Alternatifsizlik, korku ve efsunlama!
Bugünkü iktidarı üç şey ayakta tutuyor.
Siyasi alternatifsizlik, korku ve efsunlanma.
Mesela millet Kılıçdaroğlu'na güvenmiyor niye mi?
Kimileri, Alevi diyor.
Kimileri, CHP'li hiçbir isme güvenmem diyor.
Kimileri, Kılıçdaroğlu'nu PKK'ya yakın buluyor.
Kimileri, Kemal Bey'i FETÖ-ABD ve AB ile yoldaş olduğunu düşünüyor.
MHP DÜKKANININ BEKÇİSİ BAHÇELİ!
Hülasa anamuhalefet olan Kılıçdaroğlu ile CHP seçenek olamadı ve olamıyor.
Diğer muhalefet partisi MHP'nin başındaki Devlet Bahçeli ise millete, ülke teslim edilebilir ve yönetebilir güvenini hiçbir zaman veremedi ki bu konuda toplum çok haklı. Zira Bahçeli tamı tamına üç kere Başbakan olabilecekken bu net imkanı çöpe attı.
Sadece o değil.
Son süreçte görüldü... Amacının partisini iktidara taşımak değil, küçük MHP dükkanının bekçisi olmak olduğu, Tayyip'e teslimiyeti ile kanıtlandı.
ONLAR OLACAĞINA BİLDİK TAYYİP OLSUN!
Keza Meral Akşener'in artık hiçbir şekilde Tayyip'e alternatif olamayacağı tescillendi.
Bu tabloya ilaveten iktidar, merkez sağda alternatif ciddi bir oluşumun olmaması için yolları kesip önlemler aldı. O kadar ki kendinden az da olsa oy koparabilecek isimler olan Süleyman Soylu ile Numan Kurtulmuş'u bile safına kattı.
Böyle bir tabloda millet şunu söyledi:
Alevi ve meçhul Kılıçdaroğlu ile malum Bahçeli gibiler olacağına, bildik Tayyip'e katlanalım...
KORKUYA ESİR ÜLKE!
İktidarı ayakta tutan ikinci olgu, korku salmasıdır ve bunun sopası devlet gücüdür.
Devlet gücü bazen hukuku sopa olarak kullanarak tecelli ettiği gibi, bazen vergi denetim elemanlarını muhalif olan iş adamının üstüne salabiliyor.
Bir ülke düşünün.
Deniz Feneri davası örneğinde olduğu gibi layığıyla soruşturma yapan savcıların bile başı derde girmiş ise sıradan vatandaş nasıl güvende olabilir? Maalesef Türkiye'de yargı iktidarın kontrolündedir. Öyle olmasa açılması gereken onlarca dava açılır, açılmaması gerekenler de iktidara rağmen açılmazdı. Kahredici ama Türkiye'de hukukun gücü yerine, güçlünün hukuku egemendir.
TEK SES VE NEFES!
Peki ya efsunlama mı?
Bunun iki boyutu var. Birincisi bilinen inanç istismarı, diğeri yaratılan yapay algılar.
Malum Türkiye'de egemen tek bir ses ve nefes var.
İktidar başının yaptığı vaazlar her gün abartısız olarak 10 küsür televizyon kanalında canlı olarak saatlerce yayınlanırken, muhalefetin çok zor şartlarda yayın yapan birkaç kanalına setler konulup cezalar yağdırılıyor.
Türkiye'deki efsunlanma veya algı mühendisliğinin geldiği nokta artık siyahı beyaz olarak satmanın bile ötesindedir.
PKK VE FETÖ BİLE!
Düşünün dün PKK'ya operasyon yapmayı yasaklayıp, Apo ile mütareke şartlarını görüşen ve Dolmabahçe'de bunu imza altına alanlar, bugün PKK karşıtlığı üzerinden oy avcılığına soyunabiliyor zira ellerindeki kitle iletişim araçları ile bu büyük çelişkiyi gizleyip tam tersi bir algı inşa edebiliyor.
Keza dün Fetullah'a devleti teslim edip, o çeteninTürk Ordusuna yaptığı operasyonlara savcı olanlar, bugün yine ellerindeki medya sayesinde FETÖ düşmanlığı üzerinden oy toplayabiliyor.
Hülasa Türkiye bugün, siyasi alternatifsizlik, korku ve efsunlanma esiridir... Çare bu eksende aranmalıdır...