Amerika’ya kafa tutan bir Afrikalı: Nelson Mandela
Türkiye Cumhuriyeti devletinin Batı emperyalizmine karşı duruşu Nelson Mandela ile birçok açıdan paralel olduğu halde, Güney Afrika’ya gönderdiğimiz liyakatsiz büyükelçiler yüzünden iki ülke arasında ortak bir siyaset geliştiremedik. Büyükelçilerimiz tabiri caizse uyuduğu için Güney Afrika’da rutin yazışmalardan öteye gidebilen etkin bir diplomasi ortaya koyamadılar.
Hatta yine aynı sebepten ötürü Lahey’deki Filistin davasına dahi geç müdahil olduk. Halbuki Filistin’i 400 yıl idare etmiş Türk milleti olarak biz o coğrafyada ilk söz hakkına sahip olması gereken milletiz. Yani bizim Güney Afrika’yı değil, tarihi bağlarımızdan ötürü Güney Afrika’nın bizi bu konuda takip etmesi gerekirdi.
Belki daha kötüsü, hatalardan ders alıp çözüm odaklı çare aramak yerine kabahati başkasına at kurtul zihniyetiyle ilişkileri bu noktalara getirmektir. Bu güruh halen X’te (eski adıyla Twitter) göstermelik fotoğraflarla günü kurtarmanın peşinde vakit öldürmeye devam etse de kıtanın Avrupa’ya açılan kapısı Güney Afrika ile paylaşacak çok ortak meselemiz olduğu bir hakikattir.
Bu diplomasiyi inşa etmek, Nelson Mandela Hükümeti ile pek tabi mümkün olabilirdi. Mandela bizden evvel “dünya beşten büyüktür” diyebilmiş bir devlet adamıydı.
TERÖR LİSTESİNDEYDİ
2008 yılına kadar kendisini terörist listesinde tutan Amerika Birleşik Devletleri hakkında Mandela, özellikle Güney Afrika’daki apartheid rejimi ve Orta Doğu'daki çatışmalarla ilgili olarak cesurca tenkitlerde bulunmuştu.
Mesela Mandela, ABD dış politikasındaki çifte standartları sık sık eleştirmiş, 2003 yılında Newsweek dergisine verdiği bir röportajda, “Dünyada akıl almaz vahşetler işleyen bir ülke varsa, o da Amerika Birleşik Devletleri’dir” diyebilmişti.
Bu, Mandela’nın şiddetle karşı çıktığı Irak işgaline bir yanıt olarak söylenmişti. Bu savaşın, yanlış temellere dayanan haksız bir savaş olduğunu ve ABD’nin tek taraflı hareket ederek Birleşmiş Milletler’i etkisiz hale getirdiğini savunmuştu.
Mandela, ABD ve diğer Batı ülkelerini, apartheid döneminde Güney Afrika’ya verdikleri destek nedeniyle de eleştirmişti. Soğuk Savaş sırasında ABD, komünizme karşı stratejik bir müttefik olarak apartheid rejimini desteklemiş, insan hakları ihlallerine rağmen bu hükümetle ekonomik ve askeri bağlarını sürdürmüştü. Mandela, ABD’nin demokrasi ve özgürlük değerlerini savunurken böyle bir ırkçı rejimi desteklemesini ikiyüzlülük olarak ifade etmişti.
ABD’Yİ HEP HEDEFE KOYDU
Başka bir platformda ise ABD’nin küresel gücünü sorumsuzca kullanma eğilimini ve kibrini tenkit etmişti. Özellikle askeri müdahaleler ve yaptırımlar yoluyla diğer ülkelere kendi iradesini dayatma biçimine şiddetle karşı çıkıyordu. Bir konuşmasında, “Eleştirdiğim şey, öngörüsü olmayan ve düzgün düşünemeyen bir başkana sahip tek bir gücün, dünyayı bir felakete sürüklemek istemesidir” demişti. Mandela bu sözleriyle, Başkan George W. Bush ve Irak işgaline atıfta bulunuyordu.
Onun ABD hakkındaki bu açıklamaları, eşitlik ve barış konularında genel dünya görüşünü yansıtıyordu. Mandela’nın tenkitleri, özellikle ABD’nin tarihsel eylemlerinin, küresel istikrarsızlık ve adaletsizliğe karşıydı.
Mandela, 2011'de Libya'daki ABD askeri müdahalesini şiddetle eleştirmiş, kayıplar konusunda endişe duyduğunu ve müdahalenin bölgedeki istikrarsızlığı artırma potansiyelini vurgulamıştı.
Yabancı müdahalelerin sonuçları hakkında endişelerini dile getirerek, bu tür eylemlerin genellikle çatışmaları derinleştirdiğini, çözmek yerine daha karmaşık hale getirdiğini belirtmişti. Mandela, Libya'daki duruma dair daha kapsamlı bir anlayışın gerekliliğini vurgulamış ve ulusların egemenliğine saygı gösterilmesi gerektiğini ifade etmişti.
FİLİSTİN MESAJI
O, öte yandan Filistin halkının haklarının güçlü bir savunucusuydu ve sık sık onların mücadelesini Güney Afrika’daki apartheid karşıtı harekete eş değer tutuyordu. 1997 yılında Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nde yaptığı bir konuşmada "Özgürlüğümüzün, Filistinlilerin özgürlüğü olmadan tamamlanmadığını çok iyi biliyoruz” demişti.
Nelson Mandela, Libya’dan, Irak’a, Filistin’den Küba’ya haksızlığa maruz kalan tüm halkların yanında durarak Amerika’nın güç zehirlenmesi yaşayan illegal bir devlete dönüştüğünü kıtanın bir diğer ucundan yüksek sesle haykırabilmiş bir Afrikalı cengaverdi.