Aman istifa etmeyin!
Belçika İçişleri Bakanı Jan Jambon ve Adalet Bakanı Koen Geens, 34 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı kanlı terör saldırılarının ardından dün istifa etti.
Akıl yok bunlarda...
Ne istifa ediyorsun kardeşim?
Türkiye’deki makamdaşlarına baksana... Son bir yılda sekiz patlama meydana geldi; üç yüze yakın insan öldü...
Bir kişi istifa etti mi?
Bir tek Ankara Emniyet Müdürü koltuğunu kaybetti; o da istifa ederek değil, görevden alınarak!
***
Şaka bir yana; istifa etmek, çağdaş toplumların olmazsa olmazıdır!
Çünkü bu ülkelerde devleti yönetenler ya da yönetmeye talip olanlar, böylesine toplumsal olaylardan sonra birbirlerini değil, kendilerini suçlarlar!
“Madem bu koltukta ben oturuyorum, o zaman bu saldırıyı ben önlemeliydim” der ve istifa eder.
Bu mantıktan yola çıkarsanız; Belçika’daki istifaların da yetersiz olduğunu görürsünüz.
Bakanların istifası yetmez; Başbakan’ın da istifa etmesi gerekir!
Çünkü asıl sorumluluk sahibi odur...
***
Diyeceksiniz ki, “Ne suçu var adamların? Canlı bombaları onlar mı yakalayacaktı?”
Elbette hayır... Onlar yakalamayacaktı ama yakalanmalarını sağlayan sistemi onlar kuracak, yakalatacak kadroları onlar göreve getirecekti.
Demek ki yapamadılar.
Aciz kaldılar.
Avrupa’nın başkentinin kana bulanmasına neden oldular.
***
Görevi süresince çok sayıda bombalı saldırıya ve felakete seyirci kalan Başbakan Davutoğlu...
İçişleri Bakanı Efkan Ala...
Terörle Mücadele Müsteşarı...
MİT Müsteşarı...
Emniyet Genel Müdürü...
Ankara ve İstanbul’un valileri, emniyet müdürleri...
Yukarıda yazdıklarım asla sizin için değil!
Siz sakın ola istifa etmeyin...
Sakın çağdaş mevkidaşlarınız gibi davranmayın...
Sakın bizi yanıltmayın!
Sakın ezberimizi bozmayın!
Değil sekiz saldırı, sekiz yüz saldırı olsa... Nutuklar atın bize, kandırın, oyalayın.
Partiniz aynı kaldıkça...
Soyunuz, sopunuz, yeşerdiğiniz kültür aynı oldukça...
Yerinize gelen farklı olmayacak nasıl olsa!
Alıştık...
Başka türlüsü... Alerji yapar!
İSTİHDAM!
Sadece iktidarı memnun edecek anketlere ve istatistiklere imza atan Türkiye İstatistik Kurumu bile artık gerçekleri gizleyemiyor. İşsizlik yüzde 10,3 ile son beş yılın zirvesine çıktı. İşsiz sayısı resmi rakamlara göre 3 milyon 100 bine dayandı ki... Varın gerçek sayıyı siz tahmin edin!
Hal böyleyken bir tek Güneydoğu’da istihdam artışı yaşanıyormuş...
Güneydoğu’da 2015’te tam 107 bin kişiye hizmet sektöründe yeni iş yaratılmış...
Şaşırdınız değil mi?
Şaşırmayın... Bu artışın nedeni, bölgede görevlendirilen polis ve güvenlik görevlisi sayısındaki patlama...
İşte; ekonomi böyle bir şey:
Bölge yanıp kavrulurken; görevlendirilen asker ve polis sayısı “istihdamda artış”a neden oluyor.
Gülelim mi ağlayalım mı bilemedim!
GÜNÜN SORUSU
Recep Tayyip Erdoğan, Brüksel bombacılarından birinin bir süre önce Gaziantep’te yakalandığını ve sınır dışı edildiğini anımsatarak, “Biz yakaladık, onlar bıraktı” demiş...
Peki; 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasının tam göbeğinde adı geçen Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması için de “Biz bıraktık, onlar yakaladı” diyecek mi?
Yine kendilerini korumak için ‘jet yasa’ çıkardılar...
AKP, Reza’nın ABD’de tutuklanmasından hemen sonra bir gece yarısı operasyonuyla “Gizlilik Yasası” çıkardı.
Kişisel Verilerin Korunması Yasası’na göre, bundan böyle Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyebilecek konularda, kişiler hakkında başka ülkelerin istediği veriler “iktidarın izni olmadan” asla verilmeyecek...
İyi de, hangi dosyanın “Türkiye’nin çıkarı”nı zedeleyip zedelemediğine, kim, nasıl karar verecek?
Ben söyleyeyim:
Eğer dosyada kendilerinin adı geçiyorsa, o izin asla verilmeyecek!
Peki; bu yasa, mevcut uluslararası anlaşmalara aykırı değil mi?
Aykırı...
Türkiye’nin başına dert olmaz mı?
Olur...
Ama kimin umurunda?
Yeter ki Zarrab’la kol kola girip ona milyonlarca dolar kazandıran ve bu kazançtan paylarını alan siyasetçiler ya da bürokratlar korunsun...
***
Korkunun ecele faydası yok...
Çember hızla daralıyor!
156+269!
Abdullah Gül ‘e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Hadi Karaduman’da... Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa [email protected] adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey...
Her gün Huber’in önünden geçiyorum; her gün sizi anıyorum.
Her gün Aydınlık okuyorum; her gün sizi anıyorum.
Her gün kulaklarınızı çınlatıyorum.
Her gün iyi dileklerimi yolluyorum.
Bilginize!”
GÜNÜN İSYANI
Bombalı saldırıların artmasından sonra büyük (!) adamları ve kadınları koruyan korumalar, çarşaflı kadınlara göz açtırmamaya başladı. Dün de Bahçelievler’deki bir açılışta Sare Davutoğlu’na dert anlatmaya kalkışan çarşaflı bir kadın, korumalar tarafından güçlükle engellendi... İsyanım, düne kadar kara çarşaf siyaseti yapıp oy toplayan ama bugün tüm çarşaflıları “potansiyel terörist” olarak gören AKP’lilere:
Ayrımcılık yapıyorsunuz... Kara çarşaflı bacılarımızı (!) size ezdirmeyiz!