Altın esası geri mi geliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Nisan tarihinde çok anlamlı bir konuşma yaptı. Konuşma sıradan, havadan sudan bahseden bir konuşma değildi. Konuşma içerisinde çok özel vurgular vardı.
Salgından (Pandemi) sonra;
“Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”
“Diğer ülke ve insanların sırtından kendilerine sahte refah düzeni kuranların devri kapanıyor.”
“Kazancın; borsadan, faizden, spekülatif araçlardan ibaret olmadığı, üretim ve adil dağıtımın esas olduğu bir düzen geliyor.”
“Ekonomik ve sosyal ilişkilerin tekrar düzenleneceği bir döneme giriyoruz.”
***
Bunlar, Sn. Cumhurbaşkanı’nın ilk iktidara geldiği yıllarda kendi oy deposu olan yüzde 50’ye mesaj verdiği hamaset dolu konuşmalara pek benzemiyor.
Cumhurbaşkanı'nın yukarıda kurduğu cümleler alışık olduğumuz cinsten değil.
Ben, bazı olguları sıralayarak neyin kastedildiğini tahmin etmeye çalışacağım.
ALTIN TALEBİ ARTIŞTA
Dünya Altın Konseyi (World Gold Council) 2020 yılı ilk üç ay raporunu yayınladı. Raporda, “2020 yılı birinci çeyreğinin öne çıkan özelliğinin, altın ETF’leri ilk çeyrekte 298 ton net artış göstermiş. Altın ETF’leri mali krizden bu yana yıllık en çok 659 ton/yıl yükselmişti. Altın esaslı fonlar bir yılda aldıkları altının yarısını, üç ayda almışlar. (ETF: içinde altın da olan menkul kıymettir (Bir çeşit değerli kâğıt)).
Kısaca altına çok fazla talep söz konusu.
***
Daha önce de yazmıştım, 2019 yılında altına özellikle gelişmekte olan ülkeler merkez bankaları tarafından çok yoğun talep var. 2019 yılında bizim merkez bankamız 159 ton altın alarak dünyada en fazla altın alan merkez bankası oldu. Bizi 158 ton ile Rusya ve daha sonra Çin takip etti.
Dünyada altın madenciliğinin çok önem kazandığını, Türkiye’nin de 2000 yılından bu yana altın madenciliğinde epey yol aldığını, yılda 25-27 ton arasında altın çıkardığını da yazmıştım.
Sınai olarak çok bir şey ifade etmeyen, düğün vb. gibi günlerde, bir çeşit tasarruf aracı olarak, işe yarayan bu değerli madene artan talebin nedeni nedir?
***
Daha sonra, detaylı yazacağım bir olgudan daha bahsetmek istiyorum. PETRO YUAN.
Kısaca, Çin dünyanın en büyük petrol ithalatçısı. Petrol ihraç eden; Rusya, İran, Venezuela ve Suudi Arabistan gibi ülkelere diyor ki; Ben sizden petrol alıyorum, sizde benden başka ürünler alıyorsunuz. Ben sizden bu petrolü YUAN (Çin Halk Cumhuriyeti para birimi) karşılığı olarak alayım. Bunun karşılığında size Şanghay borsasına kayıtlı petro yuan vereyim. Siz isterseniz bu yuanı bana getirin, ben bu parayı sizden altın karşılığında satın alayım, belirlenmiş miktarda altın ile değiştireyim.
DOLARIN SALTANATI DEVRİLİYOR
İşte ABD açısından sözün bittiği yer burası.
1971 yılından bu yana ABD’nin Suudi Arapları “ikna” etmesi sonucunda, dünyanın en büyük ticaretinin yapıldığı petrolün, DOLAR ile yapılması operasyonuna can alıcı darbe.
Sınırsız basılabilen doların karşısına, altın ile sabitlenmiş bir milli para çıkıyor.
Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamanın can alıcı yeri “DİĞER ÜLKE VE İNSANLARIN SIRTINDAN KENDİLERİNE SAHTE REFAH DÜZENİ KURANLARIN DEVRİ KAPANIYOR.”
İçinde olduğumuz günlerde Kovid-19 salgını arkasından, salgının tetiklemesi ile başlayan ekonomik krizin çözümü olarak altın karşılığı para günleri geliyor.
Bize dünyanın en değerli varlığı olarak benimsetilen, karşılıksız basılan doların saltanatı artık devriliyor.