu kurucu iradeyi bir karşıdevrimle ortadan kaldırmak olan AKP'yle müştereken bir anayasa çalışması yapmak, eğer bu çalışma AKP'nin gerçek hedefi bilinmesine rağmen yapılıyorsa ihanettir.
Ülkenin namuslu siyasetçileri, aydınları AKP'nin zihniyetini, varmak istediği hedefi, her gün ve her fırsatta yüksek sesle dillendirmelerine rağmen, gerçekleri göremeyip de, onunla birlikte bir Anayasa değişikliğine kalkışmak, kimse kusura bakmasın tam bir zavallılıktır.