Allah varsa keder yok
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, “Türkiye’nin en çapsız Dışişleri Bakanı” olarak tanımladığı Abdullah Gül’ün danışmanı, AKP’nin Dışişleri Bakanı, Başbakanı Davutoğlu muhalefetin Cumhurbaşkanı Yardımcısı. “Bağdat’a ilk bomba düştüğünde ABD’den 8 milyar dolar gelecek. Bunun 1 milyar doları hibe olacak.” diyen, AKP’nin Ekonomi, Dışişleri ve AB Müzakerelerinden Sorumlu Bakanı Babacan, muhalefetin Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, “Sen değil bakan, vekil bile olamazsın!” dediği namı diğer “Ali Dibo” olan, makamında kırmızı bültenle aranan Suriyeli teröristleri ağırlayan, Ergenekon tertibi ile onlarca devrimci, yurtsever, milletsever, NATO karşıtı subay, siyasetçi, gazeteci, iş adamının, sanayicinin, öğrencinin, ailenin perişan edilmesinin baş sorumlularından, AKP’nin Adalet Bakanı Sadullah Ergin CHP’nin Vekil Adayı. AKP’nin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin İYİ Parti Adayı. AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı CHP Adayı. AKP Ankara İl Başkanı Nedim Yamalı CHP Adayı. AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci CHP Adayı. Diğerlerini saymaya kalksak sayfa yetmez.
KIRK KATIR, KIRK SATIR
Ne yapacağız Hocam? Kırk katır altında ezilerek ölmek mi, 40 satırla parçalanarak ölmek mi? Eski BOP Eşbaşkanı mı eskinin boyanmış hali olan yeni BOP Eşbaşkanları mı? Meclis’te “NATO’ya hayır!” diyemeyen, artistlikleriyle, bıyıklarıyla övünen solak partiler mi? Suriye’yi ABD kucağında bölen, Almanya’yı Nazileştiren Yeşil-Sol’dan mülhem Yeşilsol (HDP) mu? 7’li masa ve solakları trajikomik bir vaka. Ülkesi, milleti ve Filistin için fedai olan, katil ABD’nin 6. Filosu’na direnen, askerlerini denize döken, bir elinde Türk bayrağı bir elinde Atatürk “Yaşasın tam bağımsız Türkiye!” diye haykıran Deniz'i kuruttular, bir kez daha katlettiler. Biz size zulüm etmedik. O zulmü kendinize siz ettiniz. Bunları halen umut diye pazarlayan zavallılar. Körler aleminde güneş nurunun ne faydası olur ki. Yazık!
İlk darbeyi Atatürk’ün tam bağımsızlık şiarını koruyamayan, devrimlerine sahip çıkıp korunması için verilmesi gereken mücadeleyi ortaya koyamayan, bunun yerine ABD mandacılığı telkin eden başta İnönü ve Londra-Washington merkezli mahfillerin memuresi Halide Edip ile şürekâsı vurmuştu. Bu darbe ile sendeleyen Türkiye’yi yere seren altın vuruş Menderes iktidarında ülkenin uluslararası terör örgütü NATO’ya teslim edilmesi ve ülkenin açık bir işgale maruz kalmasıydı. Bugün her tarafından irin akan, çarpık, dengesiz, yamalı bohça misali olan sistemin temel taşları o vakitler döşenmişti. Bugün bu zürriyetin ve hattın temsilcileri Atatürk ve din üzerinden kitleleri afyonlaştırmaya devam etmektedir.
NATO-TÜRKÇÜLER
Rozet-Türkçü, NATO-Türkçü ve çözümü halen Londra ve Washington’da arayan Manda-Türkçü zihniyet ile kemikleşmiş yeminli Mustafa Kemal ve devrimlerinin azılı düşmanları solaklar, liboşlar, bölücüler, dini-dar tarikat ve örgütler son darbeyi vurmak için 14 Mayıs’ı tarihi bir fırsat olarak görüyorlar. Bu tarihin seçilmesi ile verilen mesajda 73 sene sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni tamamen tasfiyesi mi başarılacak yoksa Cumhuriyet’in 100. yılında Atatürk’ün başlattığı Milli Demokratik Devrimler mi tamamlanacak, bunu yaşayacağız. Her halükarda Türk Milleti hiçbir habis planın veya gerici-yobaz kuvvetin laik, cumhuriyetçi, devletçi, milliyetçi, halkçı ve inkılapçı (devrimci) ilkelerinin iğdiş edilmesine izin vermeyecektir. Ayrıca herkesin bir hesabı olabilir ancak Allah’ın hesabı hepsini bozacaktır. Biz bitmedi demeden bitmez. Allah varsa keder yok.