Ali Tatar’ı bugün gene öldürdüler
Bugün, Yarbay Ali Tatar’ı ölüme gönderen soruşturma savcısı Süleyman Pehlivan’ın Yargıtay 9. Dairesi’nde yargılanma günüydü. 9. Daire skandal bir karara imza attı ve Tatar ailesinin müdahillik talebini reddetti. Pehlivan’ın yargılanmasına ilişkin arkadaşımız Olcay Kabaktepe’nin haberini sitemizde okuyacaksınız.
Yarbay Ali Tatar'ı ikinci kez ifadeye çağırıp intiharına yol açan dönemin özel yetkili savcısı Süleyman Pehlivan, 2011'de adeta ödüllendirildi. Yargıtay üyeliğine seçildi. 15 Temmuz darbe girişimin ardından hakkında gözaltı kararı çıkartılan 140 Yargıtay üyesinden biriydi. Pehlivan, 18 günlük bir firardan sonra 6 Ağustos 2016 günü İzmir’de Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne teslim olmuştu.
BİR FETÖ CİNAYETİ
Yarbay Ali Tatar nasıl öldürüldü? Gelin o karanlık günleri bir hatırlayalım. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in önüne bir dosya konulduğunda tarihler Ağustos 2009’u gösteriyordu. Dosyada “amirallere suikast” yapılacağı iddia ediliyordu. O günlerde FETÖ’nün bütün tertipleri bu tür bir ihbarla başlıyordu.
Soruşturma sonunda bazı deniz teğmenleri tutuklandı. “Uyuşturucu ve fuhuş çetesi” diye başlayan operasyon önce “Amirallere suikast”a, daha sonra da başka dosyalarla birleştirilerek “Poyrazköy Davası”na dönüştü.
Soruşturmanın başındaki savcı daha sonra Yargıtay üyesi yapılarak ödüllendirilen Süleyman Pehlivan’dı. Soruşturmanın polis ayağını ise şu anda Silivri’de tutuklu olan İstanbul TEM Şube Müdürü Yurt Atayün yürütüyordu.
PERİNÇEK’İN “KURYESİ” ALİ TATAR
Poyrazköy iddianamesi akıllara zarar bir metindir. Kafes eylem planı, silah ve mühimmat listesi, psikolojik harekat kampanya kontrol formu, gayri Müslim vatandaşlara yönelik (mezarlıkları dâhil) eylem listeleri, "özel plan hücre lideri" imzalı talimatlar... "İşçi Partisi ve Ergenekon'un Deniz Kuvvetlerindeki temsilcisi gibi faaliyet yürüten" albaylar, Ergenekon'a ait gizli belgeleri "odasına girildiğinde soldaki dolabın altında saklayan" subayları açıklayan ihbarlar ve hatta "Doğu Perinçek Başkanımızın Emirleri" gibi zırvalıklar...
Gene iddianameye göre Perinçek’in Silivri’den gönderdiği talimatları, teğmenlere ileten “kurye” ise Yarbay Ali Tatar’dı!
SUÇU ALEVİ OLMAK
Tarihler 5 Aralık 2009’u gösteriyordu. Ali Tatar, “Beşiktaş Terör Örgütü”nün özel yetkili savcıları tarafından gözaltına alındı. Tatar’ın hedef seçilmesinin en önemli nedeni Alevi olmasıydı. Bu yolla ordu içinde görev yapan Alevi kökenli Atatürkçü subayların tasfiyesi amaçlanmıştı.
Ali Tatar hakkında ilk suçlamalar www.dersim.iphox.com isimli internet sitesinden yapıldı. Bu sitenin “Amirallere suikast” soruşturmasının klasörlerinde yer alan “haberlerinden” bir örnek verelim:
“…Yüzbaşı Ali Tatar; Alevi olup, (Sivas’ın Gürün ilçesinin Yuva köyündendir.) Deniz Lisesi PAP şube müdürüdür. Yuva köye yörede PKK’lı yatağı ve anarşist yuvası olarak bilinmektedir. Aynı köyden yakın akrabası Hüseyin Tatar, anne: Elife, baba: Halife, bölücü örgüt üyesi olmaktan sabıkalıdır. Sitede, “Ali Tatar’ın sırf Alevi oldukları için kayırdığı ve yakın ilişkide olduğu gözlenen eğitim uzmanı personel şunlardır” denilerek çok sayıda teğmen, üsteğmen, yüzbaşı ve albay rütbesindeki subayların adları sayılıyordu. Yarbay Tatar hakkında tek “delil” buydu.
TATAR TUTUKLANIYOR
Savcı Süleyman Pehlivan, Tatar’ı, “Silahlı terör örgütü üyesi” olduğu gerekçesiyle tutuklanması talebiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Ali Tatar, 10. Ağır Ceza’nın nöbetçi hakimi Davut Bedir aynı gün Ali Tatar’ın tutuklanmasına karar verdi. Yarbay Tatar, TCK’nın 314/2 maddesine göre artık “silahlı terör örgütüne üye” olmuştu!
TUTUKLAMAYA İTİRAZ
Yarbay Tatar’ın tutuklanması kararına avukatı İhsan Nuri Tezel itiraz etti. Tezel tahliye talebinde, “Toplantı Kararları- Mayıs” ile “Eruygur” adlı belgelere dikkat çekiyordu. Askeri bir birliğin içinde, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı’nda, komutanın bilgisi dışında “illegal bir toplantı” yapılmasına olanak yoktu. Ayrıca Mayıs 2008’de yapıldığı iddia edilen bu toplantıya Perinçek’in katılmasının da imkanı yoktu. Çünkü Perinçek o tarihte tutukluydu! “Belge” sahteydi.
Savcı Pehlivan Tatar’ın tahliye talebine karşı çıktı. İtirazın görüşüleceği İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazdığı yazıda Pehlivan, “suç vasfı, delil durumu, tutuklama kararının isabetli olması ve tutuklama nedenlerinde herhangi bir değişiklik olmaması nazara alınarak” tahliye talebinin reddedilmesini istiyordu.
11. Ağır Ceza Mahkemesi yargıcı Bülent Akasma, savcı Pehlivan gibi düşünmedi. Tatar’ın tahliyesine karar verdi. Ali Tatar, 16 Aralık 2009 günü Hasdal Askeri Cezaevi’nden tahliye edildi.
PEHLİVAN YENİDEN HAREKETE GEÇİYOR
Ancak Tatar’ın çektiği çile bitmemişti. Savcı Pehlivan, Tatar’ın peşini bırakmayacaktı.
Yarbay Tatar’ın tahliyesinden bir gün sonra, 17 Aralık 2009 günü savcı Süleyman Pehlivan, 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararına itiraz etti. Tatar’ın tahliyesine karşı çıktı ve Tatar hakkında “yakalama emri çıkarılmasına” karar verilmesini talep etti.
Özel yetkili İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Aralık 2009 günü, oy çokluğuyla (2’ye 1) Tatar’ın yeniden tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme üyesi Oktay Açar, karara muhalefet şerhinde şöyle diyordu:
“Şüpheli Ali Tatar’ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu dikkate alınarak mahkememiz nöbetçi hakimliğince verilen tahliye kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun yakalama emri çıkartılması yönündeki görüşüne katılmıyorum.”
AMA ALİ TATAR “ELE GEÇİRİLEMEDİ”
Tahliyesinin üzerinden daha 48 saat geçmemişti. Eşiyle, çocuklarıyla hasret giderememişti. Tam dediği gibi oldu. Ruhu evinde kaldı, cansız bedeni “ölü muayene tutanağı” için Adli Tıp morguna kaldırıldı.
Yarbay Tatar’ın cenaze törenine katılan dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit, “Amirallere suikast” yalanına hiçbir zaman inanmadığını söyleyecekti. Tatar’ın cenaze töreninde savcı Pehlivan’a beddua edilecekti.
Yarbay Ali Tatar intihar etmedi, öldürüldü!
Yargıtay 9. Dairesi’nin Tatar ailesinin müdahillik talebini reddeden bugünkü kararı Ali Tatar bir kez daha öldürülmüştür. Yarbay Tatar’ın ölümünü, “haksız suçlamalara dayanamayarak onuru için intihar eden bir subayın trajik sonu” olarak değerlendirmek yanlıştır. Ali Tatar adım adım intihara sürüklenmiş, katledilmiştir. Katilleri bellidir, fakat hâlâ hesap sorulmamıştır. Bu katillerden hesap sorulmadan Tatar’ın ruhu huzur bulmayacaktır.
SUÇ: KASTEN ADAM ÖLDÜRMEK
Ali Tatar’ın kardeşi Ahmet Tatar, 25 Kasım 2014 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Ahmet Tatar, kardeşi hakkında hukuka aykırı olarak gerçek dışı suçlamalar içeren fezleke düzenleyeh ve hakkında hiçbir somut ve hukuki bir delil yokken tutuklayarak ölümüne neden olanlara dikkat çekti. Başta İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün olmak üzere çok sayıda polis şefi, soruşturma savcısı Süleyman Pehlivan ve Ali Tatar hakkında tutuklama kararı veren 10. ve 11. ağır ceza mahkemelerinin üyeleri hakkında “suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt üyesi olmak, adil yargılamayı engellemek, suç atmak, sahte evrak tanzim etmek ve kasten adam öldürmek” suçlarını işledikleri için dava açılmasını talep etti. Soruşturma devam ediyor.
Cemaat’e tahliye çıkaran Hakim, Ali Tatar’ı ölüme gönderen isimdi
Ali Tatar tahliye edildikten sonra savcının yeni hiçbir delil sunmadan yaptığı tutuklama kararını kabul eden Hakimlerden biri Metin Özçelik’ti.
28 Nisan 2015
Yarbay Ali Tatar hakkındaki soruşturmanın başındaki savcı, şu anda Yargıtay üyeliği yapmakta olan Süleyman Pehlivan’dı. Tatar hakında hiçbir somut delil olmamasına rağmen ilk tutuklama kararını, 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 39505 sicil numaralı hakimi vermişti.
Bu hukuksuz tutukluluğa yapılan itirazları hiçbir yasal gerekçe göstermeden hukuka aykırı olarak red kararı veren10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetiydi.
Red kararlarına karşı yapılan itirazları ise hiçbir yasal gerekçe göstermeden red eden 11. Ağır Ceza Mahkemesi ve onun üyesi Metin Özçelik’ti.
Ali Tatar tahliye edildikten sonra savcının yeni hiçbir delil sunmadan ve gerekçe ileri sürmeden yaptığı tutuklama kararını, Oktay Açar’ın muhalefet şerhine rağmen kabul eden 11. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Şeref Akçay ve üye Metin Özçelik’ti. Akçay, Yarbay Ali Tatar’ın intiharıyla sarsıldı. Vicdanı rahatsız oldu. Tutumu değişti. Beşiktaş’taki F tipi meslektaşları onu hemen afaroz etti. Başta Metin Özçelik olmak üzere selam bile vermez oldular.
TEK SUÇU BU DEĞİL
Ali Tatarın’ın ölümüne neden olması Metin Özçelik’in en büyük suçuydu ama tek suçu bu değildi.
Hakim Özçelik, Emniyet İstihbarat'ın düzenlediği ve fotoğraflarını ilk kez Odatv'nin yayınladığı iftar yemeğinde de yer almıştı.
Balyoz davasında, özellikle tutukluluk halinin devamına karşı yapılan itirazların değerlendiren İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ydi. Metin Özçelik, o mahkemenin üyesi olarak bütün talepleri reddediyordu.
İstanbul Askeri Casusluk davasında ağır mahkumiyetler veren 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığını Özçelik yapıyordu. Bu davada, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı ardından Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi davada mahkum olan tutuklu 5 sanığın tahliyesine ve 38 sanık hakkındaki yakama emrinin kaldırılması ile "yeniden yargılama"ya karar vermişti.
Ergenekon davasında Avukat Nusret Senem, Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi Hayati Özcan ve Hikmet Çiçek hakkında tutuklama kararı veren de Özçelik’ti.
ÖZÇELİK YARGILANMALIDIR
Metin Özçelik, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün üyesidir. Örgüt faaliyetleri çerçevesinde görevini kötüye kullanmış, tehdit, şantaj, suç atmak, adil yargılamayı etkilemiş ve kasten adam öldürmek suçunu işlediği hususunda kuvvetli emareler bulunmaktadır. HSYK, Özçelik’i görevden aldı. Peki ya diğerleri? Özçelik ve benzeri hakim ve savcılar yargılanmadan Türkiye’de adalet yerini bulmayacaktır.