22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Altılı Masa'da adayı belirleyecek esas yarış

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

İmamoğlu kararından sonra Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda atağa geçen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 26 Aralık’ta internet medyası temsilcilerinin sorularını yanıtlarken üzerinde durduğu konular Altılı Masa’nın durumunun pek parlak olmadığının itirafı niteliğinde. Her ne kadar Kılıçdaroğlu, “Altılı Masa’nın dağılması gibi bir durum söz konusu değil, bunlar yalan” dese de, masanın ortakları bile kaygıya kapılmış durumda. Ahmet Davutoğlu çıkıp televizyonda “İki liderin bu masayı dağıtmaya hakkı yok, bu masa iki liderle kurulmadı” dedi.

Esas mesele doğal olarak çıkarılacak ortak aday üzerinde düğümleniyor, ancak Kılıçdaroğlu müstakbel aday seçenekleri içinde kendi adı da geçtiği için olsa gerek, sanki konu bu değilmiş gibi göstermeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu, “Eğer 24 Haziran 2018’deki gibi ortak Cumhurbaşkanı adayında uzlaşma olmazsa ve muhalefet partileri ayrı adaylar çıkarırsa ne olur” sorusuna “Kıyamet kopacak değil. Altılı Masa'da bu tartışma hiç olmadı” diye yanıt verdi.

NASIL BİR PROGRAM?

Kılıçdaroğlu aynı konuşmada, ilk bakışta doğru bir fikir gibi görünen, fakat aslında “ortak aday üzerinde uzlaşamıyoruz” anlamına gelen şu ifadeleri kullanıyor:

“Sorun sistem sorunu, medya hep Cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye soruyor. Bizim sorunumuz var olan sistemi değiştirmek. Bizi bir araya getiren temel şey adayın ismi değil, sistemi değiştirmek. Altılı Masa'nın gündeminde adayın nasıl belirleneceğine ilişkin tartışmalar yok. 5 Ocak 2023’te oturacağız hükümet programı üzerine konuşacağız.”

Aslında zurnanın zırt dediği yer burası. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında belki de daha fazla üzerinde durulması gereken konu, Altılı Masa’nın diğer aktörlerinin de üzerinde birleştiği program. “Demokrasi ve özgürlükler” kılıfı altında savunulan bu programın ana hatları Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında bir kez daha sıralanmış oluyor. Kılıçdaroğlu, “Adalet arayışı sadece HDP’lileri değil, 85 milyonu ilgilendiriyor. Maalesef bu ülkede adalet yok. HDP’nin Adalet Bakanlığı önünde nöbetini böyle anlıyorum.” diyerek Öcalan için Adalet Bakanlığı önünde nöbete başlayan HDP’nin eylemini alkışlıyor, Demirtaş ve Kavala’nın serbest bırakılmasını istiyor, HDP’nin kapatılmasına karşı çıkıyor. Esad ile görüşmeye de burun kıvıran Kılıçdaroğlu’nun asıl bombası ise NATO konusunda. Şöyle diyor: “Türkiye, NATO ittifakı çerçevesinde hareket etmeli. F-35 askeri uçak konusunda ise Türkiye’nin F-35 için yeniden parça üretmesinden memnun olacağız. Var olan sorunların çözülmesi gerekiyor. Biz dış politikada çözümden yanayız. Biz barıştan yanayız.”

ADAYI KİM BELİRLEYECEK?

Kılıçdaroğlu’nun üstünü çizen ABD adına, Altılı Masa’da İmamoğlu lehine her türlü siyasi teamülü bir kenara bırakarak öne fırlayan Akşener bu programın en hararetli savunucusu. Aynı şekilde, küresel finans merkezlerinin adamı, Abdullah Gül’ün dublörü Babacan’ı ve Hillary Clinton’un “çak arkadaşı” Davutoğlu’nu ve“herkesi birleştiren aday” diye Gül’ü parlatmak için halen çırpınan Karamollaoğlu’nu birleştiren bu Atlantik programı. Akşener ile birlikte İmamoğlu’nun yanında safa giren HDP ve FETÖ de artık bu İttifak’ın gizli değil açık ortakları konumundalar. Adaylık tartışması, bu programı en iyi şekilde uygulayacak ve Erdoğan’ın karşısında seçilebilecek kişinin kim olacağında düğümleniyor.

Şunu bir kez daha vurgulayalım: ABD’nin tercihinin, savunduğu Atlantikçi programa rağmen Kılıçdaroğlu’nun karşısında, İmamoğlu-Akşener ikilisi olduğu görülmektedir. Bu, hakkındaki mahkeme kararından sonra Biden’ın ofisinden jet hızıyla yapılan İmamoğlu’na destek açıklamasıyla çıplak bir biçimde ortaya çıkmıştır.

Biden’ın Gladyo mekanizması şöyle bir sahne hazırlamış ki, Altılı Masa’da adayı belirleyecek esas yarış, “kim daha fazla HDP’ci”, “kim daha fazla FETÖ’ye kol kanat gerecek”, “Atlantik’e en iyi kim biat edecek” konularında yapılıyor. Kılıçdaroğlu’na karşı mezhep eksenli itirazları dolaşıma sokan da aynı Gladyo merkezidir.

Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nun adaylığı üzerinden karşılıklı açıklamalarla atışmalarının yol açtığı dalgalanma, iki liderin önceki gün buluşmasıyla giderilebilecek gibi görünmüyor. Adaylık yarışı çerçevesindeki karşılıklı atakların önümüzdeki günlerde de devam edeceği anlaşılıyor.

Ama herkesin unutmaması gereken gerçek şu: İktidarın bütün yanlışlarına rağmen Altılı Masa’nın bocalaması, ABD’nin Türkiye’de iktidar belirleme gücünü kaybetmesinden kaynaklanıyor.