25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Almanya'nın ilk Türkleri - 1

Kemal Cem Yılmaz

Kemal Cem Yılmaz

Eski Yazar

A+ A-

Almanya’daki Türk izleri konusunda çoğu insanın aklına önce 1950’lerin sonlarından itibaren gelen işçilerin getirdiği gelenekler gelir. İlk başta da yemek kültürü. Eskiden nerdeyse tamamen yabancıların alış veriş yaptığı Türk bakkallarında, günlük sebze ve meyvenin en tazesini ve lezzetlisini en uygun fiyata bulabileceklerini keşfeden Almanlarla da artık sık sık karşılaşabilirsiniz. Mercimek çorbası ve kısır artık Almanların da severek yaptığı yemek çeşitleri arasındadır. Ancak Türklerin çok daha eskilere dayanan izlerine rastlamak da mümkündür. Ortaçağdan beri bireysel veya kitlesel olarak Almanya’ya yerleşip saygın mertebelere ulaşan binlerce Türk olmuştur. Haçlı seferlerinin ve Batı’nın Osmanlı İmparatorluğuyla sürdürdüğü savaşların neticesinde kendisini Almanya’da bulanlar. Kısa zamanda Alman milletinin içinde kaynayıp Almanlaşmış bu tarihi soydaşlarımıza ve Alman toplumunda bıraktıkları izlere bazı ilginç örneklerle ışık tutmak istiyorum… Tarihin ironisi: Yüzlerce yıl unutulan Türk kökenli Almanlar Nazi Almanya’nın ırk kanunları sayesinde yeniden ortaya çıkmıştı. Memuriyet veya benzeri görevler için gerekli Aryanlık sertifikasına müracaat ederken bir sürü Alman ailesi Türk atalarını keşfetmişti. Ortaçağdan beri kiliselerin titizlikle muhafaza ettiği vaftiz kayıtlarında, "Ernst August Mustafa“, "Friedrich Wilhelm Hasan“, "Süreyya Sperling“, "Ali doğmuş Pater Josephus“ veya "Ahmet Ağa doğmuş Heinrich Gottlieb“ gibi isimlere rastlamak her zaman mümkündü, ama 20. yy. ortalarına kadar kimse bu insanların kim olduğunu ve nereden Almanya’ya geldiğini araştırmamıştı.2. Dünya savaşından sonra ise Almanya’ya genelde esir olarak getirilmiş bu Türklerin hikayeleri araştırılmaya başlanır…

ALMANYA’YA GELEN İLK TÜRK HEKİM

Son yıllarda çeşitli nedenlerle Almanya’ya birçok Türk hekim gelmektedir. Bilgi ve becerileriyle takdir toplayan Türk hekimlerinin ilkinin 600 yıldan önce Alman topraklarına geldiğini kim tahmin ederdi ki? Son haçlı seferlerinden birisi sırasında Suriye’de Mehmet Sadık Selim Sultan adlı Selçuklu bir hekim subay, Graf von Lechmotir adlı Alman bir kont tarafından esir alınmış. Kont, Sadık Selim’i binlerce kilometre uzağa Württemberg’deki topraklarına, Brackenheim kentine getirmiş. Türk subayın cesaretine hayran kalan Kont onu ordusunda albay yapmış. Doğum yılı 1270 olduğu tahmin edilen Sadık Selim, 1304’de Alman kızı Rebecka Dohlerin’i gelin alıp, 1305’te vaftiz olur. Johann Soldan adını kabul edip Hıristiyanlığa geçen Türk subayı böylece günümüze kadar etkin ve köklü Alman ailelerinden biri olan Soldan ailesinin başlangıcını yapar. Hıristiyan dinini kabul ettiği Brackenheim’ın Johanniskirche kilisesine ait mezarda defnedilmiş. Bağışlarla kiliseyi destekleyen ailenin üç oğlu da buraya gömülünce bu mezarlık aile kabristanına dönüşür. Soylu bir aile haline gelen Soldanların ambleminde, bir elinde Türk kılıcı bir elinde ok tutan zırhlı bir Türk askeri ve hilal dikkati çeker. Aile kabristanı, büyüyen kilisenin bir parçası haline gelmiş olsa da, bu Soldan ailesi amblemi Johanniskirche kilisesinin camlarından birinde halen mozaik olarak gözükmektedir. Çocuklar için EM-Eukal öksürük pastillerini bilmeyen çocuk yoktur Almanya’da. Dr. C. Soldan markasının diğer şifalı pastillerini de herkes tanır. Her eczanede bulunur. Selçuklu atasından tam 600 yıl sonra Münih’te dünyaya gelen eczacı Carl Soldan 1899’da bu başarılı şirketi kurar. Sultan sözcüğünden türemiş Soldan adı en bilinen Alman soyadlarından biri olur.

GOETHE’NİN TÜRK ATASI

Daha da ilginç olan ise, Alman edebiyatının ve şiirinin en önemli isimlerinden, Johann Wolfgang von Goethe’nin anne tarafından Soldan kökenli olduğuna dair tezdir. Selçuklu bir subayın Almanların en önemli şairinin atası olmasından daha sıkı bir bağ olabilir mi bu iki halk arasında? Tamamıyla ispatlanamasa da bugün bu tezin doğru olduğu düşünülmektedir. Haftaya daha önceki yazımda bahsettiğim güçlü August’un büyük aşkı Fatma Keriman’ın, Hannover’de aristokrasiye giren Mehmet’in ve Almanya’nın ilk kahvehanelerinden birini açan Sadullah Paşa’nın hikayelerini anlatacağım.

OCAĞIN HUZURU: BU HAFTAKİ KAYDIM

Huzurlu mutluluğun köşesinde

Karanlık hükmediyor.

Şöminenin ateşi yavaşça söndükçe

Işık kayboluyor.

Çaykovski, Puşkin’in bu sükunetli satırlarını, Mevsimler adlı eserinin ilk parçasının başına koymuştur: Ocak - Ocak başında. Parçada, alevlerin titreşmesi hafif bir coşkuya doğru iteklese de, ocak ayı huzura kavuşmak ister. Ruh harareti ateşte izlerken, uzun bir yılın güçlüklerine hazırlanırcasına dinginlik biriktirir: