Amerika Tayyip Bey’i çizdi -(TAMAMI)
Günlerdir CNN Int. üstünden, ‘Amerika Tayyip Bey’in üstünü çizdi mi? Çizmedi mi?’ tartışmaları yapılıyor.
Yok CNN yetkilisi geldi “yayınlar konusunda özür diledi”, yok dilemedi; boş laflarla vakit öldürüyoruz.
Birkaç gün önce CNN Int.’ın internet sayfasında yayımlanan bir makalede, Tayyip Erdoğan ile bu işlerin yürümeyeceği yazılarak, hükümet yerden yere vuruluyordu. Vuruluyordu ama bu arada Türkiye’deki muhalefetin de çok zayıf olduğu, alternatif olamayacağının da altı çiziliyordu
Hatırlayacaksınız, Wikileaks tarafından ortalara saçılan, ABD Ankara Büyükelçiliği ile Washington arasında gidip gelen yazışmalarda (kriptolar); Deniz Baykal’a operasyon yapılmadan evvelki CHP’nin muhalefet anlayışının çok sert olduğu, CHP’nin bu tavrının ABD’nin çıkarlarını zedelediği, hatta Deniz Baykal gidip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelip gelemeyeceğinin, Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir insan olduğunun, o tarihteki ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice tarafından sorulduğu görülmüştü.
Ama aynı ABD şimdi Tayyip Erdoğan’dan rahatsızlığını yazdırabilmekte, hatta diplomasi de alışık olunmadığı bir şekilde ABD Milli Günü’nde, ABD Büyükelçisi, Tayyip Bey’in görüşlerinin tam aksine, demokrasinin sadece sandık olmadığından başlayıp insan hakları, düşünce özgürlüğü, demokrasi konularında konuşmalar yapıyor.
Diplomasiye yakın olanlar çok iyi bilirler ki, devletlerin milli günlerinde siyasi konuşmalar yapılmadığı gibi, ayrıca büyükelçiler de alışılmışın dışına çıkıp, nezdinde bulunduğu ülkenin iç politikasını ilgilendiren konularda, bakanlığının bilgisi olmadan bu tür konuşmalar yapmazlar.
Hatırlardadır; daha Tayyip Erdoğan Meclis’e girmeden evvel bir ABD seyahati yapmıştı. O tarihte hiçbir sıfat taşımamasına rağmen Amerikalılar için önemli bir politikacıymış ki olağandışı muameleye tabi tutulmuştu.
Başkan Bush, kendisini Amerika Birleşik Devletleri’nin kurallarını çiğneyerek kabul etmiş ve onunla uzun uzun görüşmüştü.
Zira, Amerikan Başkanları bırakın sıradan bir siyasetçiyi, İngiltere hariç hiçbir ülkenin muhalefet liderleriyle bile görüşmezler. Olsa olsa bunun bir diğer istisnası da İsrail olabilir.
Anlaşılıyor ki Tayyip Erdoğan, sonradan ortaya çıkan Atlantik Konseyi önerilerinin hayata geçirilmesi, Kürt açılımı, Kıbrıs Sorunu (Annan Planı’nın kabulü), Ermeni açılımı, Radar üssü, Patriotlar, İran, Patrikhane gibi konularda taahhütlerde bulunmuş ki ABD kendisinden vazgeçmiş, üstünü çizmiş, eski bir danışmanın söylemiyle “deliğe süpürmeye” karar vermiş olmasına rağmen bu taahhütler nedeniyle henüz AKP’den vazgeçmemiş.
O kadar geçmemiş ki, kendi dizayn ettiği, hatta içine yandaşlarını yerleştirdiği muhalefeti bile zayıf, yetersiz bulduğunu itiraf etmekten geri durmuyor.
Tayyip Bey’in, Amerikalılar tarafından üstünün çizilmediği havasını yaratmak için gazetelere gerçeklerle bağdaşmayan, “CNN Int. Gezi olaylarında yaptığı yanlı yayından dolayı özür diledi” şeklinde haberler çıkartması bile bu gerçeği değiştirmiyor.
Bir gün sonra da CNN Int. zaten bu haberi yalanlayan, “haberimizin arkasındayız” şeklinde bir açıklama yaptı.
Tam bu sırada Rusya’nın Ortadoğu konusundaki görüşlerine yer veren tanınmış internet sitesi www.iarex.ru’da yayımlanan analizde, “Görünen o ki, Gezi Parkı’nın yeniden inşası ile ilgili olarak çıkan protesto olaylarında Erdoğan’a destek vermeyi reddeden ABD, tıpkı eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’ye yaptığı gibi, Erdoğan’ı da gözden çıkartmıştır” yorumu yapıldı.
Bütün bu göstergeler, ABD’nin Tayyip Erdoğan’ın yerine yeni bir sadık bende aradığını göstermektedir.
Bu bende ya AKP içinden bulunacak veya Tayyip Erdoğan’ın evvelce verdiği taahhütlere sadık kalacak yeni bir oluşum içinden olacak.
Nitekim Ankara siyasi kulislerinde yeni bir parti çalışmaları çok yoğun bir şekilde dile getiriliyor.
Bizim basın, olayları abartmayı çok sever. Hatırlayacaksınız, Baba Bush Turgut Özal’a “Targıt” diyor diye ne methiyeler düzerlerdi.
Turgut Bey vefat etti, cenaze merasimi sırasında baba Bush artık Başkan değildi ama yarı resmi bir gezi nedeniyle Arap ülkelerinde bulunuyordu. Cenazeye katılıp katılmayacağı sorulunca, “programım dolu” demişti. Dolu program, bir kütüphane açılışı idi.
Milletlerin dış politikaları ilkeler ve çıkarlar üzerine kurulur. Eğer Amerika’nın menfaatleri Tayyip Erdoğan’ın üzerinin çizilmesini, “deliğe süprülmesini” gerektiriyorsa, bunu gözünü kırpmadan yapar. Tayyip Bey’i bir daha tanımaz bile.
Görünen de o ki; ABD, Tayyip Bey’i, eski danışmanın söylemiyle kullanmaktan vazgeçmiş, “deliğe süpürmeye” karar vermiş.