Altın Koza’da neler oluyor?
Geçtiğimiz aylarda, Altın Koza Film Festivali’ni gerçekleştiren Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Altın Koza A.Ş.’ye bir turizm firmasının 150 bin liralık alacağı için haciz getirmesi Adana’nın yerel basını dışında ulusal basında pek yer almadı. Oysaki ülkemizin en köklü ve de en büyük film festivallerinden biri olan bir kurumun bu hale düşmesi -ya da birileri tarafından düşürülmesi- yalnızca sinemamız açısından değil, onun da ötesinde, bu tür geniş çaplı kültür etkinliklerinin geleceğine ilişkin doğurduğu kimi kuşkular açısından da çok önemlidir.
ALTIN KOZA’YA İCRA TAKİBİ
Önce Adana’nın yerel basınında yer alan haberlerden birini aktaralım:
Ulus caddesi üzerindeki Altın Koza A.Ş. genel müdürlüğüne giden icra görevlileri ile polis, buradaki bilgisayar vb. cihazlara el koydu. Altın Koza A.Ş. bu süre zarfında 15’e yakın firmanın ödemeleri için çalışma başlattığını söyledi. Dikilitaş, Seytur isimli turizm firmasının alacakları için bankalara ‘temlik’ koydurduğunu, bununla yetinmeyip kasıtlı olarak 150 bin lira için icra başlattığını kaydetti. Dikilitaş, Altın Koza’nın Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olduğunu ve kamu adına çalıştığını anlatarak, “Burada şimdiye kadar kimsenin alacağı kalmadı. Altın Koza’dan 150 bin TL için icra başlatılması yanlış oldu. Firma kasıtlı olarak bunu yapmıştır. Bununla ilgili biz de yasal haklarımızı kullanacağız” dedi. Sözü edilen haberde ayrıca Altın Koza A.Ş.’de çalışanlara 4 aydan beri ücretlerinin ödenmediği bilgisi de yer alıyordu.
FESTİVAL BORÇLU MU?
Öncelikle milyonlarca liraya yapılan bir festival nasıl olur da böylesine, hiç de istenmeyen ve de arzu edilmeyen bir konuma düşebilir? Acaba yerel yönetimle onlara bağlı olarak çalışan Altın Koza A.Ş. yöneticileri -yani festivali yöneten ekip- anlaşmazlığa mı düştü? Sanırım işin püf noktası bu olasılığı sorgulamakla anlaşılacak.
Altın Koza A.Ş.’nin yeni atanan genel müdürü İsmail Dikilitaş’ın, haberde de belirtildiği gibi, “bu kurumda şimdiye kadar kimsenin alacağı kalmadı” sözleri, festivalin yöneticileriyle belediye arasındaki koordinasyon bozukluğunun işareti... Burada, “kimsenin festivalden alacağı kalmadı” cümlesi yerine, “festivalden alacağı olmayan tek bir kişi var mı?” sorusuna yanıt aranmasının daha doğru olacağını sanıyoruz. Sayın Dikilitaş, festivalin gelir ve giderlerini içeren belgelere baktığında bu sözümün ne denli gerçek ya da gerçek dışı olduğunu kolaylıkla görebilir.
İZLENECEK YOL
Örneğin bugüne kadar yapılan onur kitaplarına acaba telif olarak kaç para ödendi? Ya da son yıl, neden kitap, sergi vs gibi etkinlikleri yapan kişilerle -her yıl yapıldığı gibi- sözleşme yapılması gereği duyulmadı? Tüm soruların yanıtlarını yeni genel müdür, eski genel müdürden yine kolaylıkla öğrenebilir?
Ülkemizin en saygın film festivallerinden biri olan Altın Koza A.Ş.’ye icra gelmesi elbette ki üzücü bir şey... Ama ondan daha üzücü olanı, sanatçının emeğini değerlendirme iddiasındaki milyonluk bir festivalin birçok sanatçıya borçlu olup da “bizim kimseye borcumuz yok” demesidir. Bunun gerçek sorumlusu ise Belediye değil, Koza A.Ş.’nin görevden alınıp da, halâ suskunluğunu koruyan eski yöneticisidir.
Sanıyorum, Koza A.Ş.’nin yeni genel müdürü eski defterleri bir kez daha gözden geçirip sonra konuşmakla daha gerçekçi ve aydınlatıcı olacaktır. Böyle yapmakta sayısız yarar var.