Amerika’yı keşfetmek değil...
Roberto Mancini Galatasaray’ın bugünkü durumundan yakınıyor. Haklı da. Kendine güvenen bir adam. Bir gazetede okudum. Bakın ne diyor; “Bir takımın 4-3-3 veya 3-5-2 oynatılması önemli değildir. Önemli olan futbolcuların sahada birbirlerine yardım etmesi ve güçlerinin yüzde yüzünü kullanmasıdır.” Realistçe bir düşünce ama Amerika’yı keşfetmek de değil. Bilinmesi lazım olan geçekler.
Okuyucularım anımsarlar. 3-5-2, 4-3-3, 4-4-2 gibi matematiksel dizilişin pek önemi olmadığını, başarıları veya başarısızlıkları da bu dizilişlere bağlamanın yanlış olduğunu, önemli olanın insanın, yani futbolcunun olduğunu zaman zaman bu sütunlarda yazdım. Futbol ağırlıklı sohbetlerimizde de bu fikrimi söylemişimdir. Aslında üzerinde çok konuşulması gereken bir konu ama şimdi tekrarlamak istemiyorum. Ancak, bu anlamda yazdığım yazılara futbol oynamadan, futbol profesörü olan kişiler pek önemsememiş hattâ dudak bükmüşlerdi. Ben demiştim diye böbürlenmek istemem. Bunu kendime de yakıştırmam ama aklın yolu birdir diye bir deyiş vardır. Bu çok doğru.
Mancini’nin düşüncelerinde katılmadığım taraf da var. Eğer bir futbolcu sahada istenileni veremiyorsa veya vermiyorsa Mancini’nin bir teknik direktör olarak bunu verdirtmesi gerekir. Olmuyorsa da gereğini düşünmesi lazım. Mancini batılı bir adam. Büyük şöhret. Zamanında İngiltere’yi fethetmiş. Ama burası Türkiye. Okka her ülkede 400 gr. değil. Biz lahmacuncu bir ülkeyiz. Abe Mancini sen belki bazı şeyleri bilmiyorsun ama, görev yapacağın ülkeyi en azından teknolojiyi kullanarak bir araştırsaydın ya.
Türkiye’ye büyük teknik direktörlerin geldiğini, kimine itfaiyeci, kimine sığır çobanı, kimine casus, hattâ kimine de homoseksüel bile dediğimizi Türkiye’ye gelen teknik adamların mesleki özgürlüklerinin olmadığını, bu ülkedeki yaşamlarının 1 yıldan fazla olamayacağını, kararların kulüp başkanlarının iki dudağı arasında olduğunu duymamışsın herhalde. Eğer bunları duysaydın, ya da bilseydin belki de ülkemize gelmezdin. Ne yapalım hem para hem ayva olmuyor. Değerli yazarımız, Cüneyt Akalın bazı nedenleri anlattıktan “Mancini a Casa” evine dön anlamındaki başlıklı yazısını yine aynı şekilde bitirmiş. Haklı ama kendi arzusu ile geri dönen teknik direktör pek yok. Artık tazminat ödeme yüzünden midir? Yoksa tazminat alarak gitmek istemelerinden midir? Bilemiyorum...