Aman tecavüzcü ve katili kışkırtma

Batan amiral gemisi Hürriyet ve eski sahibinin kalemşoru Sayın Ertuğrul Özkök tam da kendine yakışanı yapmış. Sayın Erdoğan'ın "İsrail Gazze’de sadece Filistinlilere saldırmıyor. Bize saldırıyor. HAMAS Gazze’de Anadolu’nun ileri hat savunmasını yapıyor. Bunu görmeyecek kadar kör müsünüz…” ifadesine cevaben Özkök, "Bugüne kadar Türklerle Yahudilerin karşı karşıya geldiği bir savaş ben hiç duymadım. Çanakkale Savaşı’nda, İngilizlerin emrindeki bir “Yahudi Katır birliğinden” söz edilir. Ama cephe gerisinde hizmet etmiş küçük bir birlikmiş tarihçilerin anlattığına göre... Buna karşılık Çanakkale Savaşı’nda Türk ordusunda savaşırken hayatını kaybetmiş 77 Yahudi Osmanlı vatandaşı Genelkurmay kayıtlarında mevcut" demiş. Çanakkale'de 77 değil onlarca Arabi Müslümanın savaştığını ve şehit düştüğünü de bilmeyecek kadar cahil değil.

Mesele Yahudi, Hristiyan ve Müslüman Osmanlı vatandaşların yükümlü olduğu devlete karşı zarar-kar bazında tarihte kimin ne yaptığından ziyade bugün kimin hangi projelerde görev aldığıdır. İsrail, Batı ve ABD sömürge devletlerinin bölgemize inşa ettiği bir projedir. İsrail özellikle Batı "Yahudi" elit tekelci kapitalistlerin bölgemizdeki temsilci ve karakoludur. Bu projede Türkiye de hedeftir. Özellikle Batı ile sorunlu ve Batı'nın stratejik çıkarları ile uyum içinde olmayan Türkiye, İsrail için de tehdittir. Bu denklemde İsrail, sadece çevre Arap ülkelerin değil eşit derecede Türkiye için de potansiyel hasımdır.

SADECE TÜRKİYE İÇİN BİR TEHDİT DEĞİL...

İsrail'in Filistin'de sergilediği vahşetin tüm bölge hatta alem için bir tehdit oluşturduğunu idrak edememek Ertuğrul Özkök gibi iyi bir demogog olmayı gerektirir. Toprağa karşılık barışı kabul etmeyen, Filistin'in meşru haklarına saygı duymayan, Suriye'yi etnik ve mezhep temelde bölen, Suriye ve buradan hareketle Türkiye'yi tehdit eden bölücü projeleri destekleyen bir İsrail Türkiye'nin milli güvenliği için bir tehdittir.
Sayın Özkök, İsrail için sergilediği mantığına göre Almanya, Amerika'yla da savaşmadık. Hatta Birinci Dünya Savaşı'nda, Kore'de cephe yoldaşlığı yaptık. Kan kardeşi olduk. Bu mantığa binaen ABD veya Almanya nerede ne yaparsa yapsın, yaptıkları Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve güvenliğine tehdit de oluştursa bu geçmiş tarihe hürmeten dilsiz ahraz kalmalı. Sayın Özkök ne pahasına olursa olsun İsrail, ABD, İngiltere ve Almanya ile yoldaş kalmalı.

İsrail, zinde ve muktedir olursa PKK, DEAŞ, el Nusra muktedir kalır. Suriye, Irak, İran, Lübnan, Mısır, Kıbrıs onun keyfi altında yaşar. ABD ve Avrupa üzerindeki vesayeti daha çok nüfuzlu hale gelir. Türkiye daim İsrail'e muhtaç kalır. Zayıflarsa tersi olur. Domino taşları gibi dökülürler. Bölgenin ve Dünyanın Tarihi başka yazılır.

BAHANEYE GEREK YOK

Gazeteci Sayın Arslan Bulut, "HAMAS, sivilleri katlederek, İsrail’e Gazze’ye saldırmak için gerekçe oluşturmuştur. İsrail, HAMAS sayesinde Gazze’de taş üstünde taş bırakmamış, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 35 binden fazla Filistinliyi katletmiş, Gazze’deki Filistinlileri Güney’deki Refah sınır kapısına sürmüştür." ifadelerini kullandı.

Sayın Arslan, ABD ve İsrail'in bahaneye ihtiyacı yok. HAMAS yeni bir örgüt. Ortaya çıkış sebeplerini yazılarımızda anlattık. İsrail'in HAMAS bahanesine ihtiyacı yok. Tarihi bahaneler üzerine kuruludur. Bu devletlerin zihniyetine göre, işgallere, talana, katliama tecavüze sessiz kalmalıyız. Kalmaz isek, bağırmazsak, direnmesek mutlu olurlar. Aksi takdirde ABD ve İsrail'e bahane vermiş oluruz. ABD'yi kızdıracak bir şey söylemeyin, onu incitmeyin yoksa bahanesi olur gelir Türkiye'nin başına bela olur. Bu mantık, ABD'nin bölge devletlerine "kucağıma otur, bırak keyfimce seni istediğim gibi yöneteyim" teklifini kabul etmelidir. Kabul etmemek “ülkesi, halkı, ekonomisi perişan oldu" demekle eş manadadır.

ABD VE İSRAİL CEPHESİNE HİZMET

Maalesef ülkemizdeki "seçkinlerin", "siyasi şahsiyetlerin" ve "aydınların", tehlikeli bir Arabi ve İslam karşıtlığı var. Bu tavır onları bilerek veya bilmeden ABD ve İsrail cephesine ve stratejik menfaatlerine hizmet etmeye sürüklemektedir. Örneğin: "Suriyeli" veya "Arabi" kimliği taşıyan ama ne Suri ne Arabi medeniyetinin zerresini taşımayan bir mahluk bir Türk vatandaşımızı (Afyon'da) katlettiği zaman Ümit Özdağ ve emsalleri ortamı velveleye veriyorlar, acıya biber sürüyorlar.

Şüphesiz bu iki ayaklı yabani hayvanın en ağır cezaya ve hatta idamla yargılanması haktır. Bunun yanında üç Suriyeli gencin diri diri yakılması, Mersin'de bir Suriyeli çocuğa tecavüz edilmesi, katledilmesi ve daha nice vahşet için bu çevrelerin sessiz ahraz kalması onların insani sebeplerle hareket etmedikleri bilakis Türkleri yakan ve katleden faşist Nazi barbarlarının siyasi ve askeri amaçları gibi hareket ettiklerine dair açık delildir.