Almanya küresel cepheleşmede yerini arıyor! Kuzey Kore'de neyi?
Merkel bugün Washington`u çok üzdü! Handelsblatt gazetesinin `Deutschland Live` programında `ABD`nin olası bir Kuzey Kore askeri harekatını destekliyor musunuz?" sorusunu aynen şöyle yanıtladı:
" Hayır, otomatikman değil. Kuzey Kore krizine askeri bir çözüm görmüyorum. Kanımca yanlıştır."
" Askeri olmayan bütün çözümlere ise yoğun şekilde katılacağız."
Gayet net ve açık! Geçen yazımda 24 Eylül Alman seçimleri konusunda şu üç hususa dikkat çekmiştim: Seçim kampanyası ABD karşıtlığı üzerine oturtulmaktadır ve bu aslında Almanya`nın artık stratejik tavrı olacaktır, AB lideri Almanya`da seçimler ABD seçimlerine yakın önemdedir, Alman seçimleri sonuçlanmadan Washington Kuzey Kore`ye karşı askeri harekata girişemez.
Doğu Alman kökenli ve pürüzsüz Rusça konuşan yılların deneyimlisi Hıristiyan Demokrat ( CDU) lider Angela Merkel aslında şimdiye kadar Alman siyasetinde en ABD yanlısı ve neocon işbirlikçisi güçler arasındaydı. Artık o bile mesafe almaya başlamıştır.
Şu an seçim kampanyasında ABD karşıtı dalga öylesine güçleniyor ki, hele sosyal demokrat partisi (SPD) başbakan adayı ( ki geçen yıla kadar Avrupa Parlementosu başkanı idi) Martin Schultz`un dün ne dediğini bir duysanız, parmağınızı ısırırsınız:
" Alman başbakanı olarak..., Almanya`ya konuşlandırılmış ABD nükleer silahlarının geri çekilmesi mücadelesinin öncüsü olacağım"!
Schutz ayrıca şunları da söyledi:
" Trump nükleer silahlanma istiyor. Biz reddediyoruz."
" Angela Merkel`in aksine, Trump`ın bizden NATO bütçesine daha fazla katkı isteğine şiddetle karşıyım"
" Kuzey Kore krizi, her zamankinden daha fazla, silahsızlanma, özellikle de nükleer silahsızlanma ihtiyacını göstermiştir."
4 trilyon milli gelirli Almanya siyaseti demek, Avrupa Birliği siyaseti demektir. Geçen yazımda kastettiğim şuydu: ` Washington, Avrupa Birliği`ni karşı cepheye alarak bir Kuzey Kore askeri harekatı gerçekleştiremez"! Bu nedenle 24 Eylül Almanya seçimlerini bekleyecektir.
ALMANYA PASİFİK`TE ABD YANINDA MEVZİLENMEYİ REDDEDİYOR!
Peki, şu ana kadar gelinen nokta ne? Merkel`in Kuzey Kore`de ABD yanında yer almayacaklarını belirten bugünkü son açıklaması kesinlikle şöyle okunmalıdır:
" ABD`nin Pasifik cephesinde yer almayacağız. ABD-Japon cephesinde Rusya ve Çin`e karşı mevzilenmiyoruz"!
Yeni durum budur. Bu yeni durumda, Trump bir delilik yapmadıkça ya da neoconlar bir provokasyona cesaret edemedikçe, ABD`nin Kuzey Kore`ye saldırması olasılığı oldukça zorlaşmıştır. Her ne kadar Rusya bu olasılığı hesaba katarak hazırlanıyorsa da...
Neocon strateji Rus-Çin küresel cephesini bölmeyi esas almaktadır. Washington bu nedenle Pekin ve Vladivostok`a birkaç saat ötede bulunan Pyongyang`ı araç olarak kullanmaya çalışıyor. Yani hedefi zavallı Kuzey Kore değil. Orada bir çatışma Suriye gibi olmaz, mutlaka Çin ve Rusya`yı içine çeker. Pyongyang`a atılacak tek bir mini atom bombası bile Pekin`de radyoaktivite rüzgarı estirecektir.
`Düşman yarat, hedef göster, böylece kendi cepheni kur`! Kuzey Kore aracılığıyla Washington`un ulaşmak istediği ilk hedef bu: Dağılma sürecindeki ( Filipinler, Japonya, Endonezya, Hindistan...) Pasifik cephesini Çin ve Rusya`ya karşı bölgede yeniden toparlamak! Ve bunda son aylarda kısmen başarılı da oldu.
ÇİN`İN BANNON TEPKİSİ
Ancak Washington`da siyasal tepedeki kavga ABD`yi zayıf düşürüyor, dönüp dolaşıp birbirlerini, kendi kendilerini ısırıyorlar şu sıralarda! Tabii ki ABD`de `bir iç savaş ` olacağı şeklindeki görüşler gerçeklerden uzak şeylerdir ama tepede her gün yoğunlaşan vahim bir kavga var, Trump zamanla istifa edebilir!
Bu arada şu konuyu da geçmeyelim: Pekin, Trump`ın baş stratejisti Bannon`ın (Amerikan medyasına göre `Başkan Bannon`) geçen haftaki istifasından memnun oldu. Bu memnuniyet evvelsi gün Çin`in devlet denetimli dış yayını `Globel Times` bir başyazıyla dile getirdi:
" Bannon aşırı sağcı ve şahin olarak tanınıyordu. Hatta, Beyaz Saray`da çalışmaya başlamadan önce, ABD`ye en büyük tehdidin Çin ve İslam olduğunu iddia ediyordu..... ABD`nin en büyük düşmanı, dış güçler ve özellikle de Çin değil, bizzat kendisidir. Bannon ise Washington`un `dış düşman hedeflere` odaklı kalmasını isteyerek ABD`yi yanıltıyordu".
Neoconların izlediği 30 yıllık Brzezinski küresel stratejisi Rusya`yı baş düşman alıp, Çin`i `havuç ve sopa` politikalarıyla `tarafsızlaştırmayı` esas alıyor. Trump`ın sağ kolu ve baş stratejisti Bannon ise aksine, tarihte, tüm ekonomik gerileme dönemlerinde batılı liberallerin yaptığı gibi ekonomik korumacılığa ve küresel ticaret savaşına yönelmesinin yanısıra, dış politikaya bu neocon Brzezinski küresel stratejisinden bir başka ve çok önemli noktada ters düsüyor:
Bannon, aksine, Rusya ile biraz yumuşamayı ve Çin`i namlunun ucuna koymayı hedef alıyor! Daha düne kadar Obama`nın ağzından "ABD`ye en büyük tehdid Rusya`dır" diyen Washington, şu sıralar küresel strateji konusunda da bulanıklığa düşmüş durumda: Dünyayı şeşi beş görüyor! Bu `geçiş dönemi` biraz daha sürecek!
Ve yukarıdaki yazıda Pekin haklı: Şu an ABD`nin en büyük düşmanı bizzat kendisi!
Ne Rusya, ne de Çin! Washington`un tepesindeki bu kavganın sürmesi, bu yılın başındaki bir yazımda da belirttiğim gibi, dünya halklarının önünü açmakta, küresel karşı cephelerin gelişmesine müthiş olanak sunmaktadır!
ALMANYA HAYALE Mİ, AVRASYA`YA MI YÖNELECEK?
Ve işte ABD`nin şu anki bu çıkmazını AB`nin dev ekonomik lideri Berlin de görüyor!
Berlin, Mercedes`inin 300 milyonluk ABD pazarında satılmasını, Volkswagen`ının Rusya`da yatırım yapmasını ve yeni ticaret ambargosuyla Rusya`dan gaz ve petrol almasını engellemeye çalışan, bunun yerine kendisini pahalı Amerikan gazına mecbur etmeye uğraşan, Orta Doğu`da ne istemişse kendi tekeline geçiren, gelecekte Çin`den gelecek İpek Yolu`ndan sağlayabileceği muazzam karların önüne ülkesel duvarlar örmeye kalkışan, Brexit`le AB`yi bölen ve hatta sınırlarına nükleer silahlar yığarak onu Rusya`yla bir savaşa iterek sonra Roosevelt dönemindeki gibi seyretmeyi düşleyen bir Washinton`u niye sevsin ki!
Bütün bunlardan rahatsızlığı durmadan artan Berlin, Washinton tepesindeki bu çatlak ve küresel cepheleşmedeki kaymaları, doğru bir şekilde analiz ediyor. Yeni ve bağımsız bir küresel strateji geliştirme fırsatını apaçık görüyor!
Seçimlerden sonra bu yeni strateji Türkiye gibi Avrasya cephesine katılmak olabilir!
Ama dünyaya AB cephesi diye yeni bir küresel kutup, yeni bir cephe açmak da olabilir!
Bu her iki eğilim de Berlin`de şu anda mevcut!
AB şu anda, yılda toplam yaklaşık 14 trilyon milli geliriyle ABD ve Çin`den sonra dünyanın üçüncü ekonomik devi! Ama askeri açıdan tam bir minyatür, bir cüce! Bu nedenle Brexit ertesinde Merkel ve Scultz ( Fransız Hollande de dahil) NATO`yu uyutarak ve biraz da NATO`nun sırtından, yeni ve güçlü bir AB ordusu kurmayı gündeme getirdiler! Bu bir hayaldir!
Ve hayal kalacaktır!
Bir dağdan inen tüm çay ve ırmaklar sonunda aşağılarda hep TEK bir nehirde birleşirler!
Ve Berlin Washington`a karşı mevzilenmeyi sürdürürse, sonuçta akacağı tek nehir Avrasya nehri olmak zorundadır. Diğeri, tarihin doğasına aykırıdır.
Almanya liderliğindeki AB, ABD`nin Kuzey Kore bahanesiyle Rusya ve Çin`e karşı oluşturmaya çalıştığı Pasifik Cephesi`nden kopmuştur! Hatta Rusya ve Çinle görünmez bir dolaylı işbirliği içerisinde ve bu Pasifik cephesinin tam da karşısında mevzilenmektedir!
Almanya ve AB, Kuzey Kore konusunda Rusya ve Çin`le ayni küresel politikayı izleme noktasına gelmişlerdir, yani: Askeri çatışmaya HAYIR, ABD silahlarını çeksin, Kuzey Kore nükleer ve balistik denemeleri durdursun. Almanya Pasifik`te `Güçlenen Amerika` istemiyor artık!
Almanya-Türkiye ateşkesi şarttır. Bu ateşkes Almanya`nın, şimdilerde içinde Türkiye`nin de yer aldıgı Avrasya cephesine yönelimini hızlandıracaktır!
Bundan daha sarsıcı bir dünya DEPREMİ olabilir mi!
Alman halkına 24 Eylül seçimlerinde dünyamıza en uygun olanını seçmesi dileklerimizle...