Ali Ağaoğlu: O iki hafta gerçekten çok zorlanacağımız haftalar olacak!
Evren Devrim ZELYUT
Vatan Gazetesi yazarı, SOCAR Türkiye Finansal Risk ve Hazine Koordinatörü ekonomist Ali Ağaoğlu ile gündemdeki ticaret savaşları, petrol fiyatları ve doların hareketi hakkında konuştuk.
Ağaoğlu ABD-Çin ve Avrupa arasındaki ticari gerginlikler ile ilgili sorumuza yanıt verirken ilk olarak ekonomi çevrelerinin kullandığı “savaş ya da çatışma” kavramı üstüne durdu ve bu kavramların kullanılmasının şu an erken olabileceğini belirterek şöyle devam etti.
“Trump’ın oy isterken verdiği birtakım vaatler oldu. Bu vaatler arasında da ticaret konusunda Amerika'nın aleyhine olan veya ciddi dış ticaret açığı verdiği ülkelere karşı yaptırımlarda bulunmak vardı. Çin bunların içindeki en büyüğü. Trump'ın Çin'e karşı 200 milyar dolarlık bir paketi var ve diyor ki ‘en azından teknoloji ile ilgili olan kısımlarında, benim yarattığım bilgiye karşı bir vergi ödemelisin.’ Bunu da çok özel maddelerle yapıyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün kurallarına çok da uyan şeyler değil. Amerika'nın kendi iç dinamiklerine dayanarak yaptığı bu eylemler en fazla da Çin’i vuruyor. Çin buna karşı 50 milyar dolarlık bir paket açıkladı. Bu bir çatışma gibi gözüküyor ama ben bunun büyük bir hareket olarak ya da dünyanın tamamını kapsayacağını düşünmüyorum. Tabi ki birçok ülkeyi etkileyecektir. Çin'in bu konuda geri adım atan taraf olacağını, birtakım tavizler vermek zorunda kalacağını, yine de kısasa kısas, sen yapıyorsan ben de yapacağım, sen büyük devletsen ben de büyük devletim şeklinde attığı adımlar bir çatışma olarak algılansa da henüz ortada çok büyük rakamlar yok.
Bir ikinci aşama var, belki orası biraz problem çıkartabilir. Orada da Amerika bir adım öne geçecek gibi. O da NAFTA tarafı yani Kanada ve Meksika ile olan serbest ticaret anlaşmasında Amerika bu iki ülkeye karşı cari açık veriyor. Meksika için işler biraz daha zor, bu nedenle Meksika pesosu çok ciddi olumsuz etkilendi. Onun için onlar bir parça geri adım atacaklar. Ama her şeyin Trump'ın istediği büyüklükte ya da Amerika'nın iddia ve talep ettiği boyutta olacağını düşünmüyorum. Birazcık al ver şeklinde pazarlık ortamı oluşacağını tahmin ediyorum. Bunun için de özellikle demir-çelik konusunda Amerika'nın attığı adımlar bazı ülkeleri, özellikle de Türkiye'yi, bizi etkiliyor olacak. Zira bizim en büyük müşterilerimizden birisi de Amerika.”
Türkiye’ye oluşacak etkiyi açmasını istediğimizde Ağaoğlu demir-çelik sektörünü işaret ederek şunları söyledi:
“Kısa vadede değil ama orta ve uzun vadede demir-çelik tarafında Amerika'ya yaptığınız ihracatın yerine birini koymak zor. En büyük ticaret partnerimiz aslında Avrupa ancak demir-çelikte Amerika çok büyük bir tüketici. Oradaki vergilerin getireceği fiyat artışlarının yaratacağı talep düşüşleri ister istemez Türkiye'nin de etkileneceği bir alan olarak gözüküyor.”
Ticaret Savaşları ile ilgili olarak gerginliklerin büyümesi halinde Çin tarafında bir devalüasyon ihtimalinin de oluşmasının gündeme geleceğini söyleyen Ağaoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Bu iş sertleşirse Çin tarafında yuanın devalüasyon ihtimali gündeme gelebilir. Böyle bir ihtimal ortaya çıkarsa bu diğer gelişen ülkeleri de etkileyecek ve bizi de vuracaktır. Bu kur tarafında çok da konuşulmayan bir konudur. Böyle bir ihtimal ortaya çıkarsa ki bu da yakın zamanda değil ama diyelim ki 3-6 ay arasında oluşursa ve yuan değer kaybetmeye başlarsa özellikle uzak doğu para birimlerinde bir değer kaybı ile kur savaşlarındaki gibi bir hareket yaşanabilir o da dönüp Türkiye’yi vurabilir.”
Ağaoğlu’na Amerika'nın koyduğu gümrük vergilerinin ucuz Çin mallarının ABD’ye girişini engelleyerek bu ülkede enflasyonu yukarı çıkartması ve bu durumun FED’i faiz artırımı konusunda teşvik edip etmeyeceğini de sorduk. Ağaoğlu şu yanıtı verdi:
“Bu vergiler eninde sonunda Amerika'nın içindeki ürün mal ve hizmetlerin fiyatlarını yükseltici bir etki yaratacak. Onun da evet enflasyona bir etkisi olacak. Ama FED'in bunu şu anda çok önemli bir risk olarak gördüğünü düşünmüyorum. Böyle bir açıklama da yapmadı. Ben şahsen bunun çok dehşet bir etki yaratacağını düşünmeyen taraftayım. Belki piyasaların beklediği faiz artışını zaman olarak bir çıt öne çekebilir. Onun dışında çok majör bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Eğer öyle bir şey olursa ABD şu veya bu şekilde geri adım atacaktır, onlar da dengelerinin sert bir şekilde bozulmasını istemeyecektir.”
Turmp’ın Avrupa Birliği’ni hedef alması Türkiye ihracat pazarlarını sıkıntıya sokar mı diye sorduğumuzda ise Ağaoğlu gümrük birliği nedeni ile kısa vadede böyle bir riskin olmadığını belirterek seçim sonrası Türkiye’nin yönünün önemli olduğunu belirtti. AB ile sorunların çözülüp çözülmediği ve gümrük birliği anlaşmasının yenilenmesi ve uygulamaya geçilmesinin takip edileceğini belirtti.
Ali Ağaoğlu'na 22 Haziran’da yapılacak OPEC toplantısından çıkacak olası kararlarla ilgili görüşünü sorduğumuzda ise şu açıklamaları yaptı:
“Son günlerde en iyi haberlerden biri petrol fiyatlarındaki düşüştü. OPEC tarafında petrol kısıtlamasına dair anlaşmayı benim tahminimden çok daha başarılı bir şekilde uyguladılar. Hatta ve hatta üretim miktarı onların tahminlerinden bile aşağıda kaldı veya üretim kısıntısı onların hedeflerine üstüne çıktı.
Şimdi bir taraftan Trump’ın üretimi 1 milyon varil artırın, bu fiyatları suni olarak yukarıda tutuyorsunuz dediği nokta var. Buna Suudi Arabistan'ın ve Amerika'nın aralarındaki ilişkiden dolayı evet deme ihtimali var, yani bir miktar artış gelecek. Buna Rusya 1,5 milyon varil diyor, şu an piyasalarda bu beklentiyle fiyat 72/73 dolara indi ancak cuma günü konuşulacak rakam 300-600 bin varil arasında olacak o nedenle tekrar 75 dolar seviyesine geldik.
Ben üretimin 1 milyon varil civarında kesileceğini düşünen taraftayım. Fiyatın tekrar 72/73 dolar bandına ineceğini düşünüyorum. Bu arada önemli bir nokta Amerika'daki kayaç petrol üretiminin hem kuyu sayısı hem de üretim miktarı artıyor. Bu da aslında Suudi Arabistan ve Rusya'yı yoran ve bozan bir taraf. Önümüzdeki dönemde bu gelişmelerle 70 doların bir parça altına ineceğimizi tahmin ediyorum.”
Ağaoğlu'na seçime az bir süre kala Amerikan dolarında yaşanılan yukarı atakları sorduğumuzda piyasalarda FED tarafında 3’den 4’e yükselen faiz artışı beklentilerini işaret ederek şu açıklamaları yaptı:
“Dışarıda FED içeride seçim belirsizliğinin etkisi hem içeriyi hem dışarıyı bozdu. Dışarıyı bozdu derken Türkiye’nin risk primini gösteren CDS’ler 330’un üzerine çıkmış durumda. Bu olumsuz ve negatif fiyatlanan bir konu. Ayrıca Türkiye’nin Eurobond’ları da olumsuz fiyatlanıyor. Seçime kadar bu gerilim devam edecek. Seçimden sonra da sonuca bakarak piyasa fiyatlama yapacak. Bu yükselişlerin arkasında daha önceki seçim ve referandumlara oranla şu an sonucun kestirilememesi yatıyor.
Ne gibi bir sonuç çıkacağı net değil. Seçimin 2. tura kalıp kalmayacağı çok önemli. Özellikle o iki hafta gerçekten çok yorulacağımız ve zorlanacağımız haftalar olacak. Onun için şu an bazıları korkulu rüya görmektense uyanık yatalım deyip dövizlerini alıyorlar. Bununla beraber normal bir döviz talebi de var. Ekonominin çalıştığı ve ihtiyaç duyduğu bir döviz talebi var. Fazla satıcının olmadığı bir ortamda da biraz da piyasadaki endişelerden kaynaklanan hak etmediği bir yükseliş ile karşı karşıyayız. Yani şu anda belirsizlikten ve riskten kaçınma ihtiyacı ile dolar kuru yükseliyor ancak seçimden sonra bir çıt gevşemesini bekliyorum. Ancak seçim sonuçları çok garip yerlere giderse o zaman farklı fiyatlarla da karşı karşıya kalabiliriz.”