25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Altın Portakal’da neler oluyor?

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Ülkemizdeki çoğu festivalin yazgısı, yerel yönetimlerin iki dudağı arasında. Her yerel yönetim değişiminde, festivaller de hem yapısal, hem de yönetimsel radikal bir değişim-dönüşüm yaşamak zorunda kalıyor.

Her yeni yerel yönetimin neredeyse geleneksel haline getirdiği bu değiştirme isteğinin altında hiç kuşkusuz ki, onca yıldır yapılan kimi festivallerin, olmazsa olmazlarından biri sayılan ilkesizliği ve kurumsallaşmaması yatıyor.

Bir festivalin niteliği, saygınlığı ve devamlılığı hiç kuşku yok ki, iki temel öge üzerine kuruludur. Bunlardan ilki, ilkelerinin belirli olması, diğeri ise kurumsallaşmasıdır. Ama ne var ki bizim kimi festivallerimizde ilkesizlik, bir ilke gibi kabul görüyor. Kurumsallaşma ise yalnızca göstermelik, her yerel yönetimle değişir olma özelliğini içeriyor. Yerel yönetimler değiştikçe, ilk icraat olarak ilkeler de, kurumlar da değiştiriliyor. Yani, sil baştan, yeni bir festivalin yapılaşmasına giriliyor. Bir önceki dönemin yetişmiş kadroları, olumlu girişimleri, ilgi gören etkinlikleri dışlanıp, onun yerine yeni baştan bir başkaları konmak isteniyor. Bunun sonucu da onca yıldır yapılan festivaller ilkeleşmediği oranda kurumlaşamıyor da.

Ülkemizin en eski ulusal festivallerinden Antalya Altın Portakal Film Festivali de, yerel yönetimin el değiştirmesi sonucu bu sancıları yaşıyor. Bir önceki yerel yönetimin her bir şeyi sil baştan yapması geleneğini, yeni gelen yerel yönetim de bir eksiksiz devam ettiriyor. Festivalin kurumlaşma yolunda olumlu bir adımı sayılan AKSAV’ın (Antalya Kültür Sanat Vakfı) yakın zamanda yapılan olağanüstü genel kurul ardından kayyuma gitmesi bunun en tipik örneklerinden biri. Yani AKSAV yeniden yapılandırılmıyor, aksine ortadan kaldırılıyor.

Kurumlaşamayan festivallerin kaçınılmaz sonucu, son yıllarda kimi festivalde kendini belli eden taşeron firmalarla, festival tacirlerin eline düşmektir. Bu festival tacirlerinin ilke ve kurumlaşma gibi taraklarda bezi yoktur, parayı veren her festivali, ilkesi ne olursa olsun yapmaya soyunurlar. Çünkü onların işi festivali bir yerlere taşımak, ilkelerini belirlemek değil, aksine festivallerden elde ettikleri kazançtır. Bunun içindir ki, kimi büyük ulusal festivallerimizin belirlenmiş ilkeleri ve de kurumları yoktur, yalnızca her beş yılda bir değişen taşeronları vardır.

Sinemamızın 100. yılını kutladığı böylesine önemli bir dönemde, çok yakın bir zamanda yapılması planlanan kimi köklü festivallerimizin hâlâ ne yapacağının ya da kimin tarafından nasıl yapılacağının belirsiz olması, işte bu ilkesizlik ve kurumsallaşamamanın sonucudur.

Bir festivalin nitelikli ve saygın bir konuma gelmesi için, ilk ve sürekli olması yetmez, onun ötesinde ilkelerini belirlenmiş, kurumlarını kökleştirmiş, deneyimle kadrolarını kurmuş olması gerekir. Dileriz ki yeni yerel yönetimler “asla geç değil” diyerek hiç olmazsa bu yıldan itibaren bunun temellerini atma çabası gösterirler. Sinemamızın 100. yılına da bu yakışır.